Türk: Albay'ın farklı imzası suçluluk ifadesi

DTP lideri Türk, 'İrtica ile Mücadele Planı' belgesini yazdığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek'in verdiği ifade de farklı imza kullanmasını "suçluluğun" ifadesi olarak değerlendirdi.

Partisinin grup toplantısında konuşan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, vesayet rejiminin yasallığı ve egemenliğinin tartışılır duruma geldiğini ifade ederek İran'da son günlerde yaşanan olayları örnek gösterdi.

İran'da halkın meşru ve önü alınamaz demokrasi talebinin bin yıllık devlet geleneği olan bir ülkenin rejimini bile tartışmalı hale getirdiğini vurgulayan Türk, İran derin devletinin yaptığı baskının halk için artık dayanılmaz bir hale geldiğini söyledi. 

'nin de bu durumdan ders alması gerektiğini dile getiren Türk, "Adı ister İslami cumhuriyet olsun, ister laik cumhuriyet olsun; eğer bir rejimin temel niteliği otoriter vesayetçilik ise her iki cumhuriyet de aynı meşruiyet krizini yaşamaya mahkumdur" dedi.

Kamuoyunun günlerdir demokrasiyi hedef alan bir belgenin sahte olup olmadığını tartıştığını ve tartışmaların gerçekleri adeta ters yüz ettiğini söyleyerek şöyle konuştu:

"Militarizmin etkisinden kurtulmayan bir siyaset kurumu, özgürleşemez. Bu dar gömleğin, bu ülkeye, bu halka yakışmadığını herkes görüyor. Lamı cimine bakarak, evirip çevirerek, bu vesayetin ve vesayete alıştırılmış siyaset kurumunun devam etmesi mümkün değildir.

Hadi diyelim ki sahte çıktı, peki bu  sonuç, ülkede askeri vesayetin, darbe girişimlerinin olmadığı anlamına mı gelecek? Belge sahte çıksa ne olacak? Gerçek çıksa ne olacak? 'Belge sahtedir veya gerçektir' şeklindeki suni tartışmalarla aslında yapılmak istenen, vesayet rejimini meşrulaştırmaktır.

Yarın çıkıp 'belge sahtedir' diyebilirler. Böylece topluma da 'Bakın siyasete müdahale etmeyi planlayan böyle bir girişim yokmuş' diyecekler. Böylece varolan vesayet düzenini sürdürmeye devam edecekler. Olay bundan ibarettir.

Hükümet, kendisine, demokrasiye ve halk iradesine karşı yönelen bu tür karanlık girişimler karşısında bir siyasi irade olarak ortaya çıkmadıkça bu ülkede daha çok andıçlar göreceğiz. Eğer gerçekten Hükümet samimiyse, arkasına kamuoyu ve halk desteğini de alarak, darbe girişimlerine karşı etkin bir siyasi, demokratik ve hukuki mücadele başlatır.

Sayın Başbakan'a ve Hükümete sormak istiyorum; bu vesayet rejimini sürdürmeye çalışanlara karşı sizin eylem planınız nedir? Siz nasıl bir mücadele başlatmayı düşünüyorsunuz?"

Belgeyi yazdığı iddia edilen Kurmay Albay Dursun Çiçek'in verdiği ifade de farklı imza kullanmasını "suçluluğun" ifadesi olarak değerlendirdi.

AKP'YE YOL HARİTASI
Ahmet Türk, hükümetin izlemesini istediği yol haritasını da grup toplantısında açıkladı.

Buna göre, kararlı demokratik, siyasi, hukuki süreç başlatılmalı. DTP'nin darbe ve andıç süreçlerinin araştırılmasına yönelik verdiği önerge desteklenmeli. Yeni bir anayasa yazılmalı. TSK'nın siyasete müdahale etmesini sağlayan yasa değiştirilmeli. Askeri mahkemeler demokratik standart ile sınırlandırılmalı. Askerin isteği ile rafa kalkan AB reforları hızlandırılmalı. Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı.

AKP'NİN SINAVI
Ahmet Türk, DTP'nin hedef alınmasının siyasete müdahale olmadığını ama AKP hedef alınınca bunun müdahale sayıldığını, bu durumun tutarsız bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın 'Demokrasi mücadelesi veriyoruz' sözlerini inandırıcı bulmakta zorlandıklarını anlatan Türk, "Bir kere demokrasi mücadelesi vermek için önce demokrat olmak lazım. Demokratlık da hedefi kim olursa olsun karanlık yapılara karşı bir bütün olarak karşı durmayı gerektirir" diye konuştu.

Siyaset üzerinde vesayet oluşturmaya çalışan bir başka anlayışın da yargının temsil ettiği zihniyette yattığını vurgulayan Türk, yargının siyasi alanı daraltma ve sınırlandırma çabası içinde olduğunu ifade etti.

GÜL KARARI VE DTP KARARI AYNI MAHKEMEDEN
Ahmet Türk, geçtiğimiz günlerde Digor Mahkemesi'nin Kürtçe'nin yasaklanmasının anlamsızlığına dikkati çektiğini ancak Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu karara karşı misilleme yaparcasına kendisinin grup toplantısında yaptığı Kürtçe konuşmayla ilgili verilen takipsizlik kararını iptal ettiğini söyledi.

Türk, şöyle devam etti:

"Kürt sorunu mutlaka çözülmelidir' diyen Cumhurbaşkanı Sayın Gül hakkında başka bir konu gerekçe gösterilerek yargılama kararını verenin de, Kürtçe konusunda yasakların sürmesini savunanın da aynı mahkeme olduğunu görüyoruz. Bu aynı zamanda Ergenekon'un halen etkin olduğunu gösteriyor."

Partilerine yönelik hukuksuz operasyonların devam ettiğini iddia eden Türk, "Baskı ve yıldırma süreci, tüm hızıyla devam ediyor. Yani sağ gösterilip sol vuruluyor. AKP hedefmiş gibi yansıtılıp, DTP ve muhalif güçlere karşı operasyon yürütülüyor" dedi.

BAŞBAKAN'LA RANDEVU
Ahmet Türk, Demokratik Toplum Kongresi'nin partilerine yönelik aldığı bir tavsiye kararı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Kongre, Başbakan ile yılan hikayesine dönen randevumuz konusundaki talebimizi geri çekmemizi önerdi. Aslında ben bu barışçıl sürecin önünün kesilmesi endişesi taşımamış olsaydım, açık söyleyeyim bu randevudan çoktan vazgeçmiştim.

Bir siyasi partinin randevu talebinin sürece yayılması, ardından bu partinin bazı eylemleri yapmış gibi kamuoyuna sunulması tabii ki bizi rahatsız etti. Ama sonuçta birileri kullanmasın diye sabırlı davrandım. Böyle bir tavsiye kararını doğal karşılıyorum. Ben barış, demokrasi, halkların kardeşliğinin tesisi için, kanın durması için söyleyecek bir şeyler varsa söylemek için sabırla bekledim. Kongrenin tavsiye kararını, yetkili kurullarımızda değerlendirdikten sonra kararımızı vereceğiz."

Sayfa Yükleniyor...