Yaşamın kıyısındaki çita

Büyük kediler arasında hassas konumdakiler sıralamasında başı çekebilirler. Ancak çitalar varlıklarını sürdürme konusunda da bir o kadar zekiler. National Geographic Türkiye'den...

Yaşamın kıyısındaki çita

Kalabalıkta bir heyecan dalgası yayılıyor. Parmaklar dürbünleri sıkıca kavrıyor. Fotoğraf makinelerinin objektifleri zumlanıyor. Cıvıl cıvıl turistlerle dolu, her bir yanından diken gibi uzun objektifler çıkan en az 11 safari otobüsü, Tanzanya'nın Serengeti Ulusal Parkı'nda, yalnız kalmış bir akasya ağacının yakınlarında toplanmış. Son yarım saattir dört yavrusuyla birlikte gölgede oturan anne çita Etta, yakındaki bir yükseltide beliren Thomson ceylanı sürüsünden gözünü ayırmıyor. Şu anda ayaklanıyor ve harekete geçiyor. Hiç kimsenin, özellikle de gergin bir halde ona bakan ceylanların hiç de kanmadığı sözde bir umursamazlıkla sürüye doğru sokuluyor.

Aniden rehberlerin biri bağırıyor. Ceylanlar dağılıp koşmaya başlayınca Etta da ok olup yerinden fırlıyor. Zarif kedi, gözle takip edemeyeceğiniz kadar hızlı; otların arasında mermi gibi ilerliyor. Bu dram birkaç saniye içinde, bir toz bulutunun kalkması ve talihsiz genç bir ceylanın boğazından yakalanmasıyla son buluyor. Etta, ölü hayvanı çeke çeke yavrularına götürürken, onlar da ziyafete dalmanın hevesiyle çalıların arasından çıkıyorlar. Birkaç saniye sonra safari otobüsleri de orada; sürücüler manevralarla müşterileri için en iyi fotoğraf açısını yakalamaya uğraşıyor.

Çitalar insan zihninde ilginç bir yer edinmiş durumdalar. Güzel ve egzotikler. Spor araba kadar hızlılar ve uysallıklarıyla ünlüler.

Yaban hayatın sakinleri oldukları kadar aynı zamanda birer medya yıldızı onlar. Dünyanın dört bir yanındaki film yapımcılarının ve reklamcıların sevgilisi konumundalar. İnternet tarayıcınızın arama çubuğuna "çita" ve "görsel" yazdığınızda, moda çekimleri, gösterişli araba reklamlarından başlayıp, üstü açık Mercedes'lerin arka koltuklarındaki pet çita fotoğraflarına kadar 20 milyondan fazla sonuç çıkıyor karşınıza.

Popüler kültürde yaygın olarak varlık göstermeleri, çitaların doğada da toplumun hayal gücünde olduğu kadar güvende oldukları izlenimini yaratabilir.

Ama değiller. Çitalar yeryüzündeki büyük kediler arasında durumu en hassas olanı; şaşırtıcı oranda nadirler ve giderek daha da nadir hale geliyorlar. Birkaç yüzyıl öncesinde çitalar Hint Yarımadası'ndan Kızıldeniz sahillerine kadar uzanan bir alanda ve Afrika'nın büyük bölümünde kol geziyordu. Ama ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar, insanlığın uzun elinden kaçmaları mümkün olmadı. Çitaların bir zamanlar Hindistan, İran ve Arabistan'ın kraliyet saraylarını süsleyen zarif alttürü Asya çitasının soyu bugün neredeyse tükenmiş durumda. 20. yüzyıl boyunca çiftçiler, hayvancılar ve çobanlar bu kedileri yaşam alanlarından sürdü. Avcılar spor olsun diye onları vurdu. Kaçak avcılar da kârlı egzotik hayvan ticareti için yavrularını yakaladı. Ve sonuçta Afrika'da çita sayısı yüzde 90'ı aşan bir oranda kayba uğradı. Bugün yaban ortamda varlık gösteren toplam çita sayısı 10 binin altında.

Afrika'nın büyük yaban hayvanı parklarında bile çitalar ağır baskı altında. Utangaç ve narin yapılı, kükreyemeyen tek büyük kediler olan çitalar, onlardan hem sayıca hem de bedenen çok daha güçlü olan aslanlar tarafından zorla park sınırlarına doğru itiliyor. Tanzanya'daki Serengeti Ulusal Parkı'yla, hemen yanında, Kenya'daki Masai Mara Ulusal Tabiatı Koruma Alanı'nı ele alalım. Bu iki parkın toplamında 3 binden fazla aslan, tahminlere göre bin kadar leopar ve sadece 300 çita yaşıyor. Ve ünlü olmalarına rağmen çitalar, turizm alanında da aslanlarla boy ölçüşemiyor. Rehber Eliyahu Eliyahu, "Çitalar genelde insanların ikinci safarilerinde akıllarına geliyor," diyor. "İlk safaride ana mesele aslan görmek. Ama sorun şu: Büyük bir aslan nüfusunun olduğu bir yerde hiçbir zaman fazla çita olamaz."

Devamını National Geographic 'nin Kasım 2012 sayısında veya iPad Kasım 2012 edisyonunda okuyabilirsiniz.

Sayfa Yükleniyor...