'Zenginler arabalarına yakışsın diye çita alıyor'

Sayıları giderek azalan dünyanın en zeki ve güzel kedilerinden biri olan çita, zenginlerin sonradan görme alışkanlıkları yüzünden her gün daha fazla tehlike altına giriyor.

'Zenginler arabalarına yakışsın diye çita alıyor'

Büyük kediler arasında hassas konumdakiler sıralamasında başı çekebilirler. Ancak çitalar varlıklarını sürdürme konusunda  da bir o kadar zekiler.

Alabalıkta bir heyecan dalgası yayılıyor. Parmaklar dürbünleri sıkıca kavrıyor. Fotoğraf makinelerinin objektifleri zumlanıyor. Cıvıl cıvıl turistlerle dolu, her bir yanından diken gibi uzun objektifler çıkan en az 11 safari otobüsü, Tanzanya’nın Serengeti Ulusal Parkı’nda, yalnız kalmış bir akasya ağacının yakınlarında toplanmış. Son yarım saattir dört yavrusuyla birlikte gölgede oturan anne çita Etta, yakındaki bir yükseltide beliren Thomson ceylanı sürüsünden gözünü ayırmıyor. Şu anda ayaklanıyor ve harekete geçiyor. Hiç kimsenin, özellikle de gergin bir halde ona bakan ceylanların hiç de kanmadığı sözde bir umursamazlıkla sürüye doğru sokuluyor.

Aniden rehberlerin biri bağırıyor. Ceylanlar dağılıp koşmaya başlayınca Etta da ok olup yerinden fırlıyor. Zarif kedi, gözle takip edemeyeceğiniz kadar hızlı; otların arasında mermi gibi ilerliyor. Bu dram birkaç saniye içinde, bir toz bulutunun kalkması ve talihsiz genç bir ceylanın boğazından yakalanmasıyla son buluyor. Etta, ölü hayvanı çeke çeke yavrularına götürürken, onlar da ziyafete dalmanın hevesiyle çalıların arasından çıkıyorlar. Birkaç saniye sonra safari otobüsleri de orada; sürücüler manevralarla müşterileri için en iyi fotoğraf açısını yakalamaya uğraşıyor...

'Zenginler arabalarına yakışsın diye çita alıyor' - 1 Gizli kamera, bir Asya çitasının  anlık görüntüsünü yakalıyor. İran’ın ıssız bir köşesinde  sadece birkaç düzine kadarlar. Dünya çapındaki çita sayısı, 1900 yılında tahminen 100 bin civarındayken, bugün bu sayı 10  binin altına inmiş durumda.

Popüler kültürde yaygın olarak varlık göstermeleri, çitaların doğada da toplumun hayal gücünde olduğu kadar güvende oldukları izlenimini yaratabilir.

Ama değiller. Çitalar yeryüzündeki büyük kediler arasında durumu en hassas olanı; şaşırtıcı oranda nadirler ve giderek daha da nadir hale geliyorlar. Birkaç yüzyıl öncesinde çitalar Hint Yarımadası’ndan Kızıldeniz sahillerine kadar uzanan bir alanda ve Afrika’nın büyük bölümünde kol geziyordu. Ama ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar, insanlığın uzun elinden kaçmaları mümkün olmadı.

Çitaların bir zamanlar Hindistan, İran ve Arabistan’ın kraliyet saraylarını süsleyen zarif alttürü Asya çitasının soyu bugün neredeyse tükenmiş durumda. 20. yüzyıl boyunca çiftçiler, hayvancılar ve çobanlar bu kedileri yaşam alanlarından sürdü. Avcılar spor olsun diye onları vurdu. Kaçak avcılar da kârlı egzotik hayvan ticareti için yavrularını yakaladı. Ve sonuçta Afrika’da çita sayısı yüzde 90’ı aşan bir oranda kayba uğradı. Bugün yaban ortamda varlık gösteren toplam çita sayısı 10 binin altında...

Çitaların her şeyi hız –saf, ham, patlarcasına bir hız– için tasarlanmış. Bir çitayla bir Lamborghini’yi yan yana bir otoyola bırakın. Hız limitini önce hangisinin kıracağı konusunda girilecek bahsin favorisi yoktur. Her ikisi de üç saniyenin altında bir sürede sıfırdan saatte 100 kilometre hıza ulaşabilir, ama çita daha ilk bir–iki adımında saatte 70 kilometreyi geçebilir.

