Hrant Dink ölümünün 2. yılında anılıyor

Hrant Dink, suikast sonucu öldürülmesinin ikinci yılında saat 15.00’te Agos Gazetesi’nin önünde anılacak.

Hrant Dink ölümünün 2. yılında anılıyor

19 Ocak 2007’de uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink akşam saat 20.30’da da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenecek etkinlikle de anılacak.

Hrant Dink için biraraya gelecek olan ‘Hrant’ın Arkadaşları’ anma etkinlikleri öncesi “19 Ocak’ta, saat 3’te, ayni yerde” başlığıyla şu çağrıyı yaptı:

“Dostumuz, canımız, hakikat anlatıcımız sevgili Hrant’ımızdan ayrılalı tam iki yıl oldu. Bu upuzun iki yıl, Hrant’ın gidişiyle hayatımızdan eksilen renklerin yasını tutmakla geçti. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri bulunmamış suikastlarla birarada yaşamak istemiyoruz. Bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için, ülkemizin aydınlık geleceğine sahip çıkmak için, büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için, adalet için, barış için, kardeşlik için, Hrant Dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak 19 Ocak Pazartesi günü bir kez daha buluşuyoruz. Din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş farkı gözetmeden, halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşlar yanyana geliyoruz. ”

Hrant Dink’in kurucusu olduğu ve genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos Gazetesi’de birinci sayfasında Hrant Dink’in çocukluk fotoğrafı ve “Fotoğraftaki çocuk” adlı bir yazı yayımlandı. Agos’ta yayınlanan “Fotoğraftaki Çocuk” yazısında şöyle deniliyor:

FOTOĞRAFTAKİ ÇOCUK

Herkes gibi bir çocuktu o da. Aynen bizler gibi, çocuk olarak çıktı yola. İçinde görünmek, duyulmak, sevilmek arzusuyla… Bir amca gelmişti bir gün fotoğraflar çekmeye. Çocuk hep büyük gözükmek isterdi fotoğraflarda. Öne çıkar, kollarını açar, var olduğunun kanıtını kayda geçirmek isterdi sanki. O kollar çoğu zaman başkalarını kollamak, kucaklamak, güven altına almak için vardı. Ama aynı zamanda, öylece açılmak için, hayatla dans etmek üzere oradaydılar.

Çocuk, kendi farklılığının farkındaydı. Hem keyfini çıkardığı hem de bu yüzden biraz utandığı bir farktı bu. Herkesle eşit olmaya, hak yememeye, adil davranmaya, vicdanın sesini dinlemeye yatkındı. Bunları giderek daha iyi yapacağından da emindi. Ne yaparsınız ki farklıydı işte! İstemese de, fotoğrafa damgasını vuracak kadar farklı…

Hayat onun önüne bir fotoğrafçı olarak çıkmıştı. Her adımda ne olduğunu, kim olduğunu tespit etmekten yorulmayan bir fotoğrafçı… Çocuk buna hazırdı. Gözündeki pırıltı, dudaklarındaki ince büzülme ile “Beni daha çok göreceksin” diyordu.

Ve hayat anları dondurup, birbirine ekleyerek işini yapmayı sürdürdü. Herkesi büyümeye teşvik etti. Ve herkes büyüyüp içindeki çocuğu öldürdü.

Ancak o çocuk, fotoğrafçının gözünün içine bakmıştı. Hayatın anlamını, kendi hücrelerinden gelen bir sezgiyle kavramıştı sanki. Hapsolan anlardan hiç kaçınmadı. Aksine, fotoğrafçıya meydan okudu. Herkesin hayat sandığının aslında ölüm olduğunu bildi. Her fotoğrafın bizi geçmiş yaptığının farkındaydı ama yaşamanın da nihayette o fotoğraflarda yer almaktan başka bir bir şey olmadığını anlamıştı.

Galiba bu nedenle onda hiç fotoğrafçı korkusu olmadı. Korkmadığı için de, büyüse de çocuk kaldı. Hayat onu istediği gibi büyütüp şekillendiremedi. Ölüm onu korkutup avucunun içine alamadı. Çocukluk onu korudu. Çocukluk ona ölümsüzlük getirdi. Ruhunu ve vicdanını temiz bıraktı.

