Ercan: 600 atom bombasına eşit

Jeofozik profesörü Ahmet Ercan 8.9 büyüklüğündeki depremin Marmara Depremi’nden 50-60 kat daha büyük olduğunu belirterek, “500-600 tane atom bombası patlatılmasına eşdeğer” dedi.

Japanya’daki 8.9 büyüklüğündeki bir deprem meydana geldi.

Depremin ardından meydana gelen tsunaminin dünyadaki pek çok ülkeyi etkilemesi bekleniyor.

Uzmanlar, depremi NTV'nin canlı yayında değerlendirdi.

ERCAN: 10 GÜN İÇİNDE DEPREM OLABİLİR
Prof. Dr. Ahmet Ercan (İTÜ Maden Fakültesi Jefozik Bölümü Öğretim Üyesi):

“Bu olağanüstü büyük bir deprem. Marmara Depremi’nden 50-60 kat daha büyük bir deprem. Yaklaşık 500-600 tane atom bombasının patlamasına denk bir enerji ortaya çıkardı. Yeryuvarlağı zangır zangır titriyor. Buradan çıkan enerji bütün ülkelere doğru yayılıyor.Bu tür depremlerde yakın etki ve uzak etki vardır. Yakın etkide, 150-200 kilometre yarıçaplı alanda bulunan yerlerde depremler bekleyeceğiz. Rusya’nın Kamçatka Yarımadası, Alaska, Batı Kanada, Kaliforniya, Filipinler, Malezya, Endonezya, Avustarlya, Yeni Zelanda, Çin, Kuzey ve Güney Kore 5, 6.5, 7 arasında olabilir. Artçı depremler olacaktır; 7, 7.5 ve 8’e kadar varabilir. Artçı depremler tsunami dalgaları yaratacaktır. Yeni tsunami alarmı vermek çok uyarıcı olur kanısındayım. Uzak etki ise bütün yer kabuğu şişme, büzülme hareketi, mekik, vurulma hareketi yerkabuğunun 10 kilometrelik gevrek bölümünde gıcırdama, gerginlik, boşalma ve ek gerginilik bindirmeleri vardır. Eğer ülkelerin diri kırıkları boyunca gerginliği taşma noktası boyunca kırıklar varsa ’de bunun payı yüzde 3 olur. Türkiye’de eğer uzak etki nedeniyle deprem beklenirse yüzde 52'si Kuzey Anadolu, yüzde 33’ü Batı Anadolu, yüzde 12’si Doğu Anadolu kırığında beklenebilir. Bunlar mutlaka olacak anlamana gelmez ama olursa buralarda beklenir. Büyüklükleri ise 4, 6, 6.5’a kadar olabilir. 10 gün içinde dünyada deprem beklenebilir. Denizin altında eğim atımlı kırıklarda gerçekleşirse tsunami dalgaları olacaktır. Dünya böyle bir olayı Endonezya’dan sonra ilk kez yaşıyor. Yıkım gücü 11-12 arasındadır. 12 en büyük güçtür. Bu depremler ne ilk ne sondur, gelecekte de olacaktır. Kıtalar yer değiştirmekte, yeni biçimler almaktadır. Bu deprem İstanbul’da olsaydı, bunu düşünmek dahi istemiyorum. Kentin yüzde 60’ı yıkılırdı.”

PINAR: BİN KİLOMETRELİK BİR KIRIK
Prof. Dr. Ali Pınar (İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi):

“Aslında bu bölge oldukça aktif bir bölgede yer almaktadır. Yaklaşık her 110 yılda bir büyük deprem oluşmaktadır. Bu depremle birlikte kırık biraz daha güneye ilerlerse Tokyo bölgesinde beklenen deprem bölgesinin de tehlike altına girmiş olacağı söylenebilir. Bu depremin Japonlar için sürpriz olduğunu söyleyemeyiz. Japonlar bu gibi depremlere alışıklar, binalarını ona göre yapmaktadırlar. Deprem 8.9 büyüklüğünde olduğuna göre yaklaşık 1000 kilometre uzunluğunda bir kırık olduğu tahmin edilmektedir. Tokyo’nun doğusundan 600-700 kilometre kuzeyini kapsayan bir bölgede büyük artçı depremlerin olduğunu görmekteyiz.”

EYİDOĞAN: TÜRKİYE’DE OLMASINI DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan (İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı):

