'Güvenlik güçleri silahı bırakmaz'

Erdoğan,  "Silah bırakması gereken  terör gruplarıdır. Güvenlik güçleri hiçbir zaman silahı bırakmaz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün silahlar bırakılsın yönünde bir talebi var. Sizden bir randevu talebi de var. Karşılık verecek misiniz?'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:

''Parlamento içinde olan DTP lideri, adeta tarafları silah bırakmaya çağırıyor. Bakın burada taraflar olamaz. Burada taraf olur, silah bırakması gereken kimdir? Terör grupları veya terör grubu, bölücü terör örgütü silah bırakmak durumundadır. Güvenlik güçleri hiçbir zaman silahı bırakmaz. Güvenlik güçleri her zaman polisiyle, askeriyle silahlıdır. Çünkü onlar bu silahı niçin yanlarında taşırlar? Sadece bölücü terör örgütüyle alakalı değil. Herhangi bir yerde, herhangi bir ihbar alındığı zaman oraya müdahalede kullanmak için bunu yanlarında bulundururlar. İçerde, dışarda her zaman için onlar böyle teçhiz edilmiş halde bu çalışmayı sürdürürler.

Ama kalkıp da parlamento içinde bir siyasi partinin lideri olarak böyle bir çağrıda bulunmak, bir defa kendisinin yerini ortaya koyması bakımından çok anlamlı ve bu hiç hoş değil. Ve ben onun için ben bu noktada çağrıyı yaptım ve kendileri bu çağrıya yaklaşamadılar. Bizim bir defa Kürt kökenli vatandaşlarımızla ilgili en ufak sorunumuz yok. Biz Kürt kökenli vatandaşlarımız konusundaki açılımımızı yaptık.

Bu açılımda asla bir sorunumuz yok, onlar bizim aynen, Türkü'yle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcüsü'yle, Abaza'sıyla, bu ülkenin alt kimliğini oluştururlar dedim. Ama 'bizi üst kimlikte birleşecek bir Cumhuriyeti vatandaşlığında da kimsenin hayır dememesi gerekiyor' dedim, 'Burada bütünleşmemiz lazım' dedik. Yoksa benim için yaratılmışların hepsi aynıdır. İnsan olarak hepsi aynıdır. Çünkü Yunus'un diliyle severim, yaklaşırım, yaratılanı yaratandan ötürü sevmek bizim değerlerimizin gereğidir. Böyle bakarım.

Onun için onlar bizim o noktada kusura bakmasından sevemezler. Eğer seviyorlarsa o zaman silahı ellerinden onların bırakması lazım. Onların Kürt vatandaşlarımızın, Kürt kökenli kardeşlerimizin haklarıyla ilgili bizim verdiğimiz mücadeleye yönelik verdikleri herhangi bir mücadele yoktur. İşte bugün Güneydoğu, Doğu Anadolu bakın korkunç bir gelişimin içerisindedir. Eğitiminde, sağlığında, adaletinde, emniyetinde, yolunda, bütün enerjiyle ilgili oradaki gelişmişliğe baktığınız zaman, tarımda bunu görürsünüz. Artık ileri tarım uygulanıyor. İşte GAP, DAP bunu başlatıyoruz. Niye? Bundan dolayı. Süratle atılmış adım. İhmale uğramıştı, şimdi biz bu süreci hızlandırıyoruz."

Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin soruyu yanıtlarken de, Erdoğan, şunları kaydetti:

''Aslında mayın temizleme olayıyla ilgili şurada hemen hemen bir ayı buldu bize kaybettirilen zaman... Sadece bir istismardır ve bu istismarın aktörlüğünü yapmışlardır, muhalefet hep birlikte. Biz ise Ottawa Sözleşmesi'nin gereğini yerine getirmek için adımlarımızı attık ve Ottawa Sözleşmesi'nin başlangıç süreciyle gelinen süreç çok açık, net ortadadır.

Artık önümüzde 4.5 yıl gibi bir süreç var ve burada yapılacak olan çalışma en az 5 yıl... 5 yılda bu temizleme işi gerçekleşebilir ve biz önerilerimizi ortaya koyduk. Bu önerilerimizin içerisinde, hakikatten bu temizleme işini yapacak olan firmaya, tabii normal olarak burada biz devlet olarak en uygun şartı bulduğumuz firmaya, burada temizleme işlemini Milli Savunma Bakanlığı olarak verebiliriz, bu olabilir.

Temizlemeyi yaparız, ondan sonra işletmesi bizim için ayrı bir adımdır. Bunu, yine ülkemizde tercih edeceğimiz şartlara göre, en uygun şartlarda firmalar vasıtasıyla yaptırabiliriz. İkinci bir adımımız, burada yine bunlar gündeme geldi. Burada bir ihale şartıyla da bu temizlik işine girebiliriz. Ha bu da olmadı, o zaman, 'yap-işlet-devret ile bu olabilir' dedik ve biz seçenekleri artırdık. Bu seçenekler içerisinde kıyametler koparıldı, hiç söylenmemiş, konuşulmamış isimler, ülkelerle alakalı bunlar konuşulmaya başlandı. Gaye? Gaye bunu gölgelemekti, bir bilgi kirliliğini ortaya çıkarmaktı. Bu bilgi kirliliğiyle maalesef bu güzel süreci zedelemekti. Neyse o kadar uğraşmanın neticesinde dün akşam artık son verildi, iş bitti ve yasa parlamentomuzdan geçmiş oldu.''

Sayfa Yükleniyor...