100 günün karnesi

Büyük umutlarla başkanlığa gelen Obama'nın ilk 100 gününün en olumlu ve olumsuz icraatlarını gazeteci, akademisyen ve politikacılar ntvmsnbc için değerlendirdi.

100 günün karnesi

Barack Obama'nın ABD'nin 44. ve ilk siyahi başkanı olarak göreve başlamasının üzerinden 100 gün geçti.


George W. Bush döneminden, yerle bir olmuş bir imaj, ekonomik kriz ve savaşlarla dolu bir miras devraldı Obama. Bu yüzden de verdiği en önemli söz "değişim" oldu. Bu vaat sayesinde sadece ABD'den değil, tüm dünyadan büyük bir kamuoyu desteği aldı.

Başkanlığı devraldığında yaptığı konuşmada Obama, barış ve dostluk mesajları vermişti. "ABD herkesin dostudur" demiş ve Müslüman dünyasına; "Yumruğunuzu açın, elinizi sıkacağız. Biz yeni bir çağ başlatmaya kararlıyız" sözleriyle seslenmişti. Hukukun ve insan haklarının üstünlüğüne bağlı olacağını duyurmuştu.

ABD'nin ilk siyahi başkanı, değişim sözüne, Guantanamo ile başladı... Tutukluların yargı sürecini durdurma kararı verdi ve kampın bir yıl içinde kapanacağına söz verdi. Bunu kök hücre çalışmalarında embriyo kullanımına onay vermesi ve kürtajı destekleyen kuruluşlara devlet yardımının önünü açması izledi. Arap ve Müslüman dünyasına, İran'a olumlu mesajlar gönderdi, Irak'tan çekilme planını ve yeni Afganistan stratejisini açıkladı, Türkiye'yi ziyaret etti, Latin Amerika ile buzları eritmeye çalıştı ve Bush döneminde yapılan işkencelerin belgelerini açıkladı...

100 günün sonunda Barack Obama hala büyük bir kamuoyu desteğine sahip. Ancak değişim sözünün gerçekleşip, gerçekleşmediğini söylemek için henüz çok erken. ntvmsnbc, akademisyen, gazeteci, diplomat ve siyasetçilere "Bu 100 günde Obama'nın en olumlu ve en olumsuz icraatı neydi?" diye sordu. İşte uzmanlara göre Obama'nın karnesi...

FERAİ TINÇ (Hürriyet Gazetesi Yazarı)
İnsan hakları konusunda yaptığı açılımları olumlu buluyorum. Özellikle işkence belgelerini açıklaması, Guantanamo’yu kapatma yolunda adım atması olumluydu.

Olumsuz tarafı ise dış politikadaki pek çok konuda henüz somut adımlar atmaması. Irak’tan çekilme konusunda geri adım atması da olumsuzdu.

FEHMİ KORU (Yeni Şafak Gazetesi Yazarı)
Obama'nın önemsediğim politikalarının başında, geçmişle ilgili dosyaların açılması ve Amerikan yasalarına da aykırı olan, işkenceyle ile ilgili dökümanların kamuoyunun bilgisine sunulması geliyor. Bu konuda talimat verenlerin önünde yargı yolunun açılmasını da olumlu buluyorum.

Olumsuz tarafına gelince, hemen hemen her konuda, Türkiye'ye dönük 24 Nisan mektubundan da anlaşıldığı üzere, acele ediyor. Obama her konuda hızlı bir çözüm beklentisi içinde. Bu aceleciliğini sıkıntılı buluyorum.

RUŞEN ÇAKIR (NTV Siyaset Danışmanı)
Obama ABD'nin dünyadaki bozuk imajını düzeltmek konusunda küçük küçük bir yığın şey yaptı. En çarpıcısı Guantanamo ve işkence ile iligili yaptıkları. Türkiye açısından baktığımızda, ziyareti başlı başlına bir olaydı. 24 Nisan açıklaması çok şaşırtıcı olmadı. Ekonomik krize rağmen, hiç de fena başlamadı.

Şu ana kadar "nasıl bunu yapar" dediğim bir politikasına, büyük hayal kırıklığı yaratacak bir şeyine tanık olmadım. O anlamda olumsuzluk getirecek bir noktası olduğunu düşünmüyorum.

