Her yıl 4 bin bebeğin kaderi aynı

2 yaşından sonra tedavi şansı düşüyor ve 4 yaşından sonra pek şans kalmıyor...

Her yıl 4 bin bebeğin kaderi aynı

Sağlık Bakanlığı Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi'nde Kulak-Burun-Boğaz (KBB) Klinik Şef Yardımcısı olarak görev yapan Sağlık Bakanlığı Ulusal Yenidoğan İşitme Taraması Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Ali Özdek, işitme kaybının erken tanı ve tedavi ile büyük oranda önlenebileceğini belirtti.       

'''de, doğan her bin bebekten üç tanesinde işitme kaybı bulunduğunu'' ifade eden Özdek, ''Binde 3 civarında işitme kaybı görülüyorsa her yıl 4 bin bebek işitme kayıplı olarak dünyaya geliyor demektir. Bunun erken teşhisle yüzde 90'ından fazlasını tedavi etmek mümkün. İşitme kaybı, sadece tek başına işitme kaybıyla giden bir özür değildir. Aynı zamanda kişinin konuşma ve lisan gelişimini etkileyen bir engeldir'' dedi.        

Özdek, gelişimi normal devam eden çocuk için konuşma becerisi açısından iki yaşın kritik bir dönem olduğuna dikkati çekerek, bebeğin doğuştan itibaren çevredeki sesleri duyarak büyüdüğünü ve iki yaşlarında konuşmaya başladığını anlattı.        

Bebeğin konuşabilmesi için, bu zamana kadar çevredeki sesleri mutlaka net olarak duyması gerektiğini vurgulayan Özdek, ''Halk arasında konuşamayan kişilere dilsiz denilir. Oysa, dilsizlik gibi bir durum söz konusu değildir ancak ve ancak duyamamak buna neden olmaktadır. Duyamayan bir çocuk, dil kabiliyeti gelişmediği için konuşma yeteneği de kazanamaz. Eğer bebeğe doğumdan sonraki bir iki ay içinde tanı konulur ve gerekli önlemler alınırsa bebeğin normal büyümesi ve dil gelişimini tamamlaması sağlanabilir'' diye konuştu.
      
''ULUSAL YENİ DOĞAN İŞİTME TARAMASI''       
Özdek, işitme kaybında erken tanı için Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğünce tüm yurtta ''Ulusal Yeni Doğan İşitme Taraması'' programının yürütüldüğünü belirtti.        

Şu anda Türkiye'de Muş dışında her ilde en az bir tane tarama merkezi bulunduğunu anlatan Özdek, yurt genelinde toplam 180 tarama merkezi bulunduğunu ifade etti. Özdek, 2008'de 1 milyon 300 bin bebek doğduğunu, 2009'da da sayının hemen hemen aynı olduğunu belirterek, bu yılın ilk dokuz ayında bebeklerin 370 bininin taramasının yapıldığını söyledi. Özdek, ''Yıl sonunda bu rakamın 500 bin civarına ulaştığı tahmin ediliyor'' dedi.        

Yıllık doğum sayısı bini geçen her hastanede bir ünitenin açılmasının hedeflendiğini belirten Özdek, ''Bu kapsamda üniversite ve devlet hastanelerinde üniteler kurulacak. Programa gönüllü olarak katılan özel hastanelerde de personel, tarafımızca eğitiliyor. Şu anda Ankara'daki tüm üniversite, devlet hastaneleri ve doğum evlerinde tarama programı yürütülüyor'' diye konuştu.        

Özdek, tarama için yasal zorunluluk bulunmadığını ancak her ailenin çocuklarına taramayı yaptırması gerektiği uyarısında bulunarak, bu hizmetin ücretsiz verildiğini söyledi.        

Doğumdan sonra her bebeğin ilk bir ay içinde tarama programına alınmasının amaçlandığını dile getiren Özdek, işitme kaybı şüphesi olanlara altı ay içinde kesin tanı konulması ve altıncı ayda tedaviye başlanılmasının hedeflendiğini söyledi. Özdek, ''Bu hedef yakalandığında, bebekler sağır dahi olsalar altıncı aya geldiklerinde gerekli tedaviye başlanırsa zamanı geldiğinde yaşıtlarıyla okula gidebilecek duruma gelebilir. İki yaşından sonra tedavi şansımız düşüyor ve dört yaşından sonra pek şansımız kalmıyor'' diye konuştu.
       
İŞLEM NASIL YAPILIYOR?    
Program sayesinde bebeğe doğar doğmaz işitme taraması yapıldığını dile getiren Özdek, şunları kaydetti:        

''Taramalar, iki özel aletle yapılıyor. Bebeğin kulağına, bilgisayar kontrollü küçük bir kulaklık yerleştiriyoruz. Kulaklıkla bebeğin kulağına ses veriyor, sesin iç kulaktaki yansımasını aynı cihazla toplayarak kulağın duyup duymadığını araştırıyoruz. İşlem, birkaç dakika sürüyor, bebeğe hiç bir şekilde zarar verilmiyor, ağrı ya da acı hissetmiyor. Testte işitme kaybından şüphelenildiğinde ileri test öneriliyor.        

Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Eskişehir, Samsun, Antalya, Gaziantep ve Diyarbakır'daki merkezlerde ileri test yaptırılarak tanı kesinleştiriliyor. İşitme kaybı varsa çok ileri değilse işitme cihazı veriliyor, eğitime alınıyor ve gelişimi takip ediliyor. İşitme kaybı ileri ya da tamamen yoksa halk arasında biyonik kulak olarak bilinen koklear implant programına alınıyor ve bir yaşında ameliyatla implant takılıyor.''

Sayfa Yükleniyor...