Astrolojik Bebekler

Kişinin periyodik hallerinin nasıl ki ay döngüleri ile alakası var ise zaman kalitesine bağlı olarak da bebeğin cinsiyetinin bu haller ile ilgisi bulunmaktadır.

Astrolojik Bebekler

Hemen hemen her çocuk sahibi olmak isteyen kişi, çocuğunun erkek mi, kız mı olacağını merak eder. Bu çok doğal beklenti, günümüz teknolojisi ile artık cevabı erken alınabilen bir soru niteliği taşıyor.

Geleceğimiz hakkındaki meraklarımızı gidermek konusunda oldukça doyurucu nitelik taşıyan Astroloji'nin bebek cinsiyetleri konusunda yaptığı araştırmalar da oldukça önem taşıyor.

Bu çalışmanın temeli, doğacak çocuğun cinsiyetini belirlemenin belli zamanlarda döllenme ile alakalı olduğu üzerine kuruludur. Kişinin periyodik hallerinin nasıl ki, ay döngüleri ile alakası var ise, zaman kalitesine bağlı olarak da bebeğin cinsiyetinin bu haller ile ilgisi bulunmaktadır.

Ay Dönemleri, doğum kontrolünü kolaylaştırabilir mi? Ve en önemlisi, astrolojik analizler yaparak doğumsal kusurları önlemek için, en iyi döllenme zamanını seçebilir miyiz? Bütün bu soruların cevabı var mı?

1956 yılında başlayan bir araştırma bugün bize bu konuda yol göstermektedir. Çek psikiyatr ve jinekolog Dr. Eugene Jonas , 10.000 kadını test ettikten sonra, gebelikle ay döngülerinin ilişkisinin % 97 olduğunu belirlemiştir.

Dr. Jonas araştırmalarına 1956'da başlamıştı, çıkış noktası tesadüfen rastladığı antik bir Babil-Asur taş yazmasıydı. Bu yazma, kadınların gebelik dönemlerinin, Ay evreleriyle ilişkisi olduğu anlatılıyordu. Ne yazık ki, eski Astrologlar Ay'ın evreleri hakkında daha geniş bir açıklama bırakmamışlardı veya bulunamamıştı.

Jonas'ın araştırmalarına devam ettiği sıralarda Macaristan'da çocuk düşürmek neredeyse yasallaşmıştı. İnançlı bir Katolik olan Dr. Jonas, buna karşıydı, ayrıca çocuk düşüren veya aldıran kadınların uğradıkları psikolojik şokların üzerinde duruyordu. O dönemde gebeliği önlemede en önemli metot kısırlaştırma idi.

Jonas'ın testler için güvenilir tıbbi referanslar kullandığı bilinmektedir. Ayrıca Astrologlardan, ve kozmobiyologlardan oluşan bir ekip kurmuş ve . Kozmobiyologların gözlemlerine göre, kozmik koşulların ve güç alanları yaşayan her şeyi etkilediğini görmüştür.

Jonas ve ekibinin üzerinde önemle durdukları bir diğer en önemli şey, şarlatan falcılardan ve yıldız haritasıyla (horoskop) gelecek tahminlerinden uzak kalmaktı. Günümüzün önemli kozmobiyologlarından Reinhold Ebertein şöyle yazıyordu; "Astroloji meraklıları bilimsel araştırmalara ve özellikle istatistiklere çekinerek yaklaşıyorlar, oysa kozmobiyolojik her tür çalışma ve metodoloji daha fazla bilgi sağlıyor ve doğru sonuçların ortaya çıkmasına yardımcı oluyor." Jonas, ilk önce güneş lekelerinin insan yaşamını nasıl etkilediğini araştırırken, Astrolojik ve Astronomik çalışmalar yaptı.

Hipokrat'tan Kepler'e uzanan pratik astrolojiyi inceledi; tüm bu araştırma döneminin sonunda, Ay'ın evreleri ile gebelik arasında doğrusal bir ilişkinin bulunduğundan emin oldu. Asur-Babil taş yazmasını keşfettikten sonra, Jonas işe girişti, çeşitli doğum haritaları veya kozmobiyologların tabiriyle "Kozmogramlar" çizdi ve bunları gebelik örnekleriyle karşılaştı.

1956 yazında, çok yoğun geçen birkaç haftalık araştırmanın ardından Jonas, kendi tabiriyle gebelikle ilgili "İlk Üç Ana Kural" ı belirledi. Seksüel eylem ve ceninin oluşması kesinlikle formüle edilebilirdi. Üç kural şöyleydi;

1. Bir kadının gebe kalma anı, Ay ve Güneş'in ritmi ve de Güneş'le Ay'ın açılarıyla ilişkilidir; burada kadının kendi doğum anı dikkate alınmalıdır.  

2. Çocuğun cinsiyeti, Ay'ın gebe kalma anındaki pozisyonu ile ilgilidir.