100 günün karnesi - 1

SUAT KINIKLIOĞLU (TBMM Dışişleri Komisyonu Sözcüsü - AKP Çankırı milletvekili)
Ekonomik krizle ilgili uluslararası işbirliği sağlama konusunda başarılı oldu. ABD’deki rakamlarda düzelme var. Dış politika alanında, özellikle İslam dünyasına ve İran’a vermiş olduğu mesaj olumlu bir yaklaşımdı. Türkiye ziyaretini de bunun içine katmak gerekir. Bu kadar erken bir aşamada iki günü Türkiye’de geçirmesi önemli bir gelişmeydi. Obama’nın en büyük başarılarından biri de ABD’nin gücünde mütevazılığı öne çıkarmasıydı. Bush’tan farklı olarak, alçak gönüllü ve mütevazı bir yaklaşımla, ABD’nin gücünü dünyada yeniden tesis etme isteğinde önemli mesafe kaydetti.

24 Nisan’da yaptığı açıklamadaki tek taraflı tavrının bizim tarafımızdan hoş karşılanmadığı açık. Cevap bekleyen en büyük soru ise: “Bu yeni diplomatik yaklaşım sonuç alabilecek mi?” Bu konuda halen bir belirsizllik var kamuoyunda. Bir de birkaç bakan geçmişteki vergi problemleri yüzünden atanamadı. Bu da daha çok ABD iç kamuoyunu ilgilendirmekle beraber olumsuz bir durum.

EN BÜYÜK PROBLEMİ YARATTIĞI HAVA

CÜNEYT ÜLSEVER (Hürriyet Gazetesi Yazarı)

Bence Obama’nın en büyük problemi önden yarattığı hava oldu. Herkes kendisinden olağanüstü olaylar beklemeye başladı. 100'üncü güne girerken Obama’yı insan olarak görmeye başlıyoruz. İlk 100 gün önemlidir. Devrimciler de devrimi gelir gelmez yaparlar, ama Obama’nın ilk 100 gününe bakarsak, devrimci sıfatını hak edeceğini düşünmüyorum. İşsizlikte düşüş yok. Afganistan’da işler daha berbat. Pakistan’ın yarısı gitmiş durumda. Sadece bizi ilgilendiren Ermeni meselesinde ise, iki tarafı da memnun edemedi. Açıklamaları iyi hesaplanmış değildi. Irak'tan çıkış planı olacaktı; onun da emaresini görebilmiş değiliz.

Türkiye'ye verdiği mesaj ise önemliydi. Bizi İslam ülkesi olarak tarif etmeden gelmiş olsa da Ortadoğu'ya mesajı önemliydi. Barış mesajı verdi. Bir de siyahi lider oluşu hala önemli. ABD’nin çok yakın tarihe kadar ötelediği bir azınlıktan birinin, çoğunluk tarafından başkan olarak seçilmesi tabii ki çok önemli. Bu yüzden ilk günler alışma günleridir deyip, biraz daha zaman vermeliyiz.

BOWLING GAFI KÖTÜ ALGILANDI

PROF. DR. FUAT KEYMAN (Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Böl. Öğr. Üyesi)
Olumlu iki icraatı, Guantanamo kamplarını kapatmak için harekete geçmesi ve Türkiye’yi ziyaret etmesi oldu. Birincisi aslında, son dönem ABD dış politikasında ortaya çıkacak değişim anlayışının, insan hakları ve hukukun üstünlüğü temelinde olacağını simgeliyor. İkincisi ise Afganistan, İran ve Ortadoğu eksenlerinde, Türkiye’nin önemini ortaya koyacak çok taraflı ve yumuşak güce dayalı bir dış politika anlayışına geçmesinin simgesi.

Olumsuz gördüğüm bir nokta yok. Sadece bir TV programında engellilerle ilgili yaptığı şaka ABD’de bir anlamda olumsuzluk olarak algılandı. Bowlingi ancak engelliler kadar iyi oynayabildiğini söylemişti. Bu da biraz rahatlığını gösteriyor. Bir de küresel ekonomik krize karşı olumlu adım atmakla birlikte, çevre kirliliği ve alternatif enerji kaynaklarına ağırlık verme konusunda etkilli olamadı.



SEMİH İDİZ (Milliyet Gazetesi Yazarı)
Şu anda normal olmayan bir dönemden geçiyoruz. Küresel ekonomik kriz çok derin. Dış politikada, özellikle Irak ve Afganistan konularında da işlerin rayına girmesi için yapılacak çok şey var. Türkiye açısından bakarsak, ziyareti sırasında yaptığı açılımlar çok olumluydu.

Ancak 24 Nisan mesajlarında oluşturduğu bu iyimser havayı bozdu.

