CHP'ye 'Öcalan'a af' soruldu

CHP MYK'sı sonrası açıklamalar yapan parti sözcüsüne, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir toplantıda Öcalan'ı da kapsayan genel affın konuşulduğu iddiası soruldu.

CHP'ye 'Öcalan'a af' soruldu

CHP Genel Başkan yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yapılan MYK sonrası basının karşısına çıktı.

Önceliği Cumhurbaşkanlığı seçimi olan Güler'e, ''Bir köşe yazarı köşesine de taşıdı, TESEV'in düzenlediği Van'daki toplantıya CHP liderinin de katıldığı ve bu toplantıda da terörist başını da kapsayacak şekilde genel af ve ana dilde eğitim gibi konuların görüşüldüğünü söyledi. Bu iddialar doğru mu?'' sorusu yöneltildi.

Güler, Söz konusu toplantıların genel seçimler öncesinde önce İstanbul ve ardından Van'da gerçekleştirildiğini, toplantıların arama konferansı niteliğinde olduğunu ve katılanların da CHP'nin üyeleri olmadığını belirtti.

Güler, çok çeşitli görüşlerden kanaat önderlerinin, yazarların ve eski siyasetçilerin davet üzerine toplantıya katılarak düşüncelerini aktardıklarını belirtti.

Arama konferanslarının partilerin yetkili organları olmadığını vurgulayan Güler, orada yapılan konuşmaların partiyi bağlamadığını, bireysel düşünceleri aktardığını belirtti.

Güler, ''İstanbul ve Van toplantılarından çıkmış bir karar söz konusu değildir. Bu daha sonra zamanın MYK'sı tarafından sonuçları itibariyle değerlendirmeye alınmış bir arama çalışmasıdır, konferansıdır. Ağırlığı da bundan ibarettir'' dedi.




Güler, MYK'da ele alınan konulardan birinin cumhurbaşkanının görev süresi olduğunu belirtti.

Milletvekilleri ve cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin 2007 yılından bu yana yapılan yasal düzenlemeleri ve süreci hatırlatan Güler, görev sürelerine ilişkin düzenlemelerin tarihlerine dikkati çekerek, ''Aynı anayasa değişikliği ile getirilmiş hükümlerden milletvekillerine yeni hükümler uygulanırken cumhurbaşkanına yeni hükümlerin uygulanmaması düşünülebilir mi?'' diye sordu.

Güler, şöyle konuştu: ''Bizim görüşümüz bu çelişkinin giderilmesi yönündedir. TBMM eğer beş yıl için göreve gelmişken görevinin tam ortasında görev süresini dört yıla kısaltmışsa aynı şekilde bu düzenleme ile görev süresi yedi yıldan beş yıla inen cumhurbaşkanının da yeni hükümlere tabi tutulması gerekir. Beş yıl görev süresi artı üst üste aynı kişi tarafından beş yıl daha görev yapabilme imkanı referandum ile vardır. O halde 2012 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresinin dolduğunu ve yeni hükümlere göre seçime girmesi gerektiğini söylüyoruz. Sorun belirsizlik sorunudur.

Acaba 'TBMM için geçerli olan kural cumhurbaşkanı için geçerli değildir' diyenler gerekçelerini nasıl ortaya koyacaklar? Tutarlılık arıyorsak cumhurbaşkanlığı seçimlerine az zaman kaldı hazırlanmak için bütün adaylara fırsat vermemiz gerekiyor. Bu son derece ivedi bir konu haline gelmiştir. Cumhuriyetini cumhurbaşkanlığı makamı itibariyle belirsizlik içinde bırakmaya kimsenin hakkı yoktur.''

"HAYRETLER İÇİNDE İZLENECEK"
Cumhurbaşkanının yetkilerine yönelik yapılan düzenlemeleri de hatırlatan Güler, 2012 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi yaşanması halinde yürütülecek kampanyanın ''hayretler içinde izlenecek nitelikte olacağını'' savundu.

Mevcut durumda siyasal sorumluluğun tamamen hükümette olduğunu, cumhurbaşkanının ise kamu hizmeti alanlarında siyaseten sorumsuz kişi konumuna getirildiğini ileri süren Güler, şöyle devam etti:

''Şimdi herkesin 'gerçekten biz mevcut görev yapısıyla acaba nasıl bir cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına tanık olacağız' diye düşünmesinin zamanıdır. Türkiye'yi bu gülünç hale düşüren kısa erimli sıcak sorunlara çözüm bulmak için adım atma alışkanlığı 2012'de daha da ağırlaşacak. Türkiye'nin önünde son derece kritik bir cumhurbaşkanlığı görev süreci ve cumhurbaşkanı seçim kampanyası sorunu vardır. Dikkatlerimizi bu soruna yoğunlaştırma ihtiyacı içindeyiz.''

Sayfa Yükleniyor...