Türk: Ergenekon’u devlet kurdu

DTP lideri Ahmet Türk, Ergenekon’un devletin içine sızan değil, devletin oluşturduğu bir örgüt olduğunu savundu. Türk, “Yılanın kuyruğuyla uğraşmayın, başını ezmek için siyasi irade gösterin” dedi.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hrant Dink cinayetiyle ilgili yargılama sürecinde ciddi mesafe alınamadığını savunarak, “Katilleri kimler? İşte bugün karşımıza çıkan Ergenekon ve uzantılarıdır. Tetikçiler tutuklandı ama tetiği çektirenler, Dink’in öldürülmesine karar verenler hala görevlerinin başında” dedi.

Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda olayda sorumluluğu bulunduğu belirtilmesine rağmen emniyetin 2 istihbarat şefine dokunmadığını iddia eden Türk, şunları söyledi: “Bunların görevden alınmaması tartışmalara neden olmaktadır. Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan emniyet çeperi, hükümetçe korunmaktadır. Duyarlı kamuoyu, Dink cinayetinin peşini bırakmamıştır, bırakmıyor. Bu cinayetin peşini, aydınlanıncaya kadar bırakmayacağız. Bu, Dink’e bu bir namus borcumuzdur. Olayın sorumluları üzerindeki devlet zırhı kaldırılmalı ve derhal yargı önüne çıkarılmalıdır.”

“ERGENEKON, DEVLETİN İÇİNDEDİR”
Şemdinli ve Susurluk davalarını anımsatan Türk, Ergenekon soruşturmasının da benzer bir şekilde sonuçlanabileceğini ileri sürdü.

Kimilerinin, Ergenekon’u “devletin içine sızan çeteler” olarak tarif ettiğini anımsatan Türk, “Bize göre bu yapılanma bizzat devletin kendisinin oluşturduğu hukuk dışı örgütlenmelerdir. ’de devletten bağımsız bir yaprağın dahi kıpırdamayacağını bu ülkede yaşayan herkes iyi bilir. Dolayısıyla Susurluk da Şemdinli de Ergenekon da devletin içindedir, merkezindedir” diye konuştu.

Çetelerle mücadeleden sonuç alınması için “güçlü bir siyasal irade, tam yetkiyle donatılmış güçlü bir yargı, özgür medya ve kamuoyu desteği” şartının sağlanması gerektiğini belirten Türk, “Susurluk ve Şemdinli’nin üzeri birbiriyle uzlaşma halinde olan devlet ve siyasal iktidarlar eliyle örtülmüştür. Şimdi böylesi bir kötü sicilden sonra Ergenekon’da da aynı kaygıyı taşımamak mümkün müdür?” dedi.

“Devleti saran, ülkenin her tarafını silah deposu haline dönüştüren, darbe ortamı hazırlamaya çalışan, bu ülkenin aydınlarını katleden çeteler kaynağını nereden almaktadır?” diye soran Türk, şöyle devam etti: “Tek bir ırka dayalı ulus-devlet sistemiyle ötekiler, farklı kimlik ve kültürler yok sayılmıştır. Sorgulamayan, eleştirmeyen, itaat eden bir toplum yaratılmak istenmiştir. Ergenekon’un hedefindeki Kürtler, Aleviler, Ermeniler, sistemin tek tipleştirmeye çalıştığı farklı kimlik ve kültürler değil midir? İşte Ergenekonları, hukuk dışı örgütlenmeleri üreten vurucu bir güç haline getiren bu tekçi sistem ve onun resmi ideolojisidir. Eğer Kürt sorunu çözülmüş olsaydı, çeteler de olmayacaktı. Çeteleri filizlendiren, besleyen ve harekete geçiren Kürt sorununun çözümsüzlüğü politikaları olmuştur. Kürt sorununu inkar ve çatışma politikalarıyla bastırmaya çalışan sistem, çeteleri üretmiştir. Halen savaş ve operasyonlarda ısrar ediliyor olması, derin devletin ortadan kaldırılmayacağı kanısını güçlendirmektedir.”