MEHMET ALTAN (Star gazetesi yazarı)
Bush alım gücünü çok kışkırtmıştı. Obama ise şimdi insanların ürettiği kadar tüketmesini sağlamaya ve gelir-gider dengesini sağlamaya yönelik politikalar üretiyor. Bu olumlu bir kararı.

Olumsuz kararı ise CIA elemanlarına ait yargılama sürecini dondurmuş olması. İşkenceye dair belgeleri açıkladı, ancak sorumluları yargıya vermedi.

İNAL BATU (Emekli Diplomat)
Guantanamo Üssü'nün kapatılma kararını alması, Irak’tan çekilme ve İran’la değişim konusundaki vaatlerinden geri dönmemiş olması olumlu icraatlarıydı.

Ancak, özellikle Türkiye açısından Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği konusunda verilen sözlerde kefil olmasına rağmen bu sözlerin yerine getirilmemiş olması ve 24 Nisan mesajında, şimdiye kadarki bir ABD Başkanı’nın yaptığı en ağır açıklamayı yapması, olumsuz olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Gazze’deki ablukanın kaldırılması konusunda şimdiye kadar hiçbir şey yapmamış olması da olumsuzdu.

ODAKLANDIĞI VE SONUÇLANDIRDIĞI BİR ŞEY YOK

PROF. DR. İLTER TURAN (Bilgi Üniversitesi Öğr. Üyesi)
Obama'nın yaptığı en iyi şey dediğimiz zaman, askeri güç kullanmadan bir takım meselelere odaklanmasından bahsedebiliriz. Bir yandan Kyoto’yu imzalamaya çalışması, Guantanamo’yu kapatma çalışması, Irak’tan çekilmeye ve İran'la diplomasiyi geliştirmeye çalışması, ABD'nin yaklaşımlarında önemli bir değişim olduğunu gösterdi.

Olumsuz olan kısma gelince, Barack Obama’nın henüz odaklandığı ve sonuçlandırdığı bir şey yok. Bu genel bir eleştiri olarak da yapılıyor. İcraati konusunda sonuçlandırıcı bir yaklaşımı yok. Görev için önerdiği kişilerde sorunlar çıktı. Siyasetlerinin uygulanması konusunda sıkıntı var. ABD bürokrasisi üzerinde henüz egemenliğini kurabileceğini hissettirmedi.

MUSTAFA SÖNMEZ (Gazeteci-Yazar)
100 günlük icraatı, genel kanı oluşması için çok da yeterli değil. Ancak Obama, "Ben bir enkaz devraldım" deseydi, pek çok kişinin bu konuda itirazı olmazdı. Özellikle dış politika ve ekonomi konularında zor bir yükün altına girdi ve bu yüzden de değişim vaat etmesi karşılık buldu. İlk 100 gün içerisinde Bush’a göre çok daha yapıcı, olumlu ve umutkar bir portre çizdi. Bu olumluydu; ancak bunun aynı zamanda olumsuz da olacağını düşünüyorum.

Olumlu imajını biraz fazla cilaladı, daha az medyatik davranabilirdi. İleride bunun, Obama’nın imajına olumsuz yansıyacağını düşünüyorum. Zaten konjonktür ve tarihin akışı lehine görünmüyor. ABD’nin tek kutuplu hegomonik güç olduğu düzenden, çok kutuplu düzenine geçerken izleyeceği politikalarda Obama, bedel ödetmeden başarılı olamaz.

CENGİZ AKTAR (Akademisyen-Yazar)
İngiliz gazetelerinin yaptığı bir değerlendirme var Obama için. "Yanlış zamanda gelmiş doğru adam" diyorlar. Ben de bu değerlendirmeye katılıyorum. ABD basını da Obama'nın 100 günlük icraatını değerlendirdi ve genel olarak sözünü tuttuğunu ve geçmiş başkanlarla karşılaştırıldığında büyük oranda kabul gördüğünü yazdı. İki önemli konu vardı; birincisi ekonomi, ikincisi de Bush döneminde ABD’nin yerle bir olan imajı. Bu konularda yaptığı icraatlar zaten bekleniyordu. Bunun yanında çevre konusunda ABD’nin artık lider ülke olacağını açıklaması ve Küba açılmı çok önemliydi. 24 Nisan açıklamasında ‘Meds Yeghern-Büyük Felaket’ tabirini kullanması da çok önemliydi, artık bu kavram literatüre girmiş oldu.

100 günlük sürede çok önemli bir olumsuz icraatı olduğunu düşünmüyorum.

