Eşcinsel kuşlar

Civayla kirlenmiş olan besinlerin, erkek su kuşları arasında homoseksüel davranışa yol açtığı belirlendi.

Eşcinsel kuşlar

Kafeslerde tutulan beyaz aynak kuşları (Eudocimus albus) üzerinde gerçekleştirilen deneyde, civaya maruz kalan erkek bireylerin çiftleşmek için diğer erkekleri tercih ettikleri saptandı.

Araştırmanın başındaki Florida Üniversitesi ekologlarından Peter Frederick, bu tarz çiftleşmeye yönelen kuşların normal bir eşleşme sürecindeki tüm basamakları uyguladıklarını belirtiyor, “Yuvalarını kuruyorlar, çiftleşiyorlar ve yumurta olmamasına karşın yuvada birkaç ay boyunca birlikte kalmaya devam ediyorlar.”

Doğal ortamdaki beyaz aynaklar da günlük besinlerini oluşturan küçük kabuklular ve diğer omurgalılar üzerinden, atık yakma gibi endüstriyel faaliyetlerin bir yan ürünü olan civaya oldukça yüksek oranlarda maruz kalıyorlar. Alınan son önlemler doğadaki kirlenmeyi daha alt seviyelere çekmiş olsa bile Frederick, bu miktarın bile kuşlardaki üreme problemlerine yol açabildiğine dikkat çekiyor.

Beş yıllık çalışma süresince 160 kuş eşit sayıda eşeyler içeren dört farklı gruba ayrılmış. Benzer çalışmalarda genellikle bir dişi ve bir erkek aynı kafese konulurken bu sefer birarada bulunan birçok birey eşlerini seçmeleri konusunda özgür bırakılmış. Dört gruptan üçüne düşük, orta ve yüksek seviyelerde civa içeren besin verilirken, kontrol grubu olan dördüncüye temiz besin sunulmuş. Sonuçta civa uygulanan gruplarda aynı eşeylerden oluşan birlikteliklerin kurulduğu saptanmış. Üstelik civa kirlenmesi normal çiftleşmelerdeki üretkenliği de etkilemiş. Bu gruplarda kontrol kafesine oranla yüzde 35 daha az yavru meydana getirildiği saptanmış.

Frederick, besinlerdeki kirliliğin bu tip homoseksüel çiftleşme davranışına ne şekilde yol açtığına ilişkin mekanizmanın henüz anlaşılamadığını belirtiyor. Civanın endokrin sistem üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu biliniyor. Deney sırasında da erkek kuşların, kontrol grubuna oranla testosterondan daha fazla östrojen hormonu ürettikleri belirlenmiş durumda. Hormon seviyelerindeki bu farklılaşmanın çiftleşme davranışındaki bozukluğu tek başına açıklamamasına karşın bunda etkin bir rol oynadığı düşünülüyor.

Özgün makaleye ulaşmak için tıklayın.

Sayfa Yükleniyor...