3. Gebe kalma anındaki doğal gezegen konfigürasyonları, embriyonu etkiler.

Ay hormonal değişimleri etkilemektedir. Peki ama, daha doğal, daha kesin görüşler ve destek araştırmalar yok mu? Biraz daha açılabilir ve araştırmanın detaylarına yönelebiliriz; eğer bir kadın, örneğin Yeni Ay'da doğduysa, her Yeni Ay döneminde gebe kalacaktır.

Eğer bir kadın, Yeni Ay'dan 5 gün sonra Ay'la, Güneş'in birbirlerine 60'lık açı yaptıkları bir anda doğduysa, aynı açının ve konumun tekrarında, periyodik dönemi tekrarlanacaktır.

Ay'ın ve Güneş'in doğum anınızda nerede olduğunu bilmiyorsanız, elbette ki ciddi bir Astrolog' a başvurmanız gerekir, eğer ona doğru doğum bilgilerini yani tarih, zaman ve yer bilgilerini verebiliyorsanız, Astrolog söz konusu kozmik konumları size verecektir.

Jonas sistemine göre, bir kadın kozmo-gebelik dönemine Ay/Güneş dönüşlerinin iki gün öncesinde girmektedir. Eğer kadın, bu metodu gebeliği önlemek olarak kullanıyorsa, sakınma pratiği yapmalıdır. Yani bir tür doğum kontrolü, söz konusu açının 36 saat öncesinde ve 12 saat sonrasında yapılmalıdır.

Avustralyalı Francesca Naish, özel bir çalışma yapmış ve gebelik tarihlerini belirleyerek, olası hataların güvenlik sınırlarını, yumurta ve spermlerin yaşam sürelerini saptamıştır. 4 günlük Ay periyotlarında oluşan sonuçların her ay veya 29.5 günde bir tekrarlanmaları verileri destekliyordu.

Yumurtlamanın kökeninde, aybaşı dönemlerinde oluşan hormonal değişimleri Ay etkilemektedir ve aynı etki stres ve sağlığı da kapsamaktadır. Öte yandan Ay Dönemi, sabit olarak yılda 12-13 kez tekrarlanır; Aybaşı periyotlarında oluşan gebelik olaylarının nedeni, rastlantısal olarak Ay Dönemleri ile karşılaşmaktır. Bir kadın bir ayın içersinde iki kez gebelik dönemi yaşayabilir ve bunu bilirse avantaj veya sakınmak için kullanabilir.

Gebelik anı önceden belirlenebilir. Dönemlerin gözlemini yapan Dr. Kurt Rechnitz'ın çalışmalarını geliştiren Jonas, iddiaların % 98 kesin olduklarını belirtiyor ve sonucun vücuttaki temel ısının kontrol edilmesi yöntemiyle kesin olara desteklendiğini söylüyordu. Avustralya'lı astrolog Francesca Naish, Ay Dönemi'nin eğer iki dönem rastlantısal olarak çakışmıyorsa dönemin bir potansiyel olarak kalacağını ve sadece yumurtanın serbest kalacağını belirtiyordu. Bununla beraber, gebeliği bu yolla önlemek mümkün değildir ama Ay Dönemleri'nde sakınılması doğru bir iştir. Gebe kalma anında Ay'ın yeri, maskülin veya Yang (Ateş-Hava) ise, çocuk erkek olacaktır; aksine feminen veya Yin (Toprak-Su) ise kız olacaktır.

Ay'ın burçlardaki kalış süresi, yaklaşık 2-2.5 gündür. Yani hesaplar buna göre yapılacaktır, Ay Dönemleri'nin iyi hesaplanması sonucunda ortaya çıkarılacak olan Ay Burcuna göre ayarlanacak olan gebelik anı, önceden belirlenebilir. Astrolojik takvimler veya özel tablolar Ay'ın hangi anda burç değiştirdiğini kesin olarak verirler; bu malzeme yurt dışında ilgili mağazalarda bulunmaktadır.

Özetle anlatılmak istenen şudur; bir Astrolog aracılığı ile Ay evreleri hesaplanacak, anne adayının doğum anı da öğrenildikten sonra istenilen tarih belirlenecek, evrelere göre cinsiyet tercihi yapıldıktan sonra, gebe kalma anı kesinleşecektir. Bundan sonrası çifte aittir.

Mısırlı bir Egyptolog olan Dr. Balogh Naish'a göre, Jonas'ın metodu eski Mısırlılar'dan alınmadır ve en azından 5000 yıllıktır, Doktar Jonas'ın metodu biliniyor ama yine de işin püf noktalarını kimse bilmiyor, diyor. Naish, dünyanın magnetik alanının Ay evrelerinden etkilendiğini ve spermlerin taşıdığı erkek ve kadın kromozomlarının da aynı etkinin altında kaldığını söylüyordu. Sheila ve Lynn Schroeder tarafından yönetilen Astrolojik Doğum Kontrol Merkezi'nde Jonas'ın çalışmaları batı dünyasının dikkatlerine sunuldu; sunuşta Ay Burcu seçimlerinde başarı oranının % 98 olduğu açıklandı.

