Kar devriyesi

Danimarkalı iki genç, köpekli askeri kızak ekibiyle yola çıkıyor ve dayanıklılık sınırlarını zorluyor. National Geographic Türkiye'nin Ocak sayısından...

Kar devriyesi

Jesper Olsen yere düştüğünde her taraf karanlıktı.
Karanlık ve soğuk. Kuzey Grönland'da üç ayı aşkın süre boyunca gün ışığının zerresine bile rastlanmayan kış mevsimiydi. Ortalama sıcaklık sıfırın altında 31 derece, rüzgâr amansızdı.

Jesper aslında bu iklim koşulları için donanımlıydı. Kontrol edilmesi zor köpeklere, tepeleme yüklü kızağa, engebeli araziye ve kros kayaklarına da kendini hazırlamıştı. Hatta düşmeye bile hazırlıklıydı. Hiç hazırlıklı olmadığı şeyse, kayalık bir yamaçtan yuvarlandığında, belinde takılı bıçağın kınından çıkıp, talihsiz bir açıyla yere saplanmasıydı. Jesper bıçağın üzerine düştü. Bıçak sağ uyluğunda bir yara açtı.

Ekip arkadaşı Rasmus Jørgensen kazayı görmedi. Kafa lambasının, girintili çıkıntılı tepeler ve solgun kıyı şeridinin karanlığını aydınlatan ışığının peşi sıra bir süre daha ilerlemeye devam etmişti Jørgensen. Jesper ise, dengesini kaybetmeden hemen önce 13 köpeğin çektiği kızağın ardında, kılavuz halatlarına yapışmış halde, ekibin inişini kontrol etmeye çalışıyordu. Ve şimdi buzla kaplı tundrada darmadağın halde yerde yatıyordu. Kayak pantolonunda bir kesik vardı, bacağı kanıyordu. Kuzey Kutup Dairesi'nin 800 kilometre kuzeyinde, yeryüzünün en ıssız ve en acımasız köşelerinden birindeydiler.

1721'den beri Danimarka'nın egemenliği altında olan Grönland'ı keşfetme arzusu Jesper'ın içinde altı yıl önce uyanmıştı. Henüz 23 yaşındaydı ve Danimarka Kraliyet Muhafız Birliği çavuşu olarak görev yapıyordu. Ayı postundan yapılma dev bir şapka ve metal düğmeli bir ceket o dönemdeki üniformasının parçasıydı.

Ancak hayatının en büyük tutkusu bu değildi. Açık mavi gözleri, küllü sarı saçları ve güçlü atletik yapısıyla Jesper, süslü bir şapkayla ortalıkta dolaşmanın tam tersi olarak görülebilecek bir amaç için yanıp tutuşuyordu. Macera istiyordu. Duygularını, "Kendimi zorlamaktan hoşlanıyorum" diye özetliyor.

Kraliyet Muhafız Birliği'ni bırakıp Kopenhag' da polis olarak çalışmaya başladı ve ancak 2008 yılında, mahrumiyet ve zihinsel dayanıklılığın limitlerini zorlayan askerleriyle efsaneleşen seçkin bir özel kuvvet birliğine başvurma cesaretini topladı. Şansını Sirius'ta deneyecekti.

Sirius, 60 yılı aşkın süredir Grönland' ın 14 bin kilometrelik kuzeydoğu kıyısını koruma görevini sürdürüyor. Toplam 12 kişiden oluşan ekip, en az beş yılda bir, girintili çıkıntılı kıyı şeridinin her bir santimetresini dolaşıyor ve Danimarka'ya bu topraklar üzerinde uluslararası anlaşmalar uyarınca tanınmış olan egemenliğe resmiyet kazandırıyor. Köpekli askeri kızak devriye ekibi Sirius. Dünyada bir örneği daha bulunmuyor. Burada maaşlar düşük; tatil yok. Bu iş, bir partner ve köpekten oluşan bir ekiple birlikte 26 ay boyunca 8 bin kilometrenin üzerinde yolculuk yapmayı gerektiriyor. Yaralanmalar kaçınılmaz; açlık, yorgunluk ve soğuk ısırması da öyle. Peşlerine kutup ayıları düşüyor. Akraba ve arkadaşları ziyaret ya da romantik bir randevu şansı yok. Hatta tek bir ağaç bile göremiyorlar.

İşten ayrılan devriye üyelerinin yerine her yıl sadece altı kişi seçiliyor. Kadınların da çalışma hakkı var, ancak bugüne kadar başvuruda bulunan olmamış. Şansını denemek isteyenlerin 30 yaşın altında olması gerekiyor...

Jesper, kendini sekiz aylık sıkı bir eğitim kampına soktu. Meteorolojiden, avcılığa ve veterinerlikte kullanılan ilaçlara kadar pek çok şey öğrendi. Elindeki haritayı kaybetme olasılığına karşı Grönland sahillerindeki 600'den fazla fiyord ve burnun şekillerini bile ezberledi.

Eğitiminin en son bölümünde bir kızak faciası simülasyonunun parçası olarak buz gibi suyun içine atladı. Ardından beş gün boyunca sadece küçük bir çanta acil ihtiyaç malzemesiyle, teneke bir kapla kazdığı bir kar mağarasında geceleyerek ve karnını doyurmak için kutup tavşanı veya misköküzü avlayarak yaşadı. En sonunda Temmuz 2010'da Sirius üssünde işbaşı yaptı.

Kuzeydoğu Grönland'da, denize doğru uzanan ıssız bir kara parçası üzerine kurulu Sirius, kutu gibi binalardan oluşuyordu. Binaların arasına, yoğun tipide insanların yollarını bulması için halatlar gerilmişti. Artık Jesper da resmi olarak bir Sirius devriyesiydi. İki yıldır devriye görevinde çalışan, kızıl sakallı, bir haltercinin kuvvetine ve Buda'nın soğukkanlılığına sahip 28 yaşındaki eski Hava Kuvvetleri çavuşu Rasmus'ta ideal ekip arkadaşını buldu. İkili, Sirius'un marangozhanesinde dört metrelik bir kızak yaptı.

Kızak ayaklarında naylon, ahşap bölümlerini birleştiren bağlantı noktalarında ise maksimum esneklik için çivi yerine kalın sicim kullandılar. Kızağa Kara Güneş adını verdiler. Ve sonra, tek vücut halinde ilerleyebildiklerine inanana kadar köpekleriyle çalıştılar.

Ekim ortasında deniz buz tuttuğunda Kara Güneş'i 370 kiloluk malzemeyle yükleyip, Danimarkalı askeri görevlilerin belirlediği rotayı izlemek üzere üsten ayrıldılar (kızakla kıyıyı takip ederek gerçekleştirilecek bir yolculuk, buzun tuttuğu dönemde en akılcı seyahat biçimiydi). Beş ekiple birlikte Kuzeydoğu Grönland Ulusal Parkı'ndaki tek korucu gücü konumunda hareket eden Rasmus ve Jesper, büyük misköküzü sürüleri ve yüzlerce kutup ayısına ev sahipliği yapan dünyanın bu en büyük parkındaki bilimsel ve sportif keşiflere destek sağlayacaktı.

Makalenin devamını National Geographic 'nin Ocak 2012 sayısında okuyabilirsiniz.

Sayfa Yükleniyor...