TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop soruları yanıtladı

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop NTV canlı yayınında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı.

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop soruları yanıtladı

Prof.Dr Şentop, NTV'de canlı yayınında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı. Röportajdan satır başları:

"Fransa ve İngiltere, ABD'nin biraz peşine takılarak, bir anlamda da ABD'nin operasyonlarına koalisyon görüntüsü vererek bir koruma ve meşruiyet BM nezdinde sağlamak için dahil oldu. Tabii özellikle Afrin'de gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda orada ele geçirilen birçok malzeme ve terör örgütünün yapmış olduğunu sığınaklar depolar vb. de Fransız malzemelerinin kullanıldığına dair tespitleri de vardı 'nin. Tabii şimdi biraz kimyasal silah, gaz kullanma üzerinden kamuoyunda harekata meşruiyet kazandıran bir gerekçeleri var ellerinde. 'nin tavrı başında beri belli. Türkiye, Suriye'de gerçekleşen olaylarda kimyasal gazın ötesinde Esed'in kendi vatandaşları üzerinde uyguladığı yöntemler, konvansiyonel silahlarla gerçekleştirdiği katliamlar da dahil olmak üzere Türkiye başından beri buna karşı duruşunu ortaya koyuyor. Esed ile bu işin sürdürülemeyeceğine dair Türkiye'nin görüşü çok açık ve net. Bunu İran da Rusya da biliyor. Ama Türkiye'nin İran ve Rusya ile birlikte yürütmüş olduğu Soçi, Astana süreçleri çerçevesinde Türkiye'nin tutumu orada özellikle masum insanların korunmasıyla ilgili, ateşkesin sağlanmasıyla ilgili esaslar üzerinden yürüyen bir süreç. Dolayısıyla burada kimyasal gazla ilgili, Esed'e karşı operasyona Türkiye'nin olumlu bakması bu süreçlerle ilgili bir kopukluk ya da fikir değişikliği anlamına gelmiyor. Çok basitleştiriyor o yaklaşım süreci. Kendi içinde arzu ettiği şey o sayın Macron'un. Türkiye'nin Rusya ile olan bu birlikte hareketinden koparıp belki kendileriyle birlikte hareket noktasına taşıma ama bunun olabilmesi için özellikle ABD'nin Fransa'nın PYD'ye, YPG'ye, Türkiye'nin güneyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna karşı destekten vazgeçmeleri lazım, Türkiye'nin yanında olmaları lazım. Bu bakımdan bence o sadece içinden geçeni söylemiş. Doğruyu,gerçeği yansıtmıyor."

EGE'DEKİ YENİ BAYRAK GERİLİMİ

"Bunlar çok yeni değil hatırlarsınız bundan 25 sene önce benzer bir şey Kardak kayalıkları üzerinden yaşanmıştı. Aslında Yunanistan uzun zamandır bunu on yıllardır bu tür tacizleri sürdürüyor Ege'de. Bu biraz Yunanistan'ın çocukça tavrından kaynaklanıyor. Biraz da Türkiye'nin sanırım biraz özellikle güneyinde, Suriye'de üzerinde artan popülaritesi biraz Batı'ya, Yunanistan'a kaydırma gibi bir dikkat çekme bir niyet olabilir diye de düşünüyorum bir taraftan."

REFERANDUMUN YIL DÖNÜMÜ

Öncelikle bugün yıl dönümüydü bu münasebetle, çok sayıda toplantı, görüşme düzenlendi, bir tanesi de bu sabah öğleden önce sayın Başbakanımızın da katıldığı, Marmara Üniversitesi'nde toplantıydı. Burada sadece bu bir yıl sonrasında yeniden referandum sürecini ve gerçekleşen değişikliği bir gözatma, değerlendirme şeklinde Başbakanımızın konuştu bir panel düzenlendi. Türkiye aslında 16 Nisan'da çok büyük ve önemli bir değişiklik gerçekleştirdi. Hükümet sistemi değişikliği geriye dönüp baktığımızda, 100 yıllık tarihimizde siyasetin yeniden yapılandırılması anlamında üçüncü büyük reform, değişiklik. İlki, 1. Dünya Savaşı, İstiklal Harbi, sonrasında Saltanatın Kaldırılması ve Cumhuriyetin İlanı. İkincisi biraz olumsuz anlamda, reform anlamında söylüyorum 27 Mayıs 1960 darbesi ve 1961 Anayasası ile birlikte oluşan ve bizim o vesayetçi sistem dediğimiz sistemi kurumsallaştıran bir değişim. Bence o 27 Mayıs darbesiyle başlayan o parantezi kapatan fiili olarak 15 Temmuz, resmi ve hukuki olarak da 16 Nisan Referandumu'dur. Böylece Türkiye bir darbe ile başlayan ve darbeleri kurumsallaştıran bir süreci 2002'den itibaren Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK Parti'nin atmış olduğu adımlarla beraber sona erdirmiş, tasfiye etmiş, millet iradesinin bütünüyle hakim olacağı bir sistemi Türkiye'ye getirmiş oluyor 16 Nisan'la beraber. "