Kontrol Merkezi'nden E.R. Schweigert, Ay'ın farklı burçlardan geçerken rahimdeki asidasyonun veya alkalin oranının değiştiğinin spermlerdeki sedimantasyon sayımlarında belirlendiğini söylüyordu. Astrolojik Tıp Ansiklopedisi'nin yazarı olan H. L. Cornell, herkesin tıbbi astrolojiyle ilgilenmesini söylüyor ve şöyle yazıyor; "Bir yıldız haritası üzerinde çalışmakla kişinin karakterini ve mizacını öğrenebilir aynı zamanda da hastalıkları teşhis edebiliriz, doğum haritasında bu noktalar çok belirgindir. Astrolojik hesaplamaları kullanarak, dört çocuğumun doğum tarihlerini ve cinsiyetlerini önceden belirledim ve belirlemelerim doktorların verdiklerini tarihlerin hiçbirisine uymadı ama sonuçta benim istediklerim gerçekleşti."

Jonas araştırmalarının sonuçlarını açıklamak ve tanımlamak için zorlu bir savaş veriyor. İlk olarak tezini tüm ayrıntıları ile beraber Macar ve Çek Bilim Akademi'lerine sundu.

Başlarda çalışmalarını sürdürmesi için teşvik edildi Jonas sağlanan bir fonla araştırmalara devam etti ama sonra fon neden gösterilmeden birden durduruldu. 1960'da Dr. Aurel Hudcovic, Jonas'ı destekledi ve onun kuramlarını Bratislava Jinekoloji Kliniğinde tanıttı.

Kliniğe çağrılan Jonas, elde ettiği sonuçları, hamile kadınların cinsel ilişki bilgileriyle karşılaştırarak, doğacak çocukların cinsiyetlerini tahmin etti, 100 doğumda başarılı tahmin oranı 83'idi, bu sonuca gebe kalma dönemlerinin Astro haritalarını hesaplayarak varmıştı. Benzer ikinci bir tur çalışmada, başarı oranını % 98'e yükseltti. Sonuçların duyulmasının ardından, Macaristan, Çekoslovakya ve Almanya'dan binlerce mektup gelmeye başladı; kadınlar gebe kalma, cinsiyet belirleme ve doğum kontrolü konularında yardım istiyorlardı. Kozmogramlar çizildi, programlar yapıldı, Jonas seyahatlere başladı, dersler ve konferanslar veriyor, bioritmin ana fikrini anlatıyordu. Basında Jonas'ın çalışmaları peş peşe yayınlanıyor, ilgi artıyordu. Ama daha öncelerde Jonas'ın bölüm şefi olarak çalıştığı TBC Psikiyatri Kliniği, tavır alarak hastalarının onunla temas etmelerini engellemeye başladı; Mesaj açıktı; Psikiyatr veya Astrolog olunabilirdi ama ikisi birden olunamazdı. Bu engelleme etkili oldu ve projesini geliştirmek için fon arayışları boşa çıkmaya başladı, birçok finans kurumu doktoru deli olarak tanımlıyorlardı.

Bütün bunlardan sonra hangi güç tıbbi astrolojiye katlanabilirdi ki? Arayışları boşa gidince Jonas Macaristan'a döndü ama burada da tersliklerle karşılaştı ve akıl sağlığının yerinde olup olmadığı tartışılınca, bir dizi teste katlanmak zorunda kaldı. Bu arada ilk kitabını yayınladı; "Çocuğunuzun Cinsiyetini Önceden Tahmin Edin" adlı kitabı altı dile çevrildi. Buna rağmen hiçbir maddi kazanç sağlayamadı.

Ama işin aslına bakılırsa, sadece bir avuç meslektaşı Jonas'ı mahkum etti veya destekledi. 1968'de Çek Sağlık Bakanlığı Astra Araştırma Merkezi'ni kurdu ve planlı ebeveynliği teşvik etti. Açılışından iki ay sonra Astra, 9000 Kozmogram yayınladı, bu arada Jonas'ın fikirleri ABD'ye taşındı. Ostrander ve Schoreader "Demir Perde'nin ve Sonrasının Ardındaki Fizikötesi Keşifler" ve "Doğal Doğum Kontrolu" adlı kitaplarında Jonas'ın çalışmalarını uzun uzun anlattılar. Dr. Schweigart Viyana'da açılan Uluslararası Astra Merkezi'nde, Dr. Jonas'ın ve Dr. Reichnitz'ın Ay Evreleri Kuramı'nın tekrarlanmaya başlayan olaylarla çoktan kanıtlandığı açıkladı. Dr. Schweigart şöyle diyordu; "Kendimizi raslantısal hissediyoruz ama eğer bu olaylar başladıysa evrensellik kabul edilecek veya reddedilecektir. Belki gelecek kuşaklar bunu ellerinde tutacaklar. İnsanlık tarihi boyunca, yeni bilgilerin geçerli dünya görüşüyle çarpıştığı sık görülmüştür. Ama eninde sonunda değişen şey, daima tutucu zihniyetler olmuştur."

Sayfa Yükleniyor...