E-kitap Türkiye’de olur mu?

Amazon'da e-kitap satışları basılı kitabı geride bıraktı. Peki Türkiye'de bu sürecin hangi aşamasındayız? Yayınevleri ne düşünüyor?

E-kitap Türkiye’de olur mu?

Amazon.com elektronik kitap satışlarının, normal kitap satışlarını geçtiğini açıkladı. Firmanın kendi markası olan Kindle e-okuyucu cihazlarla okunan dijital kitapların satışları yılın ilk yarısında üçe katlandı. Peki 'de durum ne?

Yayıncı Can Öz'e göre bu ‘çılgınlık’ tüm dünya için geçerli değil çünkü ABD’deki durum tüm dünyayı temsil etmiyor. ABD’nin hem ınternetten kitap satış hem de e-kitap okuyucu cihazların yaygınlığı açısından dünyada cok ileri bşr konumda olduğunu söyleyen Öz, “Biz önce kitap okuma ve internet kullanma alışkanlığımızın yaygınlaşması lazım” diyor.

Öz şöyle devam ediyor:
“Amazon’da dijital kitap satışlarının basılı kitap satışını geçmesi çok iyi, ama aynı zamanda çok tehlikelİ bır gelışme. E-kitabın hızla ve yayıncıların ne olup bittiğini anlamadan yaygınlaşması aslında dünya yayıncılarının yapı değiştirmesine, bır kısmının küçülüp bir kısmının büyümesine yol açacak. Dolayısıyla hazırlıksız yakananılmış bir dönüşüm.

Ancak ABD için normal çünkü kitap satışlarının yüzde 40’tan fazlası Amerika’da zaten internet üzerınden yapılıyor. İnternet üzerınden satış zorunluluğuyla çıkan bir mecranın Amerıka’da yayılabılmesi mümkün çünkü bunun için gereklı araç orada çoktan yayılmış durumda. Kındle okuyucu cıhazlardan tutun sımdı yavas yavas iPad’ler, cep telefonları gibi medya iletişim mecraları çok yaygın orada. Dolayısıyla orası için cok normal karsılıyorum.”

CAN ÖZ: “ÖNCE TEKNOLOJİK GELİŞME”
Amazon’daki e-kitap rakamlarının bu nedenle için çok iyi bir örnek oluşturmadığını savunan Öz, şunları söylüuyor:

“Bu artısın (Türkiye’de) mümkün olması içinse öncelikle teknolojık gelişmelerin olması lazım. Yayıncıların ve sektörün aslında buna nasıl sahip çıktıkları çok önemli. Amerika’da Amazon’un ardından yayıncılar e-kitabın üzerindeeçcok çalıştı, cok fazla kitabı e-kitap olarak sundular, tanıttılar, pazarladılar, okura anlattılar, dolayısıyla ABD’de sektörün e-kitabı sahiplenmesinin çok büyük rolü var.

“Turkiye’deyse internetten alışveriş bütün alışverişin yüzde 5’ini aşmıyor. Okuyucu cıhazlarda da hızlı bir yayılma henüz söz konusu değil. Ne buna uygun cihazlar var ne de internet alışkanlığı. Öncelıkle dığer alışkanlıkların oturması, internetten alışverişin hızlanması ve e-kitap okunan cihazların daha çok yayılması lazım.”

Yazar Ayfer Tunç ise e-kitap satışlarının çok artmasına şaşırmadığını belirtiyor. Tunç’a göre basılı kitap gelecekte bir koleksiyon malzemesi haline dönüşecek.

AYFER TUNÇ: “BÜTÜN KÜTÜPHA YANINIZDA’”
Tunç’a göre basılı kitabın dijital kitap karşısındaki tek üstünlüğü aslında tarihinin olması ve okuyucuyla arasında duygusal bağ bulunması. Yenı teknoloji içinde büyüyen kuşaklar için bu üstünlüğün giderek azaldığını söyleyen Tunç, e-kitap satışlarının artmasına şaşırmadığını söylüyor.