Ve ne adımlar onlar öyle. Esnek omurga ve uzun, akıcı bacaklar sayesinde çita 7,5 metreyi aşan adımlarla zemini adeta yer, yutar. Seçkin bir sporcu iyice hız aldıktan sonra sadece bir defalığına dahi bu mesafeyi sıçrayarak aşabilse, yolu Olimpiyat Oyunları’na kadar uzanır. En yüksek hızında koşan bir çitaysa, bu sıçrayışı saniyede belki dört kez yapar.

'Zenginler arabalarına yakışsın diye çita alıyor' - 2 Henüz bir yavruyken bir kaçak avcının elinden kurtarılan beş yaşındaki Koshki, İran’ın kuzeydoğusunda bir koruma alanında büyüdü. Esaret altında yaşayan Asya çitası sayısı sadece  iki ve Koshki de onlardan biri. Omuzlarındaki kalın kürk tutamı, onu Afrika

‘BUGÜNKÜ ZENGİNLERİN SONRADAN GÖRME DAVRANIŞI’
Böylesi insanüstü beceriler, çok eski çağlarda çitalara başka bir dünyadan gelmişler gibi bir hava kazandırmış. Çitaları ilk olarak, yaklaşık 4 bin yıl önce, ehlileştirip evcil hayvan haline getiren ve mezar ve tapınaklardaki resimlerde ölümsüzleştiren, Mısırlılar. Hindistan, İran ve Arabistan’da da çitalarla –veya o dönemdeki adlarıyla “av leoparlarıyla”– ava çıkmak, aristokratlar arasında muazzam popüler bir spor haline gelmiş. Moğol imparatorlarının saraylarında bir nevi motif haline gelen çitalar tablo ve goblenlere, folklor ve şiirlere konu olmuş. Gözde çitalar mücevherli tasmalarla süslenmiş, kraliyet geçit törenlerinde ön planda yer almış.

Yavruların 10 bin dolardan fazlaya alıcı bulabildiği Suudi Arabistan ve Basra Körfezi ülkelerinde çitalar hâlâ pek moda. Çita–insan ilişkilerini ve yaban hayatı ticaretini araştıran Kenyalı yaban hayatı biyoloğu Mordecai Ogada, “Zengin genç erkekler, spor arabalarına yakışsın diye gidip çita alıyorlar,” diyor. “Bugünlerin tipik bir sonradan görme davranışı bu...”

Etiyopya’daki Yaban Hayatı İyileştirme ve Koruma Müdürlüğü Başkanı Yeneneh Teka, “Sorunun tahminlerimizden daha büyük olduğunu sanıyorum,” diyor. “İşin içinde çok büyük paralar var. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapan insanlar gibi, yaban hayatı kaçakçıları da köklü ve yerleşik şebekelere sahipler.”

'YABAN ORTAMA GERİ DÖNMEYECEKLER'
Geçtiğimiz yıl Etiyopyalı yetkililer yaban hayatı kaçakçılığı konusunda sıkı önlemler alıp, sınır polisi ve gümrük yetkililerine yönelik bir eğitim programı başlattı. Ve yasalardaki sıkı uygulama, yetkililerin Somali’ye kaçak yolla sokulmak üzere sevk edilen çita yavrularını yakalamasını sağladı.

“Sınır polisleri bir kamyonun belgelerini incelerken, benzin dolu olması gereken bir bidondan tırmalama sesleri geldiğini duymuşlar,” diyor Teka. “Açtıklarında, içinde durumu çok kötü olan beş minik çita yavrusu bulmuşlar.” Yavrulardan biri ölmüş. Kalan dördü, haftalar süren veteriner bakımından sonra Born Free (Özgür Doğanlar) Vakfı’nın Addis Ababa’nın bir saat kuzeyinde işlettiği, ömür boyu kalacakları, yaban hayatı barınağına götürülmüşler. Bu, sağ kalan dört yavru için mutlu bir son. Ancak tür için net bir kayıp.

“Asla yaban ortama geri dönemeyecekler,” diyor Ogada. “Onlara avlanmayı öğretebilseniz bile, insanlar yavrulara aslan veya sırtlan gibi yırtıcıları nasıl tanıyacaklarını, nasıl uzak duracaklarını öğretemez.” Bazı çitalar Güney Afrika’daki büyük, çitlerle çevrili koruma alanlarında başarıyla doğaya salınmış olsalar da, engin çayırlıklar büyümek için çok daha tehlikeli bir yer...

*Roff Smith'in yazdığı, Frans Lanting'in fotoğraflarıyla süslediği "Yaşamın Kıyısındaki Çita" adlı makalenