'Halk daha ne versin'

Seçim döneminden çok önce başladı.. Bir yıldır böyle..

Başbakan her konuşmasında şunu da ben yaptım bunu da ben yaptım diye uzun uzun anlatıyor..

81 senede yapılandan daha fazlasını biz sekiz senede yaptık diyor..

Benden öncekiler hiçbir şey yapmadı, her şeyi ben yaptım edasıyla sıralıyor..

Şu kadar hastane yaptım..

Şu kadar bin metre karelik adliye sarayı yaptım..

Şu kadar kilometre duble yol yaptım, derslik yaptım, konut yaptım, havaalanı yaptım..

Hiçbir başbakanın yapamadığını ben yaptım..

Emekliye şunu verdim, işçiye bunu verdim, öğrenciye şu kadar kredi verdim, yurt yaptım verdim..

Başbakan bir yıldır sürekli yaptıklarını anlatıyor..

*

İnsanın aklına Ömer Seyfettin geliyor..

*

Peki buna karşı halk ne yaptı?

Boş boş mu durdu..

Halk ne verdi?

*

Son 45 yıldır hiçbir partiye vermediği oyu Başbakan’a vererek iktidar yaptı..

Hiçbir hükümete vermediği parayı (vergiyi) bu hükümete verdi.. Hükümet rahat rahat bütçe yaptı..

Hiçbir hükümete vermediği desteği bu hükümete verdi.. Hükümet desteğe güvenerek kendinden önceki hükümetlerin alamadığı dış borcu aldı, nasıl olsa halkım öder dedi..

Halk bununla da kalmadı..

Rahat çalışsınlar diye hükümetini her türlü imkanla donattı.. Arabalar, uçaklar, helikopterler aldı.. Parasını takır takır ödedi..

Bakanlarını bile özel uçak kullanır hale getirdi.. Başbakan’a her istediği uçağı, her istediği aracı aldı..

Parasını sakınmadı.. En iyisini, en son teknolojiyle donatılmış olanı aldı..

Başbakan’ın korumalarını bile son model ciplere bindirdi.. Müdürlerinin altına bile Mercedes arabalar çekti..

*

Ve halk en son..

500 bin lira ödeyerek Başbakanına BMW 760İ model makam aracı aldı..

Halk daha ne versin..

Halk daha ne yapsın..

Ankara çark ediyor!

Suriye’de olaylar patladığı zaman Ankara bir hayli sarsıldı.. Ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırdı.. Ne tavır alacağını bilemedi..

Kendini destekleyen medya da şaşkınlık yaşadı.. İnsanların üzerine ateş açılırken, tanklar sağa sola bomba sallarken sessiz kaldılar..

Ankara’nın hizasından çıkmamaya çalışılar..

Suriye’den kaçmaya çalışanlar sınırımıza dayanana kadar.. Önceki gün baktım medya yavaş yavaş dönüyor.. Katliamlara yönelik eleştiriler birbirini izliyor, manşetlere çıkıyor..

Ama ortalayarak.. Esat iyi adam ama ah şu statükocular yok mu, ah katliam onların fikri,

Beşar’ı onlar kandırdı diyerek..

Anladım ki Ankara’nın da havası değişiyor..

Ufak ufak çark ediyor..

*

O halde, şunu da sormak şunu da konuşmak lazım değil mi?

Bugüne kadar..

Biz kimle stratejik işbirliği yapmışız..

Biz kimle ortak olmuşuz..

Biz kimle ortak bakanlar kurulu toplamışız, ortak hedefler tespit etmişiz..

Biz kimi iki de bir Ankara’ya çağırıp ağırlamışız.. Kardeş ilan etmişiz, hoş tutmaya çalışmışız..

Eli kanlı diktatörü..

Halkına kurşun sıktıran adamı..

Margaret Thatcher

Thatcher, Türkiye’de başbakanlık yapar mıydı?

İngiltere’nin Demir Leydi lakaplı efsanevi Başbakan’ını hatırladınız mı?

Ülkesini 11 yıl yöneten muhafazakâr Başbakan’ı..

Margaret Thatcher’i..

Vatan’a verdiği röportajda Demirel anlattı.. Thatcher iktidarının en kuvvetli günlerinde uluslararası bir toplantıda şöyle demiş..

“Sabahleyin kalktığım zaman benimle hesaplaşacak bir basın yoksa ben o ülkede başbakanlık yapmam”

Aklıma hemen yazının başlığındaki soru geldi..

Türkiye’de yapar mıydı?

Taksim meydanı halay çekti

Oldu işte..

Geçen yıl provasıydı bu yıl kralı oldu..

34 yıl arayla da olsa o pankart AKM’ye asıldı.. On binlerce kişi, televizyon başından katılanları da sayarsak aslında milyonlarca kişi..

Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarında

Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarında

Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir

diye haykırdı..

Türküler söylendi, oyunlar oynandı.. Halaylar çekildi..

Şahane oldu..

Bugünü kime borçluyuz..

Taksim için yıllardır mücadele veren DİSK başkanlarına.. En çok Süleyman Çelebi ’ye..

Taksim fobisi sona erdi.. Bu seçimde partilere de miting için izin verilerse..

Taksim meydanı normale döner..

Taksim’le birlikte Türkiye de..