Meclis raporu: Madencilikte çok ilkeliz

Meclis Madenciliğin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, raporunu tamamladı. Dünya standartları ile karşılaştırıldığında, Türkiye'de çok ilkel yöntemlerle madencilik yapıldığı sonucuna ulaşıldı.

Çalışma süresi tamamlanan Meclis Madenciliğin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, raporunu tamamladı. Komisyon Başkanı AK Parti Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu, yaklaşık 4 ay çalışan komisyonda, sektörle ilgili yüzlerce kişiyi dinlediklerini, madencilikte ileri düzeyde olan ülkelerde incelemelerde bulunduklarını söyledi.

Çalışmaların ardından yaklaşık 800 sayfadan oluşan bir rapor hazırladıklarını anlatan Karapaşaoğlu, raporun yarısının, sektörün sorunları ve çözüm önerilerilerinden, diğer yarısının dünya modellemeleri ve karşılaştırmalardan oluştuğunu bildirdi.

Karapaşoğlu, raporda, dünya standartları ile karşılaştırıldığında, 'deki madenciliğin çok ilkel yöntemlerle yapıldığı sonucuna ulaşıldığını kaydetti. Raporda bu konuyla ilgili yer alan ayrıntıları açıklayan Karapaşaoğlu, şunları söyledi;

''Madencilik sektöründe dünya standartlarına ulaşmamızdaki engellerin başında, madenin rezervinin tespitinde yaşanan sıkıntılar var. Örneğin; Kanada 'nin 13 katı büyüklüğünde. Tüm Kanada'da sondaj yapıldığını düşünün, ulaşılan derinlik ortalama 900 metreyi buluyor. Türkiye'de ise bu oran 40-50 metrede kalıyor.

AKREDİTE KURUM VE MÜHENDİS YOK
Raporda, Türkiye'de maden rezervini araştırma, bulma, tespit etme ve o rezervin güvenli olduğunu kanıtlama sisteminin olmadığı yönünde tespit var. Dünyada bu rezerveler, uluslararası akredite edilmiş kurum ve mühendislerce onaylanıyor. Böylece bütün dünyada bu rezerv güvenli bir yatırım aracı olarak görülüyor. Bu da beraberinde yabancı yatırımcıları, istihdamı, ekonomik canlılığı getiriyor. Türkiye'de ise ne böyle bir akredite kurum ne de akredite mühendis var. Dolayısıyla rezervlerimiz uluslararası yatırımcı kuruluşlarca güvenli bulunmuyor.

Dünyada akredite kurumların onayladığı rezervler sigortalanıyor. Yani yatırımcı milyarlar harcadığı maden yatırımında hayal kırıklığına uğrarsa, sigorta bunun bedelini karşılıyor. Güvenli rezerv olmadığı için Türkiye de tabii ki böyle bir sistem de yok. Yani, dünya modelleri ile karşılaştırıldığında Türkiye'de kesinlikle ilkel koşullarda madencilik yapıldığı kanaatine vardık.''

Uluslararası standartlarda, akreditesi olmayan bir mühendisin ocağa indirilmediğini belirten Karapaşaoğlu, söz konusu mühendislerin ortalama 3 ayda bir sınava girerek akreditesini yenilemek zorunda olduğunu söyledi.

Komisyon olarak yaptıkları çalışmalar sonucunda, rapora da yansıdığı şekliyle, Türkiye'de madenciliğin gelişi güzel yapıldığının ortaya çıktığını ifade eden Karapaşaoğlu, ''Eline kazma küreği alan bir ocak açıyor ve sonucunda hayal kırıklığına uğruyor ya da ölümle sonuçlanan kazalarla karşı karşıya kalıyor'' dedi.

MADEN OCAKLARINDAKİ KAZALAR
Raporda, maden ocaklarında meydana gelen kazalara da ayrıntılı olarak yer verdiklerini belirten Karapaşaoğlu, Türkiye'de bu kazalarının teknik hata, ihmal ve eğitimsizlikten kaynaklandığının tespit edildiğini söyledi.

