TENK YU ŞEYTAN

TENK YU ŞEYTAN

Müsaadenizle bir veda sigarası yakalım, bir veda “kalem”i yuvarlayalım. Diyarbakır meyhanelerinde “kalem” deniyor “yolluk”a...

İlk yudum Turgut Uyar’ın ruhuna:

“Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız, yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş, bir başka daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir. Başaramamak endişenizin zevkiyle çalışacaksınız.”

İkincisi de Uyar’a:

“Nedir sonsuzdan bir önceki sayının adı diyelim sonsuz eksi bir hayatın adıdır bu.”

Üçüncüsü Latin aşkına:

“Sonuncu yoktur, sondan bir önceki vardır!”

Dördüncüsü, 144. Roll’a, sonsuzdan bir önceki sayıya. Veda sayısına. 13 yıl önce bu mevsimde şeytana uyduk. Uyunca da, baktık olmazsa olmayacak, zaten olmuş olmayacak olan, “olan oldu bir defa, bari hepimize yarasın” deyip yola çıktık. 13 yıl önceki kasım ayının ilk günlerinden bu yana 144 defa buluştuk –altı da “özel”i, toplam 150.

Yaradı valla. Hepimize yaradı.

Ya şeytana uymasaydık?

George Harrison, “Beatles olmasaydı dünya sıkıntıdan patlardı” demiş. Doğru. Şu da doğru: Roll olmasaydı sen-ben-o sıkıntıdan patlardık.

Vedalaşırken gözlerinden öpelim Léo Ferré’yi: Tenk yu şeytan! Bize Roll’u verdiğin için.

Sayfa Yükleniyor...