İçindeki çocuğu çoktan öldürmüş olanlar, onun karşısında aciz hissettiler kendilerini. Yitirmiş oldukları vicdanın ve yüreğin acısını da ondan çıkarmak istediler.

Bugün onunla dolu bir gazete daha çıkarıyoruz. O çocuğu özlüyoruz. İçimizdeki çocuğa dokunmamızı sağlayan, bize yeniden hayat veren o çocuğu… Ölümün karşısında gülümseyerek durabilen o çocuğu…Bugün bizim de fotoğrafımız çekiliyor. Birimiz en öne geçmeye, bazımız kafasını yandan uzatmaya çalışıyor. Ama kimse fazla heveslenmesin... Çünkü her fotoğraf hâlâ O’nu çekiyor. Açılmış kolları, parıltılı gözleri ve büzülmüş dudaklarıyla...”




DİNK’İN ÖLDÜRÜLMESİNDEN BUGÜNE KADAR NELER OLDU?
19 Ocak 2007: Hrant Dink, Halaskargazi Caddesi üzerinde bulunan Agos Gazetesi’nden çıkışında saat 15.00 sıralarında uğradığı silahlı saldırı sonucu olay yerinde hayatını kaybetti.

20 Ocak 2007: Zanlı Ogün Samast’ın yapılan takip sonucu 20 Ocak Cumartesi günü saat 23.00 sıralarında Samsun Otogarında yakalandığı açıklandı.

21 Ocak 2007: Cinayetin azmettiricisi olarak Yasin Hayal Trabzon’da yakalandı.

6 Şubat 2007: Hrant Dink suikastinin planlayıcıları arasında olduğu anlaşılan Erhan Tuncel’in, Hrant Dink’in Yasin Hayal tarafından öldürüleceğini Şubat 2006’da polise bildirdiği, Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün de durumu Ankara’daki Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne rapor ettiği belirlendi.

22 Şubat 2007: İçişleri Bakanlığı, Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında inceleme başlattı.

2 Temmuz 2007: Hrant Dink cinayet davası başladı. 18 sanığın bulunduğu dava Beşiktaş 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.

3 Ocak 2008: Adli tıp raporu, Ogün Samast’ınin radyolojik incelemede kemik yaşının 19 olduğunu söyleyerek, kararın mahkeme tarafından verilmesini istedi.

12 Kasım 2008: Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun 1,5 yıldır sürdürdüğü incelemenin ardından hazırladığı rapor tamamlandı. Raporda Hrant Dink cinayetinde görevi ihmal ettikleri gerekçesiyle Trabzon Emniyet, Trabzon Jandarma ve İstanbul Emniyet’indeki sorumlular hakkında soruşturma başlaması tavsiye edildi. Raporda ayrıca Yasin Hayal’in McDonald’s bombalamasından önce kullandığı yeni bir telefon numarası bulunduğu ve çok sayıda yurtdışı görüşme yaptığı tespit edilerek, kimliklerin tespiti için Adalet Bakanlığı’nın izin vermediği ifade edildi.

5 Ocak 2009: Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Albay Ali Öz ve diğer beş jandarma görevlisiyle ilgili “görevi ihmal” iddianamesiyle ilgili, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğine hükmederek görevsizlik kararı verdi. Başsavcılık karara itiraz etti.

29 Aralık 2008: Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayetini önlemede ihmal gösterdikleri iddiasıyla Trabzon’dan altı jandarma görevlisi hakkında hazırladığı iddianameyi Trabzon 2.Sulh Ceza Mahkemesine gönderdi. İddianamenin kabul edilmesi halinde dönemin Trabzon İl Alay Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve diğer jandarma görevlileri Yüzbaşı Metin Yıldız, Önder Aras, Hüseyin Yılmaz, Hacı Ömer Ünaldı ve Gazi Günay “görevi ihmal” suçuyla iki yıl kadar hapis cezasıyla yargılanacak.

15 Ocak 2009: Başbakan Erdoğan, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hakkında Hrant Dink cinayetinde görevi ihmalden inceleme yapılmasına onay verdi. Ön inceleme raporundan sonra Akyürek hakkında soruşturma yapılıp yapılmamasına karar verilecek.

Sayfa Yükleniyor...