Baykal’dan ‘Malta sürgünü’ benzetmesi

CHP lideri Deniz Baykal, “Balyoz” soruşturması dahil son günlerde yaşananları "Malta sürgünleri"ne benzetti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Balyoz” darbe planı iddiasıyla askerlerin gözaltına alınmasını değerlendirdi.

Konuşmasına alkışlar ve tezahüratlar arasında başlayan Baykal, salondakilere ''Bu hafta başka bir havanız var, hayrola? İş çığırından çıktıkça, özgüveniniz, umudunuz, inancınız daha da artıyor, 'yi daha çok sahip çıkıyorsunuz'' diye seslendi

Baykal, şöyle konuştu:

'de ilk kez kuvvet komutanları, ordu komutanları gözaltına alınmıştır. Faşizmden demokrasiye geçen ülkelerde, bu çapta bir tasfiye, sindirme operasyonu gerçekleşmedi.

Sabaha karşı 4'te kapınız çalındığı zaman, 'olsa olsa sütçüdür' diyebiliyorsanız, demokrasi vardır. Sabaha karşı 4'te ister hukuk adamı, ister siyaset adamı, gazeteci, emekli asker, görevde asker olun, kapı çalındığında 'eyvah geldiler' demek durumunda kalıyorsanız, eğer korku sizin ruhunuza işlediyse ve bunda haklıysanız, o ülke demokratik ülke olmaktan çıkmış demektir.

Aklı başında hiç kimse bu insanların böyle bir darbe gerçekleştirme çalışması içinde şu anda bulundukları kanaatinde değil. Bunlar, geçmişte güç ellerindeyken, darbe yapmaya fiilen giriştiler ve yapamadılar, bu anlaşıldı, şimdi hesap sormak üzere mi gözaltına alıyoruz? 2003'te bu iş olmuş, 7 yıl boyunca bu insanlar, bu darbe projesini ortaya koyduklarında, bunu kendi Silahlı Kuvvetler düzeni içinde birilerinden mi sakladılar, o zamanki askeri hiyerarşi, Genelkurmay Başkanı, diğer askeri yetkililer bundan haberdar değil miydi?

Bu tatbikattan, Genelkurmayın, bütün yetkililerin, Milli Savunma Bakanı'nın haberi var, saklı gizli bir şey değil. Bu arada 'sen askeri darbe planlaması yapıyorsun' diye düşünmüşler? 7 yıl sonra mı düşündünüz? O zaman niye harekete geçmediniz? 7 yıl boyunca neyi beklediniz? O zamanki komutanlardan hesap soruldu. Pijamasını giymiş, ayağına terliğini geçirmiş, televizyon seyrediyorlar. Emekliye ayrılmış, hesabı şimdi mi soruyorsun?

Kimisi diyor ki, 'muhtemel parti kapatma davasına karşı gözdağı vermek üzere düğmeye basıldı.' İnsanların hayatlarıyla, özgürlükleriyle, kendi siyasi hesaplarınız için uğraşmayı nasıl kabul edebilirsiniz, nasıl bunu gerçekleştirebilirsiniz?

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan 'Biraz oyumuz gerilirse, Ergenekoncular çok kötü intikam alır...Bu memlekette kimin kızının başının örtülü olduğu, kimin çocuğu imam hatibe gidiyor, kim namazında, oruç duyuyor, hepsini fişlemişler’ dedi. Kim kimi fişliyor, ne biçim laf bu? Bunun altında, bir hesaplaşma duygusu, kararı, bir intikam alma hevesi, arayışı var. 'Ergenekon' dediğimiz de aslında budur.

Türkiye manzarasına baktığımız zaman, sanki Türkiye'de darbe yapıldı. Ya da Türkiye işgal edildi, yabancı güçler, Türkiye'ye el koydu, kendi çıkarları doğrultusunda, bu memleketi allak bullak etmek üzere her yere elini uzatmaya başladılar. Yani Malta sürgünleri yeniden Türkiye'nin gündemine geliyor. Türkiye'yi kendi amaçlarına hizmet eder noktaya sürükleyebilmek için, uydurma suçlamalar dolayısıyla hesap sorabilmek için, yargılayacağız diye geçmişte İstanbul'u işgal eden yabancı gücün girişimiyle bu memleketin evlatları toplanmış Malta'ya sürgüne gönderilmiştir. En ağır suçlamalar ortaya atılmıştı. Daha sonra yargılamalardan hiçbir şey ortaya çıkmadı. Hepsi şerefli vatansever insanlar olarak topluma döndüler. Şimdi Türkiye tekrar böyle bir tabloya doğru sürüklenmek isteniyor. Bu manzara başka türlü izah edilemez.”

“Malta sürgünleri”, İstanbul'un işgali sonrasında 1919-1920 yıllarında işgal kuvvetlerince tutuklanarak, Malta'ya sürülen 145 Türk devlet adamı, asker, idareci ve aydın için kullanılan bir terim.

“Malta sürgünleri” arasında Ahmet Emin Yalman, Süleyman Nazif, Yunus Nadi gibi gazetecilerin yanısıra, ittihat ve terakki mensupları, siyasetçiler ve çok sayıda asker vardı..

Sözkonusu kişiler 1922'de serbest bırakıldı.

Sayfa Yükleniyor...