'Maybe one day' geldi, Ahtamar açıldı

Hanedanlar kapıştı, Ermeniler ikiye bölündü iki başkent doğdu; bir mimarbaşı Ani’yi, öbür mimarbaşı Ahtamar’ı yarattı. Sonra hanedanlar unutuldu ama şehirler ayakta kaldı...

'Maybe one day' geldi, Ahtamar açıldı

Van Gölü’ndeki Ahtamar Kutsal Haç Kilisesi’nin 2005’te başlayan restorasyonu 2007’de tamamlanmıştı. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Ermenistan Kültür Bakanı Yardımcısı Gagik Gürcyan ile Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ın hazır bulunduğu tören sırasında Patrik Mesrob, "Burası bir kilisedir" diyerek, çatısına haç konulması ve yılda bir kez ayin düzenlenmesi için izin istedi. Bakan Koç ayin talebini duymazlıktan gelirken, haç isteği konusunda gülerek "maybe one day" karşılığını vermişti.

O “one day” nihayet geldi ve geçtiğimiz günlerde Ahtamar’da Türkiye Ermenileri Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir ayin düzenlendi. Yine bir ilk olarak Rumlar da geçtiğimiz Ağustos’ta Trabzon Maçka’da bulunan Sümela Manastırı’nda Meryem Ana için bir ayin düzenlediler. Yine geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da yapılmak istenen bir başka ayin girişimi ise Türk – Yunan Hükümetleri tarafında “çok provokatif” bulunarak engellendi.

Buradan tekrar Ahtamar’a dönecek olursak, o gün Türkiye Ermenileri aslında buruk bir mutluluk yaşadı. Zira ne Erivan, ne Kudüs, ne Beyrut ne de diaspora Ermenileri davet edildikleri halde ayine katılmamışlardı. Ayrıca “haçsız” bir kilisede ayin yapmayı da içlerine sindiremediler. Hatta bunun için bir demirci atölyesinde uydurma bir haç yaptırdılar. Ancak henüz izin çıkmadığı için bunu yerine koyamadılar.

Halbuki, gravürlerde ve 1800’lü yılların sonlarında çekilen fotoğraflarda kilisenin konik çatısının tepesinde taştan oyma bir haç olduğu gözüküyor. Bu haç İran’da İsfahan kentinde Vanlı Ermenilerin kurduğu Ermeni mahallesindeki kilisede bulunuyor. Vanlı Ermeniler vaktiyle isyan etmiş, bozguna uğrayınca da İran’a kaçarken haçı sökerek yanlarında götürmüşlerdi. İsfahan’da yaşayan Ermeniler acaba istense haçı ait olduğu yere verirler miydi? Muhtemelen vermezlerdi. Öyleyse neden orijinaline bakıp yenisini yapmak varken uydurması tercih edildi? Her şeyi aslına uygun hale getirilen kilisenin haçının “çatma” olmasının ardında “hazır izin çıkmışken bir haç dikelim de, nasıl olursa olsun” zihniyeti yatıyor. Nitekim sonradan izin çıktı ve bu haç maalesef Ahtamar’ın tepesine konduruldu.

Bu sırada açılış törenine sıcağı sıcağına bir de kitap yetiştirildi. Değerli yayınlarıyla dikkat çeken Bir Zamanlar Yayıncılık, Ahtamar’daki ayine “kalıcı bir eserle” katkıda bulunmak istemişti. Ahtamar Kilisesi’nin cephesini süsleyen heykel ve freskleri izah eden bir kitap çıkardılar. Kitap aslında bir makaleden oluşuyor. Stepan Mnatsakanian tarafından 1983’te Ermenice olarak yazılmış. 1986’da İngilizceye çevrilmiş.

'Maybe one day' geldi, Ahtamar açıldı  - 1

Bu eski fakat güzel metinden öğreniyoruz ki, Ermeniler 9. yüzyılda nihayet sona eren Arap saldırılarından biraz nefes alınca, aralarında dirlik mücadelesine girmişler. Ardzruni hanedanı Ahtamar adasında bir başkent yaratmış, rakibi Pakraduni hanedanı ise Ani’de. İki kral, iki mimarbaşı (Drat ve Manuel) yarışa tutuşmuşlar. Savaşın ardından gelen refah sürecinde yaratıcılıklarını başkentlerinde sergilemişler. O kadar ki, Mimarbaşı Manuel kralının megalomonisini tatmin için süslemelerinde onu İsa ile eş gösterecek kadar işi abartmış. Ahtamar’daki bir freskte Kral Gagik, İsa ile aynı seviyede ve eş büyüklükte resmedilmiştir.

Zuhal Bilgin’in Türkçesi, Kadir Çıtak’ın fotoğraflarıyla “Ahtamar – Ortaçağ Ermeni Mimarlığının Mücevheri” adllı kitap Van’daki ayine yetişti yetişmesine ama her acele işte olduğu gibi bunda da bir kusur edildi: Kitabın kapağına yazarın adı Stephan Mnatsakanian yerine Ara Sarafian ve Osman Köker’in adı yazıldı.

Sayfa Yükleniyor...