İslam konusunda artık Müslümanlar konuşsun

Avrupa'da İslam hakkında yürütülen populist tartışmalar bütün Müslümanların aynı kefeye konmasına neden oluyor. Alman Cumhurbaşkanı Wulff bu konuda bir doğru noktaya daha parmak bastı; İslam konusunda artık Müslümanlar konuşsun.

Alman gazeteci Ralph Giordano'nun sözlük yardımıyla okuduğum ilk makalesi 1993 yılında meydana gelen Solingen faciası hakkındaydı. Üçü çocuk beş Türk'ün ölümüne neden olan facianın nasıl kolay önlenebilir olduğunu birtakım istatistiki rakamlar vererek uzun uzun anlatan Giordano, yazısının sonunda hatırladığım kadarıyla şöyle diyordu:

"Bu devletin sizi koruyacağı yok. Türkler, silahlanın, çünkü Naziler sizi yakmak için benzin bidonlarını doldurmaya başladı bile.''

Tüylerimi diken diken eden bu son cümlenin ardından bu cesur gazetecinin kim olduğunu çok merak etmiştim. 1923 yılında Hamburg'da doğan Ralph Giordano Yahudi kökenli olduğu için Nazi döneminde kovuşturmaya uğramış, eziyet çekmiş, hapse atılmış ve sonunda ailesiyle birlikte bir apartmanın kilerinde aylarca saklanarak toplama kampına gitmekten dolayısıyla ölümden kurtulmuştu.

Baba tarafından İtalyan, anne tarafından Yahudi olan gazeteci yazar Giordano'nun cesareti ve bilir kişiliği iktidar sahiplerinin çekincesi haline gelmişti. Son yıllarda Giordano, aşırı sağcılarla aynı kefeye konmak pahasına ettiği İslam karşıtı sözleriyle anılıyor. Köln'de yapılması planlanan camii inşaatına şiddetle karşı çıkan gazeteci yazar, geçtiğimiz haftalarda da Almanya Cumhurbaşkanı'na, İslam'ın da Almanya'ya ait olduğuna yönelik sözlerinden dolayı bir açık mektup yazdı.

İslam ile demokrasinin bağdaşamayacağını örneklerle uzun uzun sıralayan Ralph Giordano mektubunu da Solingen yazısındaki gibi şu etkileyici cümlelerle bitiriyor; '' Yahudi soykırımından hayatta kalmış bir insan olarak, Hitler Almanyası ile Federal Alman Cumhuriyeti arasındaki farkı çok iyi biliyorum. Alman demokrasisi benim için kutsaldır, çünkü ancak bu demokrasi içinde kendimi güvende hissediyorum. İşte bu yüzden ona kim dokunursa beni karşısında bulur. Müslüman, Hristiyan ya da ateist.''

Bu sözlerden sonra insanın aklına ilk gelen soru Solingen faciası bugün yaşanmış olsaydı Ralph Giordano yine aynı makaleyi yazar mıydı? Hayır. Çünkü o zaman Solingen'de öldürülen Türkler "Auslaender" yani yabancıydı, bugün Müslüman. Onyedi yıl önce ne 11 Eylül saldırıları olmuştu ne Afganistan ve Irak savaşları. İslam'ı dönüştüremeyen Batı, İslam'ın imajını değiştirdi ve şimdi bütün Müslümanları aynı kefeye koyuyor.

Artık doksanına merdiven dayayan Giordano da öyle. Almanca medyaya göz attığınızda neredeyse her beş cümleden birinde İslam ve entegrasyon kelimesinin geçtiğini görürsünüz. Makale başlıklarıysa ''Hem Alman hem Müslüman olunur mu?'' ''Alman İslam'ına giden yol'' ''Daha liberal bir İslam için atılacak on adım'', ''Euro İslam'ın beş şartı'' gibi İslam dersi verir şeklinde.

11 Eylül'den sonra Almanya'da İslam hakkında uzman kesilen yüzlerce gazeteci türedi, çünkü bu konu kolay kariyer yaptırıyor. Bunların ne kadarı İslam hakkında gerçekten bilgi sahibi bilemiyorum ancak çoğu Batılı bir İslam propagandası yapmaya teşne.

Oysa Batı'nın daha liberal bir İslam ya da Avrupalı deyişle Euro-İslam'ı yaratma çabası çoktan boşa çıktı. Çünkü Batılılar kendi sınırlarında yaşayan radikal İslamcıları törpüleyerek kendilerine nefer edinecekleri yanılgısına kapıldılar da ondan. İslam konusunda gerekli muhatabı yanlış İslamı örgütlerde arayan Batılı ülkeler sonunda kendi uzmanlarını kendileri yaratmaya karar verdi.

Almanya'da imam yetiştirme çabası da bunlardan biri. Ancak hep göz ardı edilen bir gerçek var; İslam'ın tıpkı Hristiyanlık'ta ya da Yahudilik'te olduğu gibi Batılısı, Avrupalısı, Almanı ya da liberali olmaz. Eğer İslam'da bir aydınlanma gerekiyorsa, bunu Batılılar yani Hıristiyanlar değil, Müslümanlar yapacak. Batı için asıl tehlike kendi yarattığı İslamofobi (İslam korkusu). Avrupa Komisyonu'nun İnsan Hakları uzmanları son günlerde "gereksiz popülist tartışmalarla İslam'ı damgalamayın, İslam kültürünün imajını zedelemeyin" diyerek doğru yere parmak basıyorlar. Yapılan araştırmalar Avrupa'da yaşayan Müslüman gençlerin Hıristiyan ya da Yahudi gençlerden daha şiddet yanlısı olmadığını, onları şiddete yönelten unsurun inançları değil, dışlanmaları olduğunu ortaya koyuyor.

Müslümanlar Avrupa nüfusunun sadece yüzde 4,3'ünü oluşturuyor. Müslümanlar arasındaki doğum oranının giderek azaldığı da tespit edilen bir diğer gerçek. Friedrich Ebert Vakfı'nın yaptığı son araştırma Alman halkının nerdeyse yüzde 60'ının Almanya'da Müslümanların ibadetlerinin kısıtlanması gerektiğini düşündüğünü gösterdi.

Bu aynı zamanda artan İslam korkusunun bir işareti değil de nedir? Asıl korkulması gereken İslamofobi'nin yaratacağı İslamofili. İşte bu noktada Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un son olarak sarfettiği sözlerin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor.

Wulff, İslam konusunda artık biliminsanlarının konuşması gerektiği kanısında. Hem batılıların hem de Müslümanların nerede olursa olsun gerçek İslamı bilen ve değerlendirmelerinde en az Ralph Giordano kadar cesur olabilecek uzmanlara ihtiyacı var. Hem de acilen.

Sayfa Yükleniyor...