“Yeni kuşakları bizim yaşımıza geldiğinde dünyadaki bütün kitapların e-kitap olması beni hiç şaşırtmaz” diyen Tunç şöyle devam ediyor:
“Basılı kitapla aramızdaki bağ aslında duygusal. Kitap okumaya doğrudan onunla başlamış bir kuşak için bu geçerlı. Şimdiki çocuklarsa internet dünyasının ortasına doğuyorlar ve onlar için ‘sayfa’nın anlamı bizim anladığımızdan başka bir şey. Türkiye’de ‘Aman Allahım kitap yok oluyor mu?’ diye korku içinde olan bizim kuşak emin olabilir ki kitaplara bir şey olmayacak”

“Öte yandan dijital kitap sayısının Türkiye’de bukadar az olması çok kötü bir şey. Bu bizim kitapla, teknolojıyle, bilgiyle ilişkimizi ortaya koyan bir sonuç aslında. E-kitabın edebiyatı öldürmesi ya da kitap okuma zevkimizi elimizden alması falan fılan geçerli değil. Yanı düşünebiliyor musunuz, bir aletle meclis kütüphanesinini tamamına ulaşabilirsiniz. E-kitabın muhteşemliği burada.”

MURAT GÜLSOY: “SİNEMA ÖLMEDİYSE KİTAP DA ÖLMEZ”
Yayıncı Murat Gülsoy da e-kitabın bilgiye erişimi çok kolaylaştırdığı görüşünü paylaşıyor. Dünyada olup biten herşeyin Türkiye’de de bir noktadan sonra gerçekleştiğini vurgulayan Gülsoy, devrim niteliğindeki e-kitapta da aynı sürecin yaşanacağı kanısında.

Gülsoy şunları söylüyor:
“Dünyada ne oluysa Türkiye’de bir noktadan sonra oluyor. Tersi bir örnek yok gibi. Eskiden bir kaç yılda buraya varan filmler şimdi eş zamanlı oynuyor. Elektronik yayıncılık da benzer bir seyir izleyecek. Türkiye'deki okurun farklı talepleri olacağını zannetmiyorum. İnsanın aklına ilk başta “böyle bir cihazdan mı okuyayım, yoksa kitabı fiziksel olarak elime alıp onunla bir duygusal bağ mı kurayım” gibi bir kıyaslama geliyor. Böyle sorduğunuzda yanıt elbette her zaman ‘güzel ciltlenmiş, şömiz bir kapakla kaplanmış, belki üzerinde bize ithaf edilmiş bir not bulunan’ kitap olur. Ama elektronik yayıncılığın sunduğu hizmet bunun çok ötesinde. Bunu da içeriyor ama çok daha fazlasını da veriyor.

“Umberto Eco'nun verdiği örnek… “Düşünsenize” diyor, “Bir hakimin binlerce cilt dosyayı bir ufak cihazına yükleyip de evine gidip çalıştığını.” Biz aslında elektronik cihazlarla, kitapların elektronik ortamlara geçirilmesiyle çok muazzam miktarda bilgiye her an her yerden ulaşabilir hale geliyoruz.”

“Üniversitede birçok insan makalelerin fiziksel halini görmüyor bile; sadece paylaşılan pdf dosyaları dönüp duruyor. Bu diğer kitaplara da sirayet edecek. Peki bu asıl kitabın ölümü mü demek? Hayır, tam tersine daha da fazla onu destekleyecek. Tıpkı sinema-televizyon ilişkisi gibi, ya da evlerdeki videolarla sinema ilişkisi gibi. Sinema nasıl ölmediyse, hatta kültürel hayatın daha fazla parçası olduysa bunda izleyicinin kendini eğitmesi, kendi seçeneklerini çoğaltması etkili oldu. Aynı şey kitapta da olacak. Belki gidip çok fazla para vermeden birçok kitabı deneyip gerçekten daha çok sevdiğimizi bulup, gidip onun fiziksel edisyonunu arayacağız. Belki dünyanın bir yerinde olacağız ve hızla bir kitaba erişebileceğiz. Bir yazar olarak beni en çok heyecanlandıran kısmı da bu. Ayrıca eskiden ancak merkezlere gittiğiniz zaman kültüre ulaşabiliyorsunuz, şimdi her yerde.

“Bizim gibi, Batı ülkelerine kıyasla daha az gelişmiş ülkelerde elektronik yayıncılığın geleceği daha parlak olmalı, çünkü kitapçı yok. Örneğin Fransa’da 40 bin noktada kitap satılıyor, Türkiye'de ise belki 7 bin. Şimdi coğrafyalar aynı, nüfus nerdeyse birbirine yakın, ama bizde kitap satış noktaları az. Dolayısıyla Türkiye'de elektronik yayıncılığın yapacağı çok iş var. Önünün çok açık olduğunu en azından umut etmek istiyoruz.”