“YERİN ALTINDAN ÇIKAN SADECE SİLAH MI?”
Türk, “Yerin altından silah depoları çıkıyor. Neredeyse ülkemizin her tarafı cephanelik olmuş. Yerin altından çıkanlar sadece silahlar mı devletin örtülü yüzüdür? Silahların bir bölümü ortaya çıktı. Peki halen kayıp olan silahlar nerede ve kime karşı kullanıldı?” diye sordu.

Söz konusu bulunan silahların devlet tarafından nerelerde gömülü olduğunun yıllardır bilindiğini iddia eden Türk, “O silahları getirten de çetelere kullandırtan da devlet içi odaklardır. Bu gelişmeler devletten bağımsız değildir. Batman’ı, Diyarbakır’ı kazın neler çıkacak herkes görsün. Tansu Çiller döneminde Batman eski Valisi, Hizbullah’a kullandırtmak üzere İsrail’den silah alımı yapmıştı. O silahların akıbeti de bilinmiyor. Eğer o bölgeler kazılırsa bu silahlar ortaya çıkacaktır. Sadece silahlar mı? Kayıp insanların da cesetlerine ulaşılacaktır” dedi.

Türk, Cumhuriyet Savcılarını Diyarbakır, Batman, Hakkari, Şırnak ile Silopi kimsesizler mezarlığı ve BOTAŞ kuyularında kazı yaptırmak üzere göreve çağırdı.

“YILANIN KUYRUĞUYLA UĞRAŞMAYIN”
Kuvvet komutanlarının bir araya geldikten sonra Genelkurmay Başkanı ile Başbakan Erdoğan’ın görüştüğünü belirten Türk, şunları söyledi: “Bir anlaşmanın yapıldığı konusunda bir fısıltı var; 10. operasyon, 11. operasyon bundan sonra olmayacak. böyle bir mutabakatın sağlandığı konusunda gerçekten ciddi emarelerin olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğer böyle devam ederse sınırlı bir yargılama, Ergenekon’u değil devleti temizleyecektir. Geçmişte bir söz var, ‘yılanın kuyruğunu kestiğiniz zaman, yılanın başını ezmediğiniz zaman o yılan yarın daha tehlikeli bir şekilde önünüze çıkacaktır’ diye. Bizim endişemiz, Ergenekon’un kuyruğunu koparmakla, yarın Ergenekon’u daha tehlikeli, daha güçlü hale getirmenizdir. Lütfen sadece yılanın kuyruğuyla uğraşmayın, yılanın başını ezmek için bir siyasi iradeyi ortaya koymanızı istiyoruz.”

HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU
Ergenekon’un en büyük suçları Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde işlediğini ileri süren Türk, bölgedeki faili meçhul cinayetler ve kayıpların da Ergenekon soruşturması kapsamına alınmasını istedi.

DTP Genel Başkanı Türk, şunları kaydetti: “Hakikatleri Araştırma Komisyonu kuralım ve Türkiye’nin yakın tarihinin karanlık sayfalarını açalım. Devlet kendisiyle yüzleşmelidir. Devlet bu yüzleşmeyi gerçekleştirmezse Türkiye, ne demokratikleşir ne de AB üyesi olabilir. Temizlenmenin rotası tam demokratikleşmedir. Bu nedenle Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi, ittihatçı zihniyetten arınması, demokratikleşme yolunda önemli bir hamle olacaktır. Ele geçen bu tarihi fırsat heba edilmemelidir. Bir çok ülke geçmişiyle yüzleşip, karanlık yapıları tasfiye etti. Darbeciler yargılandı, Peki böylesi bir süreci kendi içinde başlatmayan Türkiye’nin çağdaş demokratik ülkeler arasında yeri olabilir mi? Çetelerini tasfiye etmeyen bir ülkenin medeniyetler ittifakında yeri olabilir mi?”

Sayfa Yükleniyor...