Nil, şapkalar diyarında

Dünyanın en şahsına münhasır şapka tasarımcılarından Stephen Jones, Vakko Sanat Merkezi'nde 7 Haziran'a kadar gezilebilecek Stephen Jones & the Accent of FashIon adlı sergiyle İstanbul'a geldi. Şapkalarına aşık Nil Karaibrahimgil hem sergilenen eserlerle Vogue Türkiye objektifine poz verdi, hem de Stephen Jones'la sanatı hakkında konuştu.

Nil, şapkalar diyarında

Stephen Jones ile hayatımda bir kaç defa karşılaştım. Şapkalarını başıma koyarak, aklımı uçuran adamdı o benim. En son Londra'da, insanın kafasını paketleyip tepesine de bir düğüm atan mavi renkli bir şapkasını almıştım. Almıştım almasına da onu nasıl taşıyacağımı hesaba katmamıştım. Kutulara sığmadığı için, onu kocaman bir balıkmış gibi dev bir torbaya koyduk sonunda. Torbayı sırtıma astım. Mağazadan çıktığımda yürürken şapkanın dışarıya taşan tarafları gelene geçene çarpıyordu. O gün Londra'da aldığım o şapka ve ben -ki adı Kentucky'miş meğer- koca bir günü beraber geçirdik.

Öğlen yemeğinde yanımdaki koltuğa o oturdu. Bu macera sonrası, bu ay çıkacak yeni single'ım için fotoğraf çekimi zamanı geldiğinde, onu çıkarıp neşeyle poz verdim Nihat Odabaşı'na. Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum adlı parçamın single kapağı için de kendimiz yeni bir şapka ürettik: Ters çevrilmiş, fal için kapatılmış bir Türk kahvesi fincanı!

Türk kadını, biri hakkında her şeyi duymak istediğinde kahve falı baktırıyor diye. Benim cephemde bunlar olup biterken, Vogue 'den gelen 'Nil, Stephen Jones ile röportaj yapıp Vakko'da sergilenecek şapkalarıyla poz verir misin?' teklifi gerçekten müthiş bir tesadüftü, tüyler ürperticiydi. Çünkü ben her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu fikriyle dolu biriyim. Demek o mavi şapkayla daha geçen gün verilen pozlar, üstüne üstlük kahve fincanını ters çevirip kafama koyuverdiğim 'kahve fincanından şapka' şakası (ki Stephen Jones bu fikri çok beğendi!) böyle güzel bir buluşmaya vesileymiş. Çekim günü, bir ağaç kovuğundan şapkalar diyarına düşen Alice gibi hissettim kendimi. Umarım siz de, bu şapka dahisinin inanılmaz dünyasında güzel nefesler alırsınız."

Nil, şapkalar diyarında - 1

İşte Stephen Jones'a sorduklarım:
Şapkayla olan yolculuğunuz nerede, nasıl başladı?
Bu bitmeyen bir yolculuk. Kariyerime dair en sevdiğim şey, bu kadar plansız gelişmesi. Hırslı değildim. Hayatın kendi akışı içinde beni bir yerlere götürmesini bekledim. Elbette yönümüzü tercih etme hakkımız var ama kapıyı sürprizlere açık bırakmak önemli. Tasarımcılarla işbirliği yapmayı tam da bu yüzden seviyorum, onların ilhamları beni bambaşka yerlere savuruyor. Geçenlerde başıma gelen bir şeyi anlatayım. Annem biraz rahatsız ve bu yüzden kız kardeşlerim onun yanında kalıyor. Ben ise sürekli seyahatte olduğum için bunu yapamıyorum. Annemin yanında olmadığım için 14 yaşındaki yeğenimin bana söylediği şu cümleyi aklımdan çıkaramıyorum: "Sürekli bir yolculuktasın ama hiçbir zaman varmıyorsun."

Bir şapka elinizi ilk ne zaman tuttu ve siz, "işte budur" dediniz?
Henüz öğrenciydim. 18 yaşında olmalıyım. Bir couture atölyesinde staj yapıyordum. Çalıştığım odanın yan tarafında şapka atölyesi vardı. Orada çalışanların öyle kendine has bir halleri vardı ki, onlarla olmak istiyorum, dedim. Yaptıkları her neyse bu çok iyi bir şey gibi görünüyordu. Orada, Shirley adlı çılgın ve eğlenceli bir şapka ustasıyla tanıştım ki, şimdi 90 yaşında ve hâlâ şapka yapıyor. Bu mesleğin inceliklerini ondan öğrendim.

RÖPORTAJIN DEVAMI VOGUE TÜRKİYE'NİN MAYIS SAYISINDA...

Sayfa Yükleniyor...