ALPER ZORLU: “DÖNÜM NOKTASINDAYIZ”
Yayıncılığın şartlarının değiştiği bir dönem yaşandığını belirten yayıncı Alper Öz ise hemen olmasa da kitaba erişimin hem ulaşabilirlik hem de fiyat açısından çok kolaylaşacağını savunuyor. Zorlu, Türkiye’de e-kitap sürecine ilişkin olarak şunları anlatıyor:

“Biz Türkiye Yayıncılar Birliği olarak son genel kurulumuzda bir dijital yayın komisyonu oluşturduk. Ben de bu komisyonun bir üyesiyim. Görevimiz bu alandaki gelişmeleri takip etmek, üyelerimize duyurmak. Bu amaçla 6-7 mayıs tarihlerinde bilgi üniversitesindeki 5. Türkiye Yayıncılık Kurultayı’nın konusunu dijital yayıncılık olarak belirledik ve bu konuda iki gün boyunca çeşitli toplantılar yaptık.

“Şimdi gelinen noktayı üç taraftan incelemekte fayda var. İşin bir eser sahipleri bölümü var, yani yazarlar çevirmenler ve diğer teknik işleri yapan elemanlar dediğimiz editoryal kısım, özellikle çok ağırlık kazanacak. Bunlar ve hak sahipleri, normal kitap basımında olduğu gibi, varlıklarını aynen devam ettirecek. Sözleşmeyle yayın evleri üzerinden, sadece kitabın formatı değişmek kaydıyla, aynı şekilde üretim yapılacak.

“İkincisi yayın evleri tarafı, benim de içinde olduğum taraf. Şimdi yayın evleri üretim açısından ciddi bir dönüşüme uğrayacak. Burada e-kitabın gerektirdiği şartlar ve bunun satış pazarlama teknikleri, normal kitabın satışından pazarlamasından ve üretiminden bir miktar farklı olacak. Hatta satış ve pazarlamada ciddi farklılıklar olacak. Bizim önümüzde Müyap gibi, daha önce müzik alanında Türkiye’de bu işi çok büyük bir başarıyla yapmış, yut dışındaki örgütlere de çok iyi örnek olmuş, bir meslek birliği var.

ZAMANLA FİYATLAR DA DÜŞECEK
“Nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda işin bir de okur kısmı var. Okur tarafında şöyle gelişmeler olacak: Bir kere bu sürecin, yani kitap ve e-kitap arasındaki dönüşümün yaşanması kaçınılmaz. Müzikte nasıl plak, kaset, CD, analog tarzı nasıl MP3’e dönüştüyse, kitapta da bunun olacağını biz yayıncılar birliği olarak öngörüyoruz.

“Türkiye’de hali hazırda 150-180 bin arasında basılı kitap var satışta. Fakat bir kitabevi bunun tamamini sergileyemiyor. Hicbir kitabevi de bunu başaramaz. Okuyucu bu kitaplarin hepsini bir arada goremiyor. Öte yandan raflara cikma sansi olmayan cok fazla kitap var, basılıyorlar ve kayboluyorlar. Şimdi bunların dolaşıma girmesi söz konusu olacak. Ayrıca tukenmiş olan kitaplar,yeni baskı için adet tutturma zorunluluğu olmadan tekrar okuyucuya sunulabilecek. Orta ve uzun vadede fiyatlarda bir ucuzlama olacağı da kesin. Bu belki hemen olmaz çünkü bu teknolojik dönüşümün bir altyapı maliyeti söz konusu”

“E-kitap teknolojisi farklı bir noktaya geldi. Şimdi Wi-Fi, 3G teknolojilerini arkalarına alarak, Kindle ve iPad örneğinde görüldüğü gibi, baska tür cihazlara dönüşüyorlar Biraz daha etkileşimli hale geliyorlar. Televizyon da ilk çıktığında radyoyla cok karıştırılmıştı ‘görüntülü radyo’ diye. Fakat herkes bilir ki olay bambaska yerlere gitti. Bunu bu şekilde algılayanlar ve değerlendirenler zaman içinde kayboldu. E-kitapta da benzer bir dönüşüm olacağını düşünüyoruz. Çunku elimizdeki teknoloji bize, bir kitabın müzikle, hareketli görüntülerle veya videolarla desteklenebilir bir hale geleceğini, özellikle eğitim ve başvuru kaynağı alanında, çok net gösteriyor.”

Sayfa Yükleniyor...