Maden ocağı güvenliği konusunda özellikle Kanada ile karşılaştırma yaptıklarını ifade eden Karapaşaoğlu, ''Kanada'da bir ocakta, güvenlik için muhteşem bir yer altı şehri yapılmış. Ocakta kurulan odalarda, olası kazalara ve mahsur kalma durumlarına karşı bir insanın 10 gün yaşamını sürdüreceği kadar gıda, su ve oksijen tüpleri mevcut. Yani oradaki işçi yer altında mahsur kalsa ve bu odalara ulaşsa, 10 gün boyunca kurtarılmayı bekleyebilecek. Bizde durum, karşılaştırılamayacak kadar ilkel'' dedi.

Uluslararası standartlardaki maden ocaklarında önce rezervin tespit edildiğini, sonra yüksek basınçlı su ile burada bulunan damardaki grizunun açığa çıkarıldığını belirten Karapaşaoğlu, raporda Türkiye için de aynı modellerin önerildiğini dile getirdi.

Bursa'da 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazanın, ihmal ve eğitimsizlikten kaynaklanan kazalara gösterilebilecek en iyi örnek olduğuna işaret eden Karapaşaoğlu, ''Oradaki işçilerin yanında da gaz ölçen cihaz vardı. Ama bizim işçilerimiz bu cihazları bellerine takmıştı. Oysa bu gaz hafif olduğu için tavanda kalıyor. Dolayısıyla, cihaz yüksekte olmadığı için biriken gazı ölçemiyor'' diye konuştu.

MADENCİLİKTE OTORİTE EKSİKLİĞİ
Karapaşaoğlu, madencilik sektöründe Türkiye'nin dünya standartlarına ulaşabilmesi için, madencilikle ilgili müsteşarlık ya da bakanlık gibi ayrı bir otoritenin oluşturulması önerisinde bulunduklarını bildirdi.

Altan Karapaşaoğlu, bu otoritenin uluslararası kurumlarla irtibat halinde olacağını ve Türkiye'deki sektörün bu standartlara ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılması için çalışma yapabileceğini söyledi.

Madencilik sektörü ile ilgili mevcut düzenlemenin yetersiz olduğunu anlatan Karapaşaoğlu, ''Türkiye'de yalnızca madencilikle ilgili 98 ayrı mevzuat var. Bu sistemde madencilik yapmak çok güç'' dedi.

''CARİ AÇIK BİLE KAPATILABİLİR''
Karapaşaoğlu, Türkiye'de raporda belirtildiği gibi madencilikte uluslararası standartlara ulaşılması halinde ülke ekonomisine çok önemli bir katkı sağlanabileceğini ifade etti.

Raporda bunu, uluslararası modelleri karşılaştırarak istatistiki olarak da ele aldıklarını belirten Karapaşaoğlu, ''Özellikle istihdam açısından önemli bir sonuca ulaşılabileceğini gördük. Hem de bu istihdam büyükşehirlerde değil köylerde, kırsalda olacak. Yatırım-istihdam oranı ile ilgili yaptığımız hesaplarda, yaklaşık 3 milyon kişiye istihdam sağlanacağı sonucuna ulaştık. Dünyadaki örnekleri böyle. 10 yıllık perspektifte yaklaşık 50 milyar dolarlık yatırım sağlanabilecek. Bu da Türkiye'nin cari açığı kapatabilecek miktar'' diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A DA SUNULDU
Karapaşaoğlu, raporun 40 sayfalık bir özetini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da sunduklarını bildirdi.

Karapaşaoğlu komisyonlarının, madencilik sektöründeki sorunların aşılmasına ilişkin tespitlerin değerlendirilmesi ve bu sonuçların kamu kurumları nezdinde uygulanmasını sağlamak için TBMM Dilekçe Komisyonu’na başvurduklarını, başvurunun komisyonda bugün ele alınacağını söyledi.

Sayfa Yükleniyor...