Türkan Hoca'nın hastane günlüğü

Yataktaki kadın yorgun ama azimli. “Pes etmeyeceğiz, sonuna kadar gideceğiz, herkes bilsin ki bugün dünden daha güçlüyüz” diyor.

Türkan Hoca'nın hastane günlüğü

Profesör Doktor Türkan Saylan’la İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nün 3. katındaki odasında konuşuyoruz.

Düşen kan değerlerini yükseltmek için kan alıyor. Sekiz yıldır süren kanser tedavisi hiç de olumlu bir seyir izlemiyor. Daha iki gün önce, 7 saat boyunca evi arandı, belki kendisi gözaltına alınmadı ama Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yöneticisi 19 arkadaşı Emniyet’te. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hala güçlü. Telefonla dernek hakkında bilgi alıyor, gözaltındakilerin durumunu avukatları aracılığıyla takip ediyor: “19 arkadaşım gözaltına alındı, hepsi için ayrı ayrı mahkemeye başvuruyoruz, hatta bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız.”

Türkan Hoca, 74 yaşında. 20 yıldır Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin genel başkanı. Dernek, çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan 65 bin çocuğa ve gence burs vermiş. Önceki günkü operasyonda genel merkezde el konan hard disc'ler geri verilmezse 9072 çocuk bu ay burs alamayacak. Saylan “Dünden beri telefonlarımız dinmiyor. 100 lira bazıları için hiç önemli olmayabilir ama o çocuklar için hayat memat meselesi” diyor.

Profesör Saylan, böyle bir operasyonunun Güneydoğu’daki çalışmalarıyla doğrudan ilgili olduğu kanısında: ”Güneydoğu’da örneğin Hakkari’de kimse yok, biz varız. Çocuklara cumhuriyeti, aydınlanmayı, Atatürk’ü anlatıyoruz. Bazı cemaatler ve tarikatlar bundan çok rahatsız. Biz yalnız eğitime katkı vermiyoruz, Güneydoğu'da terörle de mücadele ediyoruz. Çocuklarımızın yüzde 11’i üniversiteyi kazandı."

Yıllar önce ÇYDD’den burs alan Kürt öğrencilerin öğretmen, avukat olduktan sonra Atatürk sevgisini kendi bölgelerini nasıl aşıladıklarını anlatıyor: “Van’dan çocukları aldık, Çanakkale Şehitliği’ne götürdük. Çocuklar Türk Mehmet, Kürt Mehmet’i orada koyun koyuna yatarken gördü, gözyaşlarına boğuldu.”

Kan ünitesi yavaş yavaş boşalıyor. Telefonlar çalıyor, bazen çocukları, bazen koruması telefona bakıyor. Türkan Hoca, çoğuna "iyiyim" mesajı verdiriyor ve hastaneden çıktıktan sonra aramak için not aldırıyor. Ancak hatırını kıramayacağı bazılarıyla gücünü toplayıp konuşuyor. Onlardan biri 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile eşi Semra Sezer’di. Geçmiş olsun dileklerini kabul eden Saylan, kısa konuşmasında onlara da "pes etmeyeceğim" mesajını verdi.

TIP ÖĞRENCİLERİNE: SİZ DE PALYAÇOLUĞU ÖĞRENİN
Odasına ziyaretçi akını var... Hastanede kalan refakatçiler, tıp öğrencileri, doktorlar... İ.Ü. Tıp Fakültesi Dekanı Profesör Bilgin Saydam, “Yıllarca ektiklerinizin karşılığını alıyorsunuz” diyor. Saylan’ın yanıtını gecikmiyor: “Ektiklerim bana değil, topluma dönsün.”

Türkan Hoca'nın hastane günlüğü - 1

Hocanın kaldığı katta yan serviste kanser hastası çocuklar tedavi görüyor. Her salı günü gönüllüler, palyaço kılığında çocukları eğlendiriyor. Dün o gönüllüler hocayı da ziyaret edip moral verdi. Beraber fotoğraf çektirdiler. Bunlardan çok etkilenen Saylan, kendisini ziyaret eden tıp öğrencilerine bu olayı anlatıp, “Siz de bir grup kurun palyaçoluğu öğrenin, çocuklarla daha güçlü bağ kurarsınız” dedi. Daha sonra da bunları Dekan Saydam’a anlattı. Saydam da “Görev sayarım” deyip not aldı.

Saylan'ın bugünkü ziyaretçilerden biri de yazar Ayşe Kulin'di. Saylan ve Kulin bir roman üzerinde çalışıyor. “Önceki günkü baskında birçok dosyama, evrağa el kondu. Bunlardan biri de bize yönelik 'misyonerlik faaliyetleri yapıyorlar' iddialarını topladığım dosyaydı. Bugün birçok sağ gazete bu iddiaları yeniden manşetlerine taşımış, gördüm. Bu iddiaların kaynağı bir ihbar mektubu... Bunu zamanın İçişleri Bakanı söyledi. Ancak bu konuda 'Bir MİT raporu var mı?' şeklinde İçişleri Bakanlığı’na defalarca yazı yazmama rağmen ben hiçbir yanıt alamadım. Marmara Depremi’nde Dünya Kiliseler Birliği ile aynı yerdeydik, bizimle onlar arasında kurulabilecek tek bağ bu, başka hiçbir ilişkimiz olmadı.”

Kan ünitesi bitiyor, testlerde kan değerleri yüksek çıkınca, kemoterapi ilacı verilmeye başlanıyor. Hocanın sesi artık daha güç çıkıyor. “Derneklerin para toplama mevzuatı üzerinde çalışıyorum, buradan çıkınca İçişleri Bakanı’na bir sunum yapacağım. Hedefim burs verdiğimiz çocuk sayısını 100 bine çıkarmak. Bize verilen bursların bu operasyonla kesileceğini sananlar yanılıyor, burs yağmuru var. ’ye hep güvendim, her zaman güveneceğim.”

Günlerdir aklımı meşgul eden bir soruyu yöneltiyorum: “Ya size bir şey olursa?” Türkan Saylan kendinden emin yanıtlıyor: "Ayşe Yüksel, Filiz Meriçli, bunlar bizim geleceğimiz, ayrıca 30 profesyonel, 30 gönüllü yöneticimiz var. Kimse merak etmesin Türkiye’de, Çağdaş Yaşam’ın kökleri sağlam.”

Sayfa Yükleniyor...