AK Parti MHP ve CHP'nin adımını bekliyor

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun sözleriyle başlayan tartışma AK Parti'nin yanıtıyla yeniden alevlendi. AK Parti CHP'den türban sorununun çözümü için bir öneri bekliyor, MHP ise daha önce durduğu noktada.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mitinglerde "Türban sorununu çözeceğiz" söylemiyle gündemde yeniden üst sıralara tırmanan konu, Başbakan Erdoğan'ın yanıtıyla yeni bir boyuta taşındı.

MHP ile birlikte geçmişte türban konusunda yasa değişikliği yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"CHP ve MHP çözümden yanaysa referandumdan sonra türban sorununu çözebiliriz. Bizim türban konusundaki tavrımız belli, sanırım MHP de tavrını değiştirmez. CHP de çözümden yanaysa beklemeye gerek yok, 12 Eylül'den sonra adım atabiliriz."

Bu açıklamaları ve CHP'nin yaklaşımını parti temsilcileriyle gazeteciler NTV canlı yayınında değerlendirdi.

MHP: AYNI NOKTADAYIZ
MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı şu görüşleri dile getirdi:

“MHP aynı noktada durmaktadır. Yasağın kalkması için tavrımızı sürdürüyoruz. Başörtüsü meselesi ’de uzun süre tartışılan ve toplumsal bir travma haline dönüşen bir konudur. Başını örten kızların da eğitim hakkı engellenmektedir, bu toplumsal travma yaratan meselenin ortadan kalkması gerekir.

Meseleyi iki boyutuyla ele alıyoruz. Birincisi dini hassasiyetleri siyasette kullanan bazı partiler başörtüsü sorununu bir istismar aracı olarak kullanıyorlar. Bu enstrümanın ellerinden alınması gerekir.

İkinci olarak ise hiç kimse kılık ve kıyafetinden dolayı eğitim hakkından engellenemez. MHP bu konuya gerek seçim beyannamelerinde gerek parti programında yer vermiştir.

Bu konu toplumsal uzlaşmayla halledilebilecek bir meseledir. Geçmişte AK Parti ile bir işbirliği yapmıştık ancak CHP değişikliği Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı. CHP’nin yeni yönetiminin bu konuya olumlu bakması bizi memnun etmiştir. Umarım en kısa sürede TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler bir araya gelirler ve bir uzlaşmayla bu konu Türkiye’nin gündeminden kalkar.”

AK PARTİ: CHP'NİN ÖNERİLERİNİ BEKLİYORUZ
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, CHP’nin türban çıkışını şöyle değerlendirdi:

“CHP bu konuda samimi değil, çünkü CHP bütün seçimlerden önce dini konularda bir açılım içerisinde olduğunu görürüz, ancak bu seçime kadar sürer. Örneğin yerel seçimlerden önce çarşaflı kadınlara rozet takıldı, Kocaeli’nde her mahalleye Kuran Kursu açılacağı duyuruldu, Yozgat’ta her eve başörtüsü dağıtıldı. Ancak seçim bitince olanlara baktığımızda Mersin’de çarşafı parça parça edip ayaklara altına aldılar. Denizli’de CHP’li bir belediye başkanının başörtülü kadınların nikahlarını kıymadığı yönünde gazetelerde haberler yer aldı. Hala İzmir Büyükşehir Belediyesi paso konusunda başörtülü öğrencileri indirimden istifade ettirmiyor.

Baktığımızda CHP, seçime yakın dönemlerde birdenbire özgürlükçü, kucaklayıcı, kuşatıcı bir kimlikle ortaya çıkıyor fakat seçimden sonra eskiye dönülüyor. En son değişikliği MHP ile birlikte yaptık, BDP de katkı verdi ancak CHP bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.

Bugüne kadar bir başörtüsü zulmü varsa bunun faili CHP’dir, CHP zihniyetindeki kişilerdir. İşte Nur Serter hanımefendi İstanbul Üniversitesi’nde ikna odaları kurmuştu, şimdi milletvekili. Necla Arat hanımefendi öyle. Mustafa Akaydın şimdi belediye başkanı. Bence CHP 12 Eylül Pazar gününe kadar bu konuda bir taahhütde bulunuyor, referandumdan sonra farklı bir üslubun içerisine gireceğini tahmin ediyorum.

Sayın Sencer Ayata’nın hazırladığı raporda başörtüsü sorununu çözmek değil başı açarak sorunu çözmek gibi bir yöntem benimseniyor. Ayata’nın yaklaşımına bakarsak başı tamamen açtıramazsak bile yarısını açtırarak bu meseleyi çözmek amaçlanıyor. Halbuki inançlı insanların inancına saygı duyarak ve insanları özgür bırakarak bu işi çözmek gerekiyor.

CHP başörtüsü sorununu çözmek için samimi ise bunun yöntemi basit. CHP’nin iktidara gelmesini beklemeye gerek yok, zaten CHP’nin yakın gelecekte iktidara gelmesi ufukta gözükmüyor. Bir kanun teklifiyle bu konu pekala çözülebilir. Yasal uzlaşmanın önündeki tek engel CHP’dir, diğer partiler daha önce uzlaştılar. Umarım sayın Kılıçdaroğlu genel af da veya başka konularda olduğu gibi çarketmez. Bu konudaki samimi önerilerini bekliyoruz.”