PROF. DR. BASKIN ORAN (Akademisyen-yazar)
Obama’nın 100 günlük icraatını her açıdan olumlu buluyorum. ABD’nin iç siyaseti açısından Guantanamo’yu kapatacağını açıklaması, işkenceyi yasaklaması ve Irak’taki askeri suçları sona erdireceğine dair verdiği mesajlar olumluydu.

ABD dış politikasında, Bush döneminde rezil olmuş imajı tazelemesi, İslam ülkelerine Türkiye üzerinden verdiği olumlu mesajlar önemliydi. Obama, Bush döneminde uygulanan ‘sert güç’ politikalarını ‘yumuşak güç’ politikaları ile revize etmeye başladı. Obama’nın Türkiye-Ermenistan arasında kan davasına dönüşmüş "soykırım" kavramını, 24 Nisan mesajında ‘Meds Yeghern - Büyük Felaket’ terimi içinde kullanarak yumuşatması da çok önemliydi. Genosit (Soykırım) sözcüğü üzerinden oluşan kan davası, muhtemelen bundan sonra tekrar yaşanmayacaktır. 100 gün içinde Obama’nın olumsuz bir icraatı olduğunu düşünmüyorum.

100 günün karnesi - 2

İLTER TÜRKMEN (Emekli diplomat)
Genel olarak Obama’nın ilk 100 günlük icraatlarını olumlu buluyorum. Göreve başladığında Bush’dan çok kötü bir miras devralmıştı. Ekonomik durum ve Irak ile Afganistan’da yaşananlar büyük problemler. Genel olarak aktif bir dış politika izledi, olumlu ve yapıcı bir imaj çizdi. Prag’da nükleer silahsızlanmaya karşı çizdiği perspektif olumluydu. İran’a karşı gerçekçi bir politika izledi. Ayrıca Güney Amerika ülkeleriyle de olumlu ilişkiler geliştirilmesi için iyi bir başlangıç yaptı. Ekonomi konusunda ülkesinde finans sektörüne taviz vermekle eleştirildi ama çıkardığı bütçede sosyal programlar olumlu bir yer tuttu. Türkiye açısından, yaptığı gezi genel olarak başarılıydı. 24 Nisan mesajı tahminlerimizin çok da ötesinde değildi.

SEÇİM ÖNCESİ TUTUMUNU BAŞKAN OLARAK DA SÜRDÜRÜYOR

FARUK LOĞOĞLU (Eski Washington Büyükelçisi)
Obama'nın ilk 100 gününde beklentileri genelde karşıladığını söylemek mümkün. Seçim kampanyası sırasındaki açıklamaları doğrultusunda hareket ederek, ABD'nin "akıllı" ve yumuşak gücüne vurgu yapıyor, dinlemeye ve diyaloğa öncelik tanıyor. Verdiği sözleri tutmaya özen gösteren bir lider olarak, ilk 100 gününde Obama'nın ciddi bir hatası yok. En olumlu icraatları arasında, küresel ekonomik kriz bağlamında atmakta olduğu adımlar var. Bunalım sona ermedi, ama kötüye gidişin önünü aldığı ve insanların geleceğe umutlu bakmalarını sağladığı izlenimini yaratabildi. Öte yandan, Küba ve Latin Amerika açılımları meyvelerini şimdiden vermeye başladı. Ayrıca, Bush dönemindeki işkence uygulama ve iddialarının üzerine cesaretle gitmesi ABD demokrasisi için önemli ve anlamlı.

Obama'nın en olumsuz icraatı ise Ermeni iddiaları konusundaki, seçim öncesi tutumunu Başkan olarak da sürdürüyor olması. Türkiye ziyareti uluslararası dinamikleri iyi anladığını ve bu çerçevede ülkemizin konumunun önemini kavradığını göstermiştir. Ancak, Ermeni iddiaları gibi her yönüyle tartışmalı olan bir konuda, bu kadar kesin bir tavır alabilmiş olması iyiye işaret değildir.

PROF. DR. BERİL DEDEOĞLU (Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Böl. Öğr. Üyesi))
Türkiye’yle yeniden bağları güçlendirmesinin, Latin Amerika ülkeleriyle Bush döneminde olan gerginliği aşağı çekecek girişimlerde bulunmasının ve İran açılımlarının olumlu olduğunu düşünüyorum.

Olumsuz olabilecek bir girişiminin sonuçlarını henüz 100 günde görmemiz mümkün değil. Şimdiye kadar çok büyük bir hata yaptığını düşünmüyorum. Sadece Irak konusunda daha net olabilir.

Sayfa Yükleniyor...