Yarasalara koruma

Türkiye'deki yarasa mağaraları, Boğaziçi Uluslararası Mağara Araştırma Derneği üyelerinin başlattığı proje ile belirlenerek koruma altına alınacak.

Yarasalara koruma

Proje koordinatörü Emrah Çoraman, yarasaların geceleri aktif olan canlılar olduğunu söyledi.Dünya üzerinde 1100'den fazla yarasa türü olduğunu ve bunların birçoğunun böceklerle ve sineklerle beslendiğini belirterek, ''Gündüzleri kuşların yaptığı işi, geceleri yarasalar devralıyor. Kuşlardan saklanan birçok böcek ve sineğin gün batımından sonra ortaya çıktıkları düşünülürse, yarasaların doğal dengedeki önemi daha iyi anlaşılabilir'' diye konuştu.Çoraman, dünyadaki yarasa türlerinin yüzde 25'inin tehdit altında olduğunu ve korunmaları için büyük çaba sarf edildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:'''deki yarasa türlerinin hemen hepsi yasalar ile koruma altına alınmış durumda. Ancak nerede yaşadıkları bilinmediğinden aktif olarak bir koruma söz konusu değil. Anadolu'da 40 binden fazla mağara olduğu tahmin ediliyor, ancak neredeyse hiçbiri koruma altında değil. Taş ocakları, barajlar veya plansız turizmden ötürü bu ekosistemler ciddi tehdit altında. Yakın zamanda gündeme gelen Havran Mağarası'nda da benzer bir durum yaşanmıştı. Yaklaşık 20 bin yarasanın yaşadığı mağara, yanı başında inşa edilen barajın suları altında kalmış ve yarasaların taşınması için yapılan yapay mağara ise maalesef yarasalar tarafından beğenilmemişti. Eğer bunun gibi önemli alanlar önceden tespit edilip yasal olarak koruma altına alınabilirse, planlamalar, doğaya en az zarar verecek şekilde yapılabilir.''

Proje ekibinin uzun süredir yarasalarla ilgili araştırmalar yapan bir gruptan oluştuğunu ve birçok farklı üniversiteden ve mağara araştırma gruplarından gönüllü katılımcıların da projeye destek verdiğini aktaran Çoraman, ''Yarasalar için en önemli mağaraları tespit edip gerekli çalışmaları yürütebilirsek bu mağaraları ve barındırdıkları yarasaları ciddi bir tehdit ile karşılaşmadan koruma altına alabiliriz diye düşündük. Çalışmalara destek bulmak için dünya çapında çalışmalar yürüten dört çevre koruma örgütünün ortaklaşa yürüttüğü Koruma Liderliği Programı'na (Conservation Leadership Programme) başvurduk ve proje 'Geleceğin Korumacısı' ödülüne layık görüldü'' şeklinde konuştu.

Çoraman, ayrıca çalışmalar süresince Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Mağara Koruma Birimi ile bilgi alışverişiyapacaklarını dile getirerek, ''Proje sonunda elde edilen veriler bu birime iletilerek yarasalar için önemli olduğu düşünülen mağaraların gerekli koruma statülerini almaları için yasal süreçlerin başlatılması talep edilecek'' dedi.

Yarasaların doğadaki önemini ve korunma nedenleriyle ilgili bilgilendirme çalışmaları da yürüteceklerini anlatan Çoraman, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kısa vadede Türkiye'de tehdit altında olan önemli yarasa mağaralarının yerini belirlemeyi ve bu alanların korunması için gerekli çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Yarasaların doğadaki önemi anlaşılırsa, tehditler de azalacaktır. Özellikle de mağaraların bulunduğu bölgelerdeki yöre halkının desteği çok önemli. Sonuçta yarasalar, onların tarlaları, meyve ağaçları ve evlerinin etrafında bulunan ve ürünlere zarar veren böceklerle besleniyorlar. Uzun vadedeki hedefimiz ise bu çalışmaların devamlılığının sağlanması ve uzun vadede değişik türlerden yarasaların sayılarındaki azalış ve artışların takip edilebilmesi. Avrupa'daki birçok ülkede küresel ısınma gibi birçok etmenden dolayı yarasa popülasyonlarında önemli düşüşler gözleniyor. Türkiye'de ise durum bilinmiyor.''
        
