Kır bekçisi AİHM yolunda

Akhisarlı kır bekçisi Mehmet Ali Tekeli, kıdem tazminat alacağıyla ilgili mahkeme kararını yıllardır uygulatamadı, AİHM'e gidiyor.

Kır bekçisi AİHM yolunda

1986 yılında Akhisar Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı'nda halk arasında "kır bekçisi" diye bilinen Çiftçi Malları Koruma Bekçisi olarak işe başladı. 2004'te SSK'dan emekli oldu. Kıdem tazminatı ödenmeyince Akhisar İş Mahkemesi'ne dava açıp, o zamanki parayla 4 bin 500 lira tazminat ve 4 bin 500 lira da fazla mesai ücreti kazandı. Ancak, Yargıtay'ın kararı 2007'de oybirliği ile onamasına rağmen parasını devletten tahsil edemedi. Belirttiğine göre, hem kaymakamlık, hem de Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı'ndan, "Biz sana bu parayı ödemeyeceğiz, git bildiğin yere şikayet et" cevabını aldı. Tekeli şimdi soruyor: "20 yıl boyunca hırsızla, gaspçıyla uğraştık. 5 yıldır da hukuk yoluyla kendi haklarım için mücadele ediyorum. Bunlar T.C’den, Yargıtay’dan üstünse hakkımdan vazgeçeceğim. Bankadaki parayı bloke edince, 'Devletin kasası, devletin masası' diyorlar. Kararı veren mahkeme T.C devletinin değil mi; neden kararı uygulamıyorlar?"

Tekeli şöyle devam ediyor:
"Emekli olduğum gün arkadaşlarımla helalleştim, 1 milyon 300 bin lira teklif ettiler yıkıldım. 20 yıla yakın hizmetimde 1 milyon 300 bin lira (1300 TL) para verdiler bana. Sevinerek gittim, halbuki;  babam emekli olmuş da 3-5 milyar alır diye diye iki çocuğum sevinecekler. 'Ne parası bu?' dedim, tazminat parası dediler. Asgari ücretle çalışıyordum. Ben kabul etmedim bu parayı, 'benim hakkım varsa alacağım' dedim.

Yöneticiler İş Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın kararını hiç kaale almadılar. İcra dairesine gönderdim, 'bu araba devletin arabası alamazsın, bu masa devletin masası alamazsın' diyor. Yazı yazdık icra dairesine, Ziraat Bankası'nda paraları vardı el koyduk, devlet malına el koyamassın diyorlar."

HAKKIM OLANI NEDEN VERMİYORLAR?
"Benim yaşadığım yeri, evimi görseniz, anlatamam. Bir oğlum, bir kızım var. Bir tek oğlum oğlumu baş göz edeyim dedim, hakkım varsa alayım. Psikolojik olarak yıkıldım yani. Bizim gecemiz gündüzümüz belli değil, yeri geliyor hırsızla kaçakçıyla uğraşıyoruz yeri geliyor vuruluyoruz ama devlet malına el koyamazsın diyor. Allah nasip ederse sonuna kadar gideceğim. Hakkımı almak için AİHM'e gideceğim, başka çare bırakmadılar bana. Yani 5 yıldan beri mücadele ettim,  Yüzlerce avukat böyle bir şey olamaz diyor. Kasti olarak ödemiyorlar benim paramı. Bunlar Yargıtay’dan, Cumhuriyeti’nden üstünse hakkımı istemiyorum, hemen bağışlayacağım. Hakkım olanı neden vermiyorlar?"

Tekeli, devleti düşünmekten de geri durmadığını söylüyor: "9 milyar alacağım oldu 23 milyar. Bu devlete zarar değil mi?

AİHM’E BAŞVURANLAR DAVAYI KAZANDI
Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği Başkanı Ali Tezel, diğer kır bekçilerine emsal oluşturur diye ödenmeyen kıdem tazminatı alacaklı sayısının, 1000, 1200 civarında olduğunu söylüyor. Tezel'in de söylediği gibi, AİHM’e gittikten sonra Türk devletinin ödemek zorunda kalacağı para, kır işçilerinin tamamına verilecek paradan daha fazla tutacak.

Tezel, NTVMSNBC'ye kır işçilerinin statüsü ile ilgili şu bilgileri verdi: 
Çiftçi Koruma Bekçileri'nin, işçi mi yoksa kamu görevlisi mi oldukları yönünde literatürde tartışma var. Bu nedenle kır bekçilerine genellikle emekli olduğunda veya işten çıkartılldığında kıdem tazminatı ödenmiyordu. Bu uygulamaların hukuka aykırı olduğunu ileri süren kır bekçileri daha önce de dava açmış ve kıdem tazminatı alabilecekleri yönündeki kararlar doğrultusunda, hakların almışlardı.

Tekeli, emekli olduğunda 20 yıldan beri çalıştığı Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı’na dava açmış, kıdem tazminatı talebinde bulunmuş, mahkeme bu talebi haklı ve yerinde görmüş: Kıdem tazminatı ve alamadığı fazla mesai paralarının ödenmesi için karar çıkarmış. Bu karar Yargıtay tarafından da aynen ve oybirliğiyle onanmış. Kararın uygulanmasında sorun çıkmış. Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı’na başvurduğunda, “başkalarına emsal olur” endişesiyle bu parayı vermeyip eziyet etmeye kalkışmış. Oysa bizim Anayasamıza göre idare, yargı kararını geciktirmeksizin ve değiştirmeden uygulamak zorunda. Burada anayasaya aykırılık var. Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı bir nevi kamu kurumu sayılıyor, özel sektör olsaydı malarını haczedip alacağını tahsil edebilirdi. Ama kamu kurumu sayıldığı için malarının haciz edilmesi de yasak. Haczi yasak ama, “parayı ödemiyorum” demek, devletin iflası demek. Bu durumda ilçedeki en büyük mülki amir olan kaymakamın mahkeme kararının yerine getirilmesini sağlaması gerekirdi ama ne yazık ki örnek teşkil eder diye parayı ödememekte direniyorlar.

Tekeli'den önce AİHM’e başvuranlar olmuş ve davayı kazanmışlar. Bugün vatandaşı süründüren kamu görevlileri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararından sonra parayı ödemek zorunda kaldı. Türk yargısının kararlarına uymayıp devletin itibarını yerle bir etmenin mantığı yok.

Sayfa Yükleniyor...