“Bu deprem çok sık görülmeyen, her iki senede bir hemen hemen Pasifik ve çevresinde oluşan depremlerden birisidir. Bu depremin sığ olması ve biraz da sahile yakın olması, hem tsunami hem de sarsıntı etkileri nedeniyle yapılar ve insanlar üzerinde ciddi önemli etkileri var. Depremin bu büyüklükte ve sığ olması okyanus tabanını önemli bir miktarda kırmış uzun bir fay hattında bu 500 kilometreden uzun bir fay yarattığı tahmin ediliyor. Bu fayın üzerinde 10 metreye yakın bir kayma olmuştur muhtemelen. Bu deprem beklenildiği gibi ciddi bir tsunami yarattı. Sahile de 100 kilometre olması itibariyle de bu tsunami sahillerde ciddi bir etki yarattı. Gelen haberler 5-6 metre yüksekliğinde bir su kütlesinin sahillerden içeri girdiğine dair. Japonya ve Pasifik çevresinde tsunami uyarı merkezleri var. Tsunami uyarı merkezleri çok etkili çalışıyor. Sanıyorum bu uyarı yapılmış, bu da muhtemelen insan kaybını azaltıcı bir durum yaratmış olabilir. Bu depremin büyüklüğü nedeniyle önümüzdeki günlerde ve saatlerde büyük artçılar yaratacağı beklenmelidir. 7,5 büyüklüğüne kadar artçı sarsıntılar yaratabilir. Bu da yeni tsunami tehlikelerini doğurabilir. Japon halkına büyük geçmiş olsun gerçekten. İyi tarafı deprem 100 kilometre ötede olması nedeniyle sarsıntı yoluyla yıkım etkileri daha az olacaktır. Bu deprem karada Japonya içinde bazı aktif fayları tetikleyebilir mi bunu söylemek çok zor. Ama miktar olarak ve büyüklük olarak önemli artçıları olacaktır. Yakın çevresindeki fayları tetikleyebilir ama çok uzak fayları tetiklemez. İstanbul’da olsaydı diye sorarsanız böyle bir depremin Türkiye'de vuku bulmasını düşünmek bile istemiyorum. Türkiye'nin çok yakın çevresinde bile olması çok ciddi etkiler yaratır. Bizim Marmara için yaptığımız senaryoda maksimum 7,5, 7,7 gibi depremlerden bahsediliyor bu bile çok büyük. Türkiye'de yerleşim ve yapılarla ilgili sorunlarımız, eğitim ve altyapı konusunda eksiklerimiz düşünüldüğünde ben böyle bir depremin Türkiye'de olmasını düşünmek istemiyorum.”

TÜYSÜZ: MERKEZE YAKIN OLSA TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KALMAZDI
Prof. Dr. Okan Tüysüz (İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi):

“1920 yılından bugüne olan depremlere baktığımız zaman bu olan deprem dünyadaki 5. büyük deprem. En büyük depremin 9.5 olduğu dikkate alınırsa gerçekten çok büyük bir deprem. Büyük depremlerin hepsinin Pasifik bölgesinde gerçekleştiğini görüyoruz. Bu nedenle Pasifik ‘ateş çemberi’ adıyla biliyor. Denizde gerçekleşmiş olması ve en yakın yerleşim birimine 130 kilometre uzakta gerçekleşmiş olması iyi bir şey. Ülkenin altında ya da çevresinde gerçekleşmiş olsaydı böyle bir depremde taş taş üzerinde kalmazdı.

Tsunami olması doğaldır. Sumatra’daki kadar can kaybının bu tsunami de olacağını beklemiyorum. Tsunami oluştuğu yerde çok hızlı ve yüksek değil ama kıyıya yaklaştıkça hızı ve dalga büyüklüğü artıyor. İlk veriler geldiği zaman 7.9 olarak bildirildi sonra 8 oldu, 8.8, 8.9 oldu. Bunun değerlendirilmesi birkaç saatlik süre alır. Dünyadaki bütün sismik istasyonlar tarafından kaydedilecek bir deprem ve herkes bunu değerlendirip ortak bir havuzda değerlendirecektir. Bilimsel olarak nihai bir hale gelmesi de minimum 1-1.5 yıl gibi bir süre geçecektir. Deniz içinde olan bir deprem olduğu için deniz araştırmalarının yapılması gerekiyor. Nerede kırıldı, ne kadar büyüklükte kırıldı? Bunların yeterinde ortaya konulması için deniz içinde uzun bir araştırmanın yapılması gerekiyor. Büyüklük alet tarafından kaydedilen ve depremde salınan enerjinin miktarıdır şiddet ise onun yarattığı hasarın ve yer sarsıntısının oranıdır. Dolayısıyla işin içine bina hasarı bina kalitesi, uzaklığı da giriyor. Bir deprem yerleşim biriminden ne kadar uzaksa yaratacağı şiddet o kadar az olacaktır. Bina kalitesi ne kadar düşükse depremin şiddeti o kadar fazla olacaktır. Faya dik konumda bulunmak fayın doğrultusu boyunda paralel bulunmak hasa artıran faktörlerdir. İlk dalganın hangi hızla geldiği bunlarda önemlidir. Dolayısıyla şiddeti oluşturan çeşitli jeolojik faktörler ile binalarla ilgili faktörler de vardır.”

Pasifik Okyanusu’nun tabanı Japonya’nın altına doğru dalmaktadır ve bunun hızı senede 3-5 santimetre ile 8-10 santimetre arasında değişmektedir. Bu dalan levhanın yarattığı bir sıkışma ortamı vardır. Bunun da yarattığı çok sayıda birbirine paralel ve büyük fay vardır. Bu depremin, hem kendi artçıları olacaktır aynı fayın üzerinde gelişen hem de yakında bulunan diğer fayları da tetikleyerek yeni depremlerin oluşmasına neden olabilir. “

YALÇINER: GEMİLERİ DE ETKİLEYECEK
Prof. Dr. Cevdet Yalçıner (ODTÜ Öğretim Üyesi):

Dalganın Hawaii’ye TSİ 13.00’te varmasını bekliyorum. Dalgalar Rusya’da Kuril Adalarına ulaşmış durumda. Pasifik’teki şamadıraların ölçümlerine bakıyorum; şu anda iki dart şamandrasını geçmiş durumda; birinde dalga yüksekliği 67 santimetre diğerinde ise 1 metre 8 santimetre. Bu iki değer küçük değil, önemli bir yükseklik karaya vururken çok daha yükseleceğini bekleyebiliriz. Hawaii’de felakete ulaşmayacağını tahmin ediyorum, can kaybı da olmaz diye düşünüyorum, çünkü daha süreleri var. Ancak deniz araçlarının bu konuda etkilenmesi kaçınılmaz.”

Sayfa Yükleniyor...