Pencere Önü gebesine notlar

Sana hafifi kızgın bakarak sorar: “Neden böyle olacağını söylemedin?” Cevap verirsiniz: “Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya koyamadım”

Pencere Önü gebesine notlar

Hamile kadın saflığına, naifliğine ve romantizmine bayılıyorum.  Mesleği, kariyeri, mevkisi ne olursa olsun yüzlerde hep o masum ifade.

Neyle karşılaşacağı konusunda pek somut fikri olmayan, kafasında ilerde olmak istediği annelik hakkında şablonlar bulunan, idealinde tipik bir “mutlu bir aile fotoğrafı” olan ve kuvvetle muhtemel etraftaki anneleri kıyasıya eleştiren, kınayan.

Bu hamile tipinin, pencere önünde göbeğini tutarak dışarı (bir anlamda her günü eğlence ve coşku içinde geçecek olan güzel gelecek günlere) bakan klasik bir pozu vardır ki gün gelecek kendi de gülecektir bu haline.  Bu gebelerle aylar sonra karşılaşırsın ve sana hafifi kızgın bakarak sorar: “Neden böyle olacağını söylemedin?”

Cevap verirsiniz: “Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya koyamadım”

Beni uyandıracak kimse yoktu. Bari ben seni  bu gafil uykudan uyandırayım, ey okur.

-Kaşını kaldırarak AVMde yerlere yatan anneyi ve çocuğu kınayıp “ben asla boyle bir anne olmayacağım” deme. Daha o konulara gelmene en az 1,5 sene var.

-Sana ilk sorulacak konular emzirmeyle ilgili olanlar. Doğumdan sonra sözde çocuk dostu hastanelerin elinde oyuncak olmak istemiyorsan emzirmeye odaklan. Emzirme Sanatı kitabını edin ve ilk 3 ay emzirmeye ilişkin bolca oku. Olası emzirme sorunları hakkında en azından ön bilgin olsun.  Bebeğin doğum kilosundan, doğum şeklinden falan çok daha önemli bir konu bu.  Kötü bir başlangıç yapınca toparlanmak zor olabiliyor.

-Senin içinden de çıksa o bebekle siz aslında yeni tanışıyor olacaksınız. Kucağına verilir verilmez “o an dunyanın en muhteşem duygusunu yaşadım” hikayesine inanma. Herkesin o ilk an hissi başka olabiliyor.

-Pembe saçlı, dövmeli, piercingli de olsan birkaç ay sonraki en büyük sorunun şu olacak: Neden yeşil kaka yaptı?

-“Bol bol uyu” demeyeceğim zira uyku oyle depolanıp, ihtiyaç halinde çıkarılıp kullanılan bir şey değil.  Sana “bol bol film izle, konsere, tatile falan git” diyeceğim.  Zira uykusuzluğa alışılıyor ama asosyalliğe alışılmıyor. Ben alışamadım yani.  Hâlâ…

-Tekrar söylüyorum, diğer anneleri kınama. İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş. Herkes yaşamadığı sürecin acemsidir. Sen de yaşayıp göreceksin. Kendi hatalarını yapacaksın.

-Kataloglarda, reklamlarda gördüğün bembeyaz örtüler içinde mışıl mışıl uyuyan bebek pozları seni aldatmasın. Buzdağını sadece en tepesidir bu. Gerçek, daha çok sarı kaka kokusunun ıslak mendil kokusuna ve kusmuk kokusuna eşilk ettiği  ve fonda daimi “uvvvaaaa” sesinin eksik olmadığı bir ortamdır.

-Bebeksiz birkaç saat geçirmek istemen, kulaklarını tıkamak istemen hatta  camdan atmak istemen bile normal. Bunu gerçekten yapmadığın sürece cidden köt bir anne değilsin.

-“Kucağına alışır” ezberindeki haminnelere kulağını tıka ve  ilk 3 ayı maksimum ten temasıyla geçirmeye çalış. Bedenine yapıştır, bir sling edin.  Gör bak camdan atma hissin nasıl da azalacak.

-Sen 9 ay boyunca, doğacak bebeğine konsantre iken, savegili kocanın nasıl dersten kaçtığını doğumdan sonra farkedip şaşırma. Erkeklerin doğası böyle.  Annelik doğurunca başlasa da layılıkıyla babalık yapmak için birkaç ay, hatt abazen birkaç yıla ihtiyaç var.
https://twitter.com/Hcinscicekci
http://www.tuniko.com/

Sayfa Yükleniyor...