İNTERNET ÜZERİNDEN İHBAR TOPLANACAK        

Emrah Çoraman, projenin iki aşamadan oluştuğunu belirterek, ''Birinci aşamada, proje için kurulan 'www.yarasalar.org' sitesinden ihbarları toplayacağız. Şu ana kadar siteye 80'e yakın ihbar yapıldı. İçinde binlerce yarasanın yaşadığı mağaralardan yarasalara ev sahipliği yapan ağaçlara ve çatı aralarına kadar birçok ihbar yapıldı. Proje başlangıcında öncelikli hedefimiz mağaralar olmasına rağmen, sitedeki forma ağaç ve binaları da ekledik. Yarasaların bir kısmı yaşamak için mağaraları tercih ederken, bazı türler ise ağaç kovuklarını veya çatı aralarını seçiyor. Özellikle bu mevsimde bahçelerde ve evlerin hemen üzerlerinde gece saatlerinde uçarken görülebilirler. İkinci aşama ise arazi çalışmaları. Tespit edilen mağaralar yaz ve kış dönemlerinde ziyaret edilerek, bu alanlarda yaşayan yarasa türleri ve popülasyon büyüklükleri belirlenecek. Şu ana kadar 40'a yakın mağarada bu çalışmalar yürütüldü ve önümüzdeki yaz döneminde de gelen ihbarları değerlendirmeye devam edeceğiz'' ifadesini kullandı.

İnternet sitesine yapılacak ihbarların önemine işaret eden Çoraman, şöyle devam etti:''Bilgi akışını öncelikli olarak mağara araştırma grupları ve doğa koruma dernekleri sağlıyor. Ancak yöre halkından da bilgiler elimize ulaşıyor ve bunlar bizim için çok değerli. Örneğin Karaman'da binlerce yarasanın yaşadığı bir mağara olduğunu düşünelim. Bu mağara bilinmediğinden herhangi bir şekilde koruma altında da değil. Mağaranın olduğu alandan bir yol geçecek olsa burası tamamen tahrip olacak ve çok büyük kayıplara yol açacaktır. Ancak burası devletin envanterinde olsa, yol farklı bir yerden geçirilebilir ve bu zarar engellenebilir. Ancak normal şartlarda o mağaranın tespit edilmesi çok zor.''

Çoraman, Türkiye'nin 40'a yakın yarasa türüyle Avrupa ve Orta Doğu'nun en zengin çeşitliliğine sahip ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye'deki en küçük yarasanın boyu yaklaşık 4 santimetre, en büyük yarasanın kanat açıklığı ise 70 santimetreye kadar ulaşabiliyor. Yarasa türlerinin bir kısmı mağaralarda yaşıyor ve bazı mağaralar 30 binden fazla yarasaya ev sahipliği yapabiliyor. Öte yandan, yarasalar genelde 'vampir' olarak bilinseler de Türkiye'de kanla beslenen yarasa türü bulunmuyor. Zaten dünyada sadece üç tür kan ile besleniyor ve onlar da Güney Amerika'da yaşıyor'' şeklinde konuştu.

Yarasalarla direkt temastan kaçınılması gerektiğini vurgulayan Çoraman, ''Yarasaların elle tutulmaması, hem yarasalar hem de insanlar için çok daha sağlıklı. Yarasalar bazen yaşadığımız evlere, iş yerlerine de girebiliyor. Bu durumda yapılacak en basit şey, geceleyin pencereyi açık odanın ışığını ise kapalı bırakarak, yarasanın kendiliğinden dışarı çıkmasını beklemek'' diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...