Haberler - İHA 24.10.2021 - 12:50 | Son Güncelleme : 24.10.2021 - 12:54
Konya, Aksaray ve Ankara sınırları içerisinde yer alan Tuz Gölü’nde küresel ısınma ve kuraklığa bağlı olarak küçülme devam ediyor.
Uzmanlar, problemin sadece Tuz Gölü’nün küçülmesi olmadığını, bununla birlikte tuz üretiminin azalması, göl çevresinde üretilen başka ürünlerde azalma ve çevresel anlamda da negatif bir etkilenmeye dikkat çekiyor.
Suların çekilmesiyle gölün çevresi çorak alanlara dönüşürken, bu durum çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getiriyor.
Kuş cenneti olarak kuş türlerinin konakladığı ve ürediği alanlar ciddi şekilde yok oluyor.
Tuz Gölü ve geniş kapsamda Konya Havzası'nın birçok bölgesinde TÜBİTAK projeleri yürüten, çeşitli çalışmalar yapan Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya, Tuz Gölü’nde küresel ısınma ve tarımsal kullanıma bağlı olarak ciddi bir küçülme olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Karakaya, “Küresel ısınma ve kuraklık küresel ısınmanın bu sonuçlarında Tuz Gölü’nün eski yıllarda daha az olan küçülmesini ileriki yıllarda daha fazla artıracak boyuta götürecektir. 1930’dan bugüne, geçmişte yılda belki birkaç santim olan küçülmeler, bugün yüzde ölçeklerine geldiğimizde ciddi boyutlara ulaşmış durumda" dedi.
Karakaya, özellikle Tuz Gölü’nün güney kesiminde ve kısmen de doğu kesiminde daha fazla olmak üzere çekilme olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr.Karakaya, Tuz Gölü’nün dışında bugün soda üretimi yapılan Bolluk ve Tersakan göllerinin de olduğunu ifade ederek, “Problemimiz sadece Tuz Gölü’nün küçülmesi değil. Küçülme veya suyun miktarının azalmasıyla, tuz üretiminin negatif etkilenmesinin yanında Bolluk ve Tersakan gibi soda üretimi yapılan, sodanın yanında başka ürünlerin üretiminde de ciddi bir azalma olacaktır" dedi.
Azalmanın sonucunun sadece ekonomik olmayacağını söyleyen Karakaya, “Bugün Türkiye’nin yüzde 50’ye yakın tuz ihtiyacı ve tuzun dışındaki kimyasal ürünler buradan elde ediliyor" diye konuştu.
“Küresel boyutta bir kuralık diyoruz. Bunu sadece biz yapmadık tüm dünya sorumlu” diye konuşan Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya şunları kaydetti:
“Peki biz ne yapabiliriz? Yan etkilerden vazgeçmemiz lazım. Bunlar nedir? Vahşi sulamadan vazgeçilmesi lazım. Yeraltı suyunun çekilmesinden de vazgeçilmesi gerekir. Bugün Konya Kapalı Havzası 2000 yılında Koruma Alanı olarak ilan edildi, geniş bir alan ama bu koruma alanına özgü çalışmalar, korumaların yapıldığını söylemek maalesef güç. O zaman bu koruma alanında yeraltı suyunu çekmekten vazgeçilmesi lazım.”