"MERKEZ VALİLERİ ARTIK OLMAYACAK" İDDİALARINA YANIT

"Onlar biraz dedikodu kabirinden yazıldılar. Şimdi tabii uyum biraz da uyarlama diyoruz bir taraftan da. Bu tür düzenlemeler yapılması gerekiyor. Biz hükümet sistemi değişikliğini anayasal düzeyde gerçekleştirmiş olduk. Şimdi bunun yasal düzeyde kanunlarla tamamlanması lazım. Bunun ilk adımını seçim ittifakını da içeren bir düzenlemeyle seçim kanunlarında bir paket olarak yaptık. Tabii seçim ittifakı konusu da hükümet sistemi değişikliğiyle uyum anlamında bir değişiklikti. Yeni hükümet sistemi değişikliği sonrasında siyasi partilerin Türkiye'de ittifak yaparak seçime girmeleri, birlikte hareket etmeleri bir zorunluluk haline geliyor aşağı yukarı. Bir kere Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde böyle bir zorunluluk olacak. Yüzde 50'nin üzerinde oy alması gerekiyor Cumhurbaşkanı adaylarının. Ama bununla birlikte parlamento seçimlerinde de birlikte hareket etme durumu söz konusu olacak. Dolayısıyla buna hukuki bir zemin teşkil etmek gerekiyordu. İşte yaptığımız düzenleme bu anlamda önemliydi ve bu Anayasa değişikliğinin bir sonucu olarak."

OHAL TARTIŞMALARI

"Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu iyi analiz etmeden ileri sürülen görüşler bunlar, OHAL ile ilgili karar biliyorsunuz 15 Temmuz'daki işgal teşebbüsü sonrasında verilmişti. Sürecin devamında uzatıldı. İlk planlanan, uzayacağı yönünde bir yaklaşım yoktu hatta hatırlarsınız bunu da eleştiriyorlardı "Böyle diyorsunuz, böyle oldu" diye. Bu bizim iyi niyetimizi gösteren bir şey aslında. Bu planlanmış bir OHAL süreci değildi, kısa bir zaman içerisinde sorunun çözüleceğine dair bir kanaat vardı başlangıçta. Fakat bu FETÖ ile mücadelenin boyutlarının tahmin edilenden çok daha geniş olduğunun, bu ağın irtibatlarının çok daha geniş olduğu ortaya çıkınca, başka şeyler de eklendi buna ilaveten, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları dahil oldu bu sürece. Önce El-Bab, daha sonra Afrin ile ilgili gelişmeler dahil olunca bu çerçevede OHAL'in devamı yönünde bir irade ortaya çıktı. Bu hem hükümetimizin hem de Meclis'in vermiş olduğu bir karar. Bu anlamda Türkiye'nin hem bu darbeci, FETÖ'cülerle mücadele hem de sınır ötesi operasyonlar babında OHAL'in sürdürülmesine Türkiye'de ihtiyaç var diye düşünüyoruz."

KABİNE REVİZYONU İDDİALARI

"Ankara'da siyasetin böyle dedikodu alanları vardır. Mevzu bahis olduğunu düşünmüyorum böyle bir şeyin"

"AK Parti -MHP ittifakının bir mazisi var, ilkeler üzerine oturması gerekiyor deniyorsa 15 Temmuz'u bir şekilde yorumlayan, o perspektifle ortaya konan bir ittifak bu. 

NAFAKA İÇİN YENİ DÜZENLEME


"Yapılan çalışmayla ilgili bir bilgim yok ama yoğun bir şekilde talebin olduğunu biliyorum, gerek mektupla, maille, sms'le, Facebook ve WhatsApp'tan yoğun bombardıman altındayız bir süredir. Ben de anlatılan somut vakaları dikkate aldığımızda bazı konularda gerçekten mağdur olan vatandaşlarımız var. Erkekler mağdur oluyor, kısa bir evlilik, 5-6 ay evlilik, arkasından uzun zaman nafaka ödemek durumunda kalan, başka bir evlilik kurmuş kendine çoluk-çocuğu olmuş devam ediyor. Ama nafaka ödemek zorunda kalan insanların şikayetleri geliyor. Bunu adil bir şekilde tabii ki kadınlarımızı da mağdur etmeden formüle kavuşturmak lazım diye düşünüyorum ben."

"Çocukları ayrı tutmak lazım, gerek anne, gerek baba boşansalar da çocuklardan boşanma olmuyor. Onlara olan yükümlülüklerini yerine getirmeli ama eşler arasında boşanmadan sonra nafaka konusunun, yargı kararlarıyla da aslında bunun bir noktaya getirilmesi mümkündür. Zaman zaman gözden geçirilmesi yeniden değerlendirilmesi, uyarlanması mümkündür. Herhalde bu konuda bir netice alınamadığı için milletimizden şikayetler geliyordu ama inşallah daha adil bir formül bulunur."

İSTİSMAR DÜZENLEMESİ

Burada ceza politikaları bakımından bir takım düzenlemeler var, cezaları ağırlaştıran. Zaten sosyal hayatta kötü işler yapan insanları engelleyen veya yanlış işler yapılmasını engelleyen bir çok müeyyide var. Toplumsal baskı, ahlak kuralları falan tabii ceza hukukunun devreye girdiği nokta işte bütün bu toplumsal baskının ahlak kurallarının vicdanın falan engellemediği insanlar içindir. Burada son zamanlarda yaşamış olduğumuz olaylarda gerçekten çok toplumsal tepki uyandıran hadiselerle karşılaştık. Demek ki bu patoloji problem olan kişiler bunlar. Yükseltilmiş, artırılmış cezaların caydırıcı olabileceğini en azından onların toplumdan tehcir edilebileceği noktasında bir kanaat hasıl oldu. Bu konuda da büyük ölçüde bir mutabakat var gibi gözüküyor."

"Böyle olaylarla sadece ceza politikalarıyla da mücadele etmek mümkün değil. Hükümetimizin bu anlamda oldukça kapsamlı bir eylem planı da var. Eğitim başta olmak üzere değerlendirilecek bir eylem planı da var. İnşallah bu tür olaylarla Türkiye bir daha bu tür olaylarla karşılaşmaz diye ümit ediyoruz."

Sayfa Yükleniyor...