'Asker, Kürtler, CHP ve AK Parti'

Radikal Gazetesi Yazarı Murat Yetkin: "CHP'nin askerden yargı sürecine saygılı olmasını ve toplumu gerecek açıklamalardan kaçınmasını istemesi AK Parti'yi rahatsız etmemeli."

Önce dün Hopa’da ölümle sonuçlanan seçim gerginliğine değinmek lazım… Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçim konvoyunun taşlanması seçim ortamına şiddet karışmasının kötü bir örneği daha oldu; kabullenmek mümkün değil.

Seçim kampanyasında liderlerin birbirlerine karşı kullandığı söylemin keskinleşmesiyle seçim ortamında şiddetin öne çıkması arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırmak siyaset ve toplum bilimcilerin işi. Ancak bu tırmanış kötü...

Çünkü şimdiye dek daha çok doğu ve güneydoğuda tanık olduğumuz şiddet atmosferine –Kastamonu’da ve PKK ile bağlantılı saldırı dışında- ilk kez Karadeniz Bölgesi’nde de tanık olduk.

Diyarbakır ise sakindi. Başbakan Erdoğan’ın “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar” sözüne nispet yaparcasına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin başına geçtiği günden itibaren üçüncü defa Diyarbakır’daydı. İstasyon Meydanı’ndaki kalabalık fazla değildi. Ama miting yapılabildi. Erdoğan’ın Hakkâri mitingine yaptığı ‘Türk bayrağı yoktu’ eleştirisine cevap olarak partililer Türk bayraklarını da dalgalandırdı. Muhabirler, önemli bir gösterge olarak saydıkları ‘dükkân kepenklerinin açık olduğu’ gözlemini özellikle vurguladılar haberlerinde.

Bugün Başbakan Erdoğan‘ın da Diyarbakır’da konuşması bekleniyor. Muhtemelen Kılıçdaroğlu’ndan daha çok kalabalık toplayacaktır Erdoğan. Ama bu kez tek kriter kalabalık olmayacak. Şehrin Erdoğan’ı nasıl karşılayacağına da bakılacak.

Bu seçimler siyasi hayatımıza başka kriterler getirdi ne de olsa. Kürt meselesinde CHP ve AK Parti arasındaki rollerin değişmiş olması buna dahil.

Değişen kriterler arasında AK Parti ve CHP’nin askere ilişkin bakışı da var.

Asker konuşsa daha mı iyi?

Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın önceki gün Balyoz davası nedeniyle tutuklanması ve böylece görevdeyken tutuklanan ilk orgeneral rütbesindeki asker olması sonrasında iki parti tarafından yapılan açıklamalar aslında çok şey anlatıyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, gelişmeden saatler sonra yaptığı açıklamada, tutuklamanın içeriği konusunda hiç yoruma girmeden, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yargı sürecinin sonucunu ‘kışlasında oturup’ beklemeye ve kamuoyuna açık tepki vermemeye, seçim ortamını daha da germemeye çağırıyordu.

Bu tam da bir siyasi partiden beklenecek, demokratik davranıştı. CHP 27 Nisan e-muhtırasında bu tavrın çok daha azını gösterseydi, belki 2007 seçimlerinin sonucu farklı olurdu, ama işte gelinen noktada parti tutumu liderinin ağzından ifade ediliyordu.

Sancılı süreç

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dün Kılıçdaroğlu’nu bu sözleri yüzünden eleştirdi ve eleştirisini de “Askere konuşma diye yalvarıyor” gibi bir söylemle dile getirdi. CHPnin askerden yargı sürecine saygılı olmasını ve toplumu gerecek açıklamalardan kaçınmasını istemesi neden AK Parti’yi rahatsız ediyor? Anlamak mümkün değil, ama bu tür davranışlar, AK Parti’nin askerin siyaset ve yargı süreçleriyle konuşmasından oy kazancı gözettiği yolundaki spekülasyonları akla getiriyor. Tam tersine, AK Parti, CHP’nin askerin siyaset ve yargı süreci dışında kalması gerektiği yolundaki tavrından memnun olmalı.

Öte yandan askerin dün basına verdiği bilgide yalnızca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Harp Akademileri’ndeki programını iptal etmesine açıklık getirmiş olması, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in her şeyin farkında olduğunu gösteriyor. Umalım böyle devam etsin ve asker siyaset ilişkileri bu sancılı sürecin sonunda sağlıklı bir raya oturabilsin.

Sayfa Yükleniyor...