Futbolun iktidar fantezileri...

Ankaraspor'un küme düşürülmesi futbol kültürünün tahribatını bir kez daha hatırlattı. Ankara doğumlu yazar Tanıl Bora, Ankara futbolunu, kulüplerini ve seyircisini ntvmsnbc'ye yorumladı...

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Ankaraspor-Ankaragücü arasındaki ilişkiyi Ankaraspor'un küme düşürülmesi kararıyla sonlandırmıştı. Son yıllarda futbolun geldiği nokta; endüstriyel futbolun getirdikleri, seyir zevkinin azalması ve şaibe dedikoduları sporseverleri futboldan uzaklaştırdı.

Başkent Ankara'dan Süper Lig'de 3 kulüp yer almasına rağmen 'bir Ankara seyircisinin' oluşamamasını Tanıl Bora'ya sorduk. Ankara doğumlu yazar, Ankara futbolunu, kulüplerini ve seyircisini ntvmsnbc'ye yorumladı:

BİR OYUN ŞAHSİYETLERİ YOK
Gerçek futbolseverlerin oluşturduğu kamuoyuna, Ankara takımları uzun zamandır bir musibet olarak görünüyor. Birkaç sezondur ligin orta-altında debeleniyorlar, bir oyun şahsiyetleri yok. Ankaraspor'un geçen sezon başarılı olduğu bir periyod oldu, ama ondan sonra, büyük ölçüde Gökçekler'in Ankaragücü'ne yönelik harekatlarının daha o zamandan başlamasının etkisiyle, tadları kaçtı.

GELENEKSİZ, CAMİASIZ, YAPAY BİR ORGANİZMA
Ankaraspor'un sportif başarı dışında herhangi bir özelliğiyle sempati kazanması mümkün değil; geleneksiz, camiasız, yapay bir oırganizma. Federasyonun Ankaraspor-Ankaragücü "işbirliği" olayında sorunu Ankaraspor'u devreden çıkartarak çözmeye girişmesinin arkasında da bu etkenin payı var. Gökçekler'in de ilgilerini yeni oyuncaklarına verdikleri için bir kenara bıraktıkları bu "şirket-kulüp"ü küme düşürmenin, fazla kimsenin gözünü yaşartmayacağını hesaplamış olmalılar.

ASIL PROBLEM KARAKTER AŞINMASI
Zaten gerçek futbolseverlerin sempatisini hak etmek bakımından "karakter"in başarıdan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Gençlerbirliği ve Ankaragücü karakterli kulüplerdir. Gelenekleri, camiaları, kulüp şahsiyetleri vardır. Asıl problem, ikisinin de maruz kaldığı karakter aşınması. Bunda, her iki kulüpte de son yıllarda pekişen otokratik yönetim yapılarının etkisi var. Ve tabii kulüp kimliğini ve karakterini gözeten, bunu vurgulayan stratejilerin izlenmemesinin...

ANKARAGÜCÜ...
İKTİDAR FANTEZİLERİ

Ankaragücü'nde, Cemal Aydın'ın sultası altında süregiden mali ve idari erozyon vardı, şimdi bunun önüne konan Gökçek seti, daha büyük çevre felaketlerine yol açabilir. Ankaragücü camiası, adı üstünde, "güç"e her zaman çok önem verir ama "nihayet 80'lerin başındaki gibi güçlü bir Ankaragücü" rüyasının Gökçekler'in iktidar fantezileriyle birleşmesi, kısa vadeli başarılar getirecek olsa bile, sözünü ettiğim karakter aşınmasını hızlandıracaktır. Zira Ankaragücü'ne karakterini veren, taraftar gruplarından Sokak'ın dediği gibi, çok farklı sesleri, eğilimleri, grupları toparlayan bir "halk takımı" olmasıdır.

GENÇLERBİRLİĞİ...
'EFENDİCE' OYNAYAN, BÜYÜKLERE KAFA TUTAN..
Gençlerbirliği'nin tarihsel kimliği ise, kendi yağıyla kavrulan, iyi oyuncu yetiştiren, "efendice" oynayan, büyüklere kafa tutan, usta bir karakter oyuncusu olmasıdır. İlla bir başrol oyuncusuna dönüşmesi gerekmez. Bence birçok Gençlerli, "güzel" oynamaya çalışarak, mutlaka her sene sahaya altyapıdan bir iki yeni çocuk sürerek, başaltına oynayan ve üç büyüklerden birini ikisini yenen bir takımı, şampiyonluk kadar sever.

KARAKTERLERİNİ KORUMALARINA BAĞLIDIR
Nitekim sezon başı elli oyuncu alıp satıp beş teknik direktör değiştirilen ve bunun yanısıra ikinci bir kulübün idare edildiği (Federasyon zamanında buna da müdahale etmeliydi) tatsız sezonların ardından bu sözünü ettiğim profilin emareleri ufak ufak tekrar zuhur edince, seyirci sayısının arttığını ve Gençlerbirliği "ortamında" morallerin arttığını gözlüyoruz. Ankara kulüplerinin esenliği ve futbol kamuoyunun gözüne "lüzumsuz" görünmekten çıkmaları, karakterlerini korumalarına bağlıdır.

Sayfa Yükleniyor...