Olmalı mı olmamalı mı?

TRT, reçetesiz ilaçların reklamı için start vereli daha bir hafta geçmeden Eczacılar Birliği'nden tepki geldi: "İlacın reklamı olmaz!" TRT Kürtçe reklam konusunda da eleştirilerin odağı oldu.

TRT reklam gelirlerini artırmak amacıyla yaptığı çalışmalara hız kazandırdı. Reçetesiz ilaçların reklamına onay veren ilgili yönetmelik 5 gün önce Resmi Gazete’de yayınlandı. Reklâm Yönetmeliği'nin 5’inci maddesine göre, bundan böyle reçetsiz ilaçların reklamı devletin kanalında yapılabilecek.

Tartışma yaratan bu maddenin yanı sıra, bir başka değişiklik de Türkçe dışındaki dillerdeki reklamlarla ilgiliydi. Hükümetin ‘demokratik açılım’ hamlesinin tartışıldığı şu günlerde yönetmelikte yapılan değişikliğe göre, TRT’nin farklı dil ve lehçelerle yayın yapan kanalları içinde, o dil ve lehçede reklam yapılabilecek. Bu tür reklamlar sadece ait olduğu kanalda yayımlanacak.

Bu iki konu da şimdiden tartışılmaya başladı. Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, yönetmeliğin reçetesiz ilaçlarla ilgili bölümüne tamamen karşı. ntvmsnbc’ye konuşan Çolak şunları söyledi:

Öncelikle TRT’nin yönetmeliğinin değişmesi kanunun değiştiği anlamına gelmiyor, kanun ortada duruyor. 1262 no'lu yasada ilaçların reklamı yapılamaz denirken,TRT’nin bir değişiklikle, reçetesiz ilçaların reklamını yapması mümkün değil. İlk olarak bu kanuna aykırı. Buradan reçeteli ilaçları çıkarıp, reçetesizlerin reklamını yaparım gibi bir mantık yürütülüyorsa bu da yanlış. Belki de böyle anlaşılmak isteniyor ama ortada bir kanun var ve bu durum kanuna aykırı.

DOĞRU KULLANILMAZSA ZEHİRDİR
İlaç dediğiniz ürün, ister reçeteli ister reçetesiz verilsin mutlaka bir hekim teşhisine dayalı verilir, sıradan bir ürün değildir. Herhangi bir ürün gibi algılanamaz. Çünkü zamanında, doğru tozda, uygun biçimde ve ona uygun ürünlerle birlikte alınmadığında, ilaçlar aynı zamanda zehir özelliği taşıyan maddelerdir. İlacın reçetesiz olması da bunu değiştirmez.

'AL BENİ' YARATACAK BİR ÜRÜN DEĞİLDİR
İlacı alan kişi, gerekli bilgiyi o eczaneden gelir alır. Reklam denilen şeyse, aniden çarpıcı ve spot etkilerle hasta üzerinde ‘al beni’ yaratır. Bir ürünün reklamı, alıcının isteğinin arttırılması için kullanılır. İlacın yan etkisi nedir, neyle alınır, nasıl ve hangi durumlarda kullanılır, bunları bir reklam afişinde ya da filminde anlatabilmeniz mümkün değil. İlaç ‘al beni’ yaratacak bir ürün değildir.

Üstelik de ilacın reklamının yapılması, fiyatını ve talebini artırır. Bu da eczacıların aslında lehine bir durumdur, bizim satışlarımız artar. Biz buna rağmen, reklam uygulamasına karşı çıkıyoruz. Eczacılar işin maddi çıkarına değil, olan bitene halk sağlığı açısından bakıyor. Bir kişinin ilaç kullanma dürtüsünü artırmak doğru ve sağlıklı bir şey değil. Tüm bu nedenlerden dolayı konuyla ilgili gerekli yasal girişimleri yapacağız.”

Eczacılar reklamla ilaç satışına karşı çıksa da yeni yönetmeliği savunan görüşler de var. İletişim Uzmanı Ali Saydam yeni uygulamayı şu sözlerle savundu:

DİĞER ÜRÜNLERDEN FARKI NE?
“Reçetesiz ilaçların reklamı yapılabilmeli. Hayati ve ehemmiyeti olmayan ilaçlardan söz ediyoruz. İnsan sağlığıyla doğrudan ilgili olmayan, yani reçeti zorunluluğu olmayan ilaçalardan söz ediyorsak, nasıl her türlü üründe serbest rekabet varsa bu ilaçlarda da serbest rekabetin olması doğal.

FİYATI BAKANLIK BELİRLERKEN REKLAMIN ANLAMI OLMAZ
Tanıtım rekabetin önemli bir yönüdür. Fakat bunun tek başına olmasının bir anlamı olmaz. İlaç fiyatını Sağlık Bakanlığı belirliyor. Fiyatları siz belirlemezken, nasıl rekabet edebilirsiniz. Fiyatı indiremedikten sonra fiyat rekabeti olmadan nasıl rekabet söz konusu olabilir? Öyleyse reklamın ne anlamı var?

Güzellik alanındaki sağlık ürünlerini kapsayan ‘dermo-kozmetik’ denen bir alan var. Burada reklam serbest ve fiyatların belirlenmesinde Sağlık Bakanlığı işe karışmıyor. Burada da öyle bir düzenleme getirilmesi gerekiyor ki “halkın sağlığı ile oynanıyor” suçlamasına girilmeyecek ürünlerde rekabet serbest bırakılabilsin.

KÜRTÇE REKLAM TATIŞMASI DA SÜRÜYOR
TRT, reklam gelirlerini artırmak için sadece reçetesiz reklam atağıyla kalmadı. Reklam satışlarını ilk kez özel bir şirkete devreden TRT, başta TRT Şeş olmak üzere farklı dil ve lehçede yayın yapan radyo ve televizyonların da gelirlerini artırmayı hedefliyor. Ali Saydam bu konuda da şunları söyledi:

Kürtçe reklamı, hükümetin demokratik açılımı ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Kürtçe konusundaki adımlar, şu anki atmosferde çok ilerleyemeyebilir, çünkü biraz keskinleşti çizgiler. Fakat gidişat o ki orada da özgürlükçü ve demokratik bir yola gitmek zorunlu olacak. Dünya oraya gidiyor çünkü. orada bir adacık gibi kalamaz. Türkiye’de de özgürlük ve demokrasi konusunda kısıtlama olmayacaktır. Bu reklam konusunda da geçerli.

'SADECE TRT İÇİN GETİRİYORUM' DİYEMEZSİNİZ
Zamanla bunun TRT dışındaki özel kanallara da yayılması gerektiğini düşünüyorum. Eğer Kürtçe reklamlarda bir açılım getiriliyorsa, “bunu sadece TRT için getiriyorum” diyemezsiniz. Böyle olsa bile bir zaman sonra bu aşılır.

İşin politik ve sosyal boyutunun dışında, ekonomik boyutuna gelirsek, bu konuda yerel kimliklere yapılan tanıtım ve reklam faaliyetlerini içeren ‘etno-marketing’ denilen bir alan var. Bu ne yazık ki Türkiye’de fazla uygulanmıyor.

Doğuda müthiş bir potansiyel var. Dolayısıyla bunun önü açıldığı zaman, müthiş bir ekonomik canlılık gelebilir. Bunun ekonomik karşılığı fazlasıyla vardır ve olacaktır. Bu, bugün görünmüyorsa, 10 yıl sonra görülecektir. Firmalar, etnik dillerde reklam yapmanın maddi getirisinin farkına varacaktır.”

Sayfa Yükleniyor...