Kılıçdaroğlu'dan AYM'ye eleştiri

CHP lideri Kılıçdaroğlu, OHAL KHK'larına ilişkin kararı üzerinden Anayasa Mahkemesi'ni eleştirdi ve "Türkiye'yi kaosa sürükleyen temel öğe Anayasa Mahkemesi'dir" dedi.

Kılıçdaroğlu'dan AYM'ye eleştiri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde gerçekleştirilecek Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu'nun ortak toplantısının açılışında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Baskılar bizi yıldıramayacak. Bildiğimiz yoldan devam edeceğiz. 15 Temmuz darbe girişimini püskürttük, parlamento bombaların altında özveriyle çalıştı. Biz demokrasi sürecini başlattı. Baskı ve silahlara rağmen demokrasiyi hep birlikte savunduk. 

Yapılması gereken süratle darbecilerin bulunması ve yargıya sevk edilmesiydi. Geldiğimiz noktada bu olmadı. Normal yasalarla normal süreçlerle bunu aşmamız mümkün değil, OHAL ilan etmemiz lazım dediler. Buna karşı çıktık. Doğru değil dedik. Biz demokrasiyi savunduk. MGK, OHAL konusunda hükümete tavsiyede bulunurken ne düşünüyordu acaba? 

Bugün geldiğimiz nokta demokrasi yok, hukuk devleti yok. Temel hak ve özgürlükler güvence altında mı? Hayır. MGK'nın demokrasiye vurgu yaptığı bildirinin 180 derece karşısındayız. OHAL yetkisi aldılar, bir daha darbelerle karşılaşmasın diye. 

"AYM "GÖREVİNİ YAPMIYOR"

Bu hafta yayınlanan kararnamelerle işsizlik sigortasında değişim yaptılar. YSK'yı devredışı bıraktılar. Referandumun adil koşullarda olmayacağının mesajını verdiler. Eşit koşullarda bir referanduma gitmeyeceğiz. Bunu son KHK ile ilan ettiler. Bankacılık mevzuatını değiştirdiler. Bunun OHAL ile ne ilgisi var? Bunun gerçek sorumlusu AYM. AYM anayasa ve hukuku dışlayarak eskiden verdiği kararı değiştirdi. Anayasa Mahkemesi temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması konusunda her şeyi yapabilirsin dedi. Bu AYM ve yargıçları bu topluma güven vermiyor. 

Arzu ederim ki vicdanlarını sorgulayıp koltuklarından ayrılırlar. 'yi kaosa sürükleyen temel öğe Anayasa Mahkemesi'dir. Bu AYM topluma güven veremez. Uygulama yanlış yapılıyor, denetleyecek olan kurum görevini yapmıyor. Evrensel hukukta olmayan bir suç ürettiler ve AYM buna sessiz kaldı. Yapabilirsiniz dedi. 

"ORTADA DELİL YOK"

Hakim önüne her geleni tutuklamak zorunda kaldı. Tutuklamazsam acaba beni de FETÖ ile irtibatlandırırlar mı? Aldılar hepsini içeri attılar. Bu tabloyu AYM yarattı. Kim bu tablodan yararlandı, hükümet yararlandı. Hapisteki gazeteci sayısı 150'nin üzerinde. Bir ülkede 150'nin üzerinde gazeteci olursa siz o ülkede gazeteci var diyebilir misiniz? Ortada iddianame yok, neden çünkü delil yok. Delil yok ama onların hapiste kalmaları lazım. Bunu iktidarın savcısı yapıyor.

İş dünyası, STK'lar, meslek kuruluşları korkudan seslerini çıkaramıyor. Biz onları biliyoruz, referandumda nasıl davranacaklarını da biliyoruz. Bugün Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Her an her kişi tutuklanabilir. Herkesin mal varlıkları ve pasaportlarına el konulabilir. Böylesi hiçbir darbe döneminde yaşanmadı. 

"BUNUN ADI AHLAKSIZLIK"

KHK'larla üniversiteler susturuldu. 4 bin 811 akademisyenin görevine son verildi. Düşünceni beğenmiyorum diye kim kapı önüne koyabilir. Bunun adı ahlaksızlıktır. Onları yetiştirmek için ne emekler verildi.

"BİRİNCİ SORUMLU YÖK"

Birinci sorumlu YÖK'tür. Neden? Çünkü YÖK bir darbe kurumudur. Kendi üniversitesine sahip çıkmayan bir kurum görevini yapmamıştır. Sivil darbecilerin YÖK'e sahip çıkmalarının nedeni budur. Her türlü işlemi YÖK üzerinden yaptılar.

"YANINDA ÇAY İÇTİĞİN İNSANI NASIL İHBAR EDERSİN?"

İkinci sorumlu rektörler. Rektörler kendilerini muhbir olarak konumlandırdılar. Yanında beraber çay içtiğin insanı nasıl ihbar edersin? Muhbir konumunda görev yapıyorlar şu anda. Yarın bu insanların hepsi göreve geri dönecek, bundan şüphem yok. Bu rektörler arkadaşlarının yüzlerine nasıl bakacaklar? Utanma denilen duygudan bilimadamı arınmış olabilir mi? Sadece bilim insanlarını değil, sanatçıları da kapı önüne koydular. MGK'nın tavsiye kararını bir daha düşünün.

"MECLİS DİŞLERİ SÖKÜLMÜŞ ASLAN GİBİ"

Sivil darbe sürecinde hukuk, insan hakları diye bir şey kalmadı. TBMM diye bir şey de kalmadı. Dişleri sökülmüş aslan gibi. Yetkileri ellerinden alınmış. Türkiye bir yarı açık cezaevine dönüştü demiştim. Türkiye'yi böyle tanımlamak doğru değil demişti Binali Yıldırım. Pasaportlara el koyuyorsunuz, Türkiye'de gezebilirsiniz diyorsunuz. Sadece hocanın pasaportuna değil, eşinin pasaportuna da el koyuyorsunuz. Gazetecinin yanında eşinin de pasaportuna el koyuyorsunuz. Bir kişi suçlu ise bütün aileyi aynı suçtan yargılayacağız diyorlar.

Anayasa değişiklikleri kabul edilirse neler olacağını düşünün. Bu şekilde bunlar oluyorsa kabul edilince Türkiye'nin nasıl bir mecraya sürükleneceğini herkes görmeli. Vatanını, çocuğunu, milletini düşünüyorsan çok 'hayır'lı bir iş yapacaksın. Bu bir siyasi parti seçimi değil. Burada siyasi iktidar seçilmiyor, Türkiye'nin geleceği oylanıyor. Bu referandum Türkiye'nin geleceğini belirleyen önemli bir süreçtir. Bu referandum sürecinde parti bayrağı kullanmayacağız. Türk bayrağı kullanacağız. Çünkü bu bir parti meselesi değil." 

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Cumhuriyet Halk Partisi

Sayfa Yükleniyor...