UTKU ÇAKIRÖZER: AYATA ŞEKİL EMPOZE ETMEDİ
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer ise şu görüşleri aktardı:

“Bütün tartışma Kılıçdaroğlu’nun ‘Biz bu konuyu çözeceğiz’ açıklamasıyla başladı. Daha sonra Cumhuriyet gazetesi Prof. Dr. Sencer Ayata ile kapsamlı bir röportaj yaptı, sorunun hangi temelde çözüleceğini anlatması için. O röportajda sayın Ayata ‘Açılarak çözülsün’ demiyordu, iki tarafın da haklı tezleri olduğunu ve bir kutuplaşma meydana getirdiğini söylemişti.

Şöyle diyordu Prof. Ayata, ‘Bir tarafta eğitim özgürlüğü, dinim için ben bunu kullanıyorum diyenlerin hakları; diğer taraf da bunun siyasete alet edildiğini düşünen toplumun önemli bir kesimi, AİHM dahil mahkeme kararları, örtmeyenlerin üzerinde baskı oluşturacağı yönündeki endişeler... İki tarafa da biz kaybettik dedirtmeyecek şekilde bir çözüm bulunması gerekiyor’.

Geçmişte aslında bu tür uzlaşılar denendi, AK Parti ile MHP arasında varılan uzlaşma sırasında o dönemde Cemil Çiçek bu konudaki komisyona başkanlık ediyordu ve meşhur bir demeç vermişti: ‘Annelerimizin başörtüsü tipinde bir çözüm bulacağız, klasik türban kullananlar giremeyecek.’ Sayın Ayata verdiği röportajda bir şekil empoze etmiyordu, hatta şekil çeşitlenmesine gidilebileceğinden bahsediyordu.”

KARAALİOĞLU: CHP'NİN ÖNERİSİ LÜTUF DEĞİL
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu ise şunları söyledi:

“Kanaatim şu ki, CHP’nin şu anda başörtüsü sorununun çözümü için bir kararlılığının veya önerisinin olduğunu söyleyemeyiz. ‘Türbanı biz çözeriz’ cümlesi ‘İşsizliği biz çözeriz’ gibi bir genelgeçer ifadedir. Dolayısıyla ortada bir teklif var duygusu alamıyorum.

Şekil tartışması ise bu meselenin derinliğinin anlaşılamamış olduğunun, boyutunun kavranamamış olduğunun ve çözüm arzusunun gerçekte bulunmadığının göstergesidir. Birincisi bu mesele Türkiye’de içerisinde CHP’nin de bulunduğu, TSK’nın da güçlü bir motivatör olarak yer aldığı bir ittifakla üretilmiştir. Sorunun temel üretici kaynaklarından biri CHP’dir. CHP her çözüm umudu ortaya çıktığında direnç göstermiştir, en son 411 milletvekilinin ‘evet’ dediği bir yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmüştür.

Türban konusunda en ateşli yasakçı tavrı sergileyen CHP’dir, hem şahıslar hem kurumsal olarak, şu veya bu sebeple. CHP’nin bu konuda ülkeye bir çözüm borcu var. 2008 yılında gerçek bir uzlaşma sağlandığında bunu da engelleyerek büyük bir hata yapmıştır. Bugün sorunu çözeriz demek CHP için çok önemli bir adım ve Türkiye için bir lütuf gibi kabul edilebilecek bir durum değildir.

Bugün başörtüsü konusu üniversitelerde eskiye göre daha iyi bir aşamada olan bir sorundur. Artık sorunun devam etmesinin bir anlamı kalmadığı ortadadır, tükenmiş bir sorunla karşı karşıyayız. CHP’nin açıklamaları ve yaklaşımları bu sorunu anlamamış ve önemsememiş olduğunu gösteriyor. Şekil tartışmaları başörtüsüne karşı gizli bir düşmanlığın göstergesidir.

Kimsenin, ne CHP’nin ne AK Parti’nin ne de MHP’nin ‘türban şöyle bağlanırsa daha iyi olur, böyle bağlanırsa daha iyi olur’ demeye, bir yargı koymaya hakkı yoktur. ‘Biraz daha açarsan, biraz daha şöyle bağlarsan ben sana hak veririm’ büyük bir saygısızlıktır, büyük bir insan hakları ihlalidir. Hala ‘Bir kısmı inançları için örtüyor, bir kısmı siyasi sembol olarak takıyor’ demek müthiş bir önyargıdır. Çözüm, herkesin istediği gibi okula girebilmesidir, nasıl örterse örtsün. Siyasi olarak da insanlar türban takabilirler, bu da ayrı bir konudur, dünyanın hiçbir yerinde buna yönelik bir yasak da yoktur. Ayrıca, hiçbir genç kız inanmadığı halde türban taktığı için eğitiminden ve geleceğinden hayat boyu vazgeçmeyi kabul etmez. Toplumun belirli kesimleri tarafından dışlanmayı göze alarak türban takmayı sürdüremez, siyasi olarak taktığını düşünürsek.”

Sayfa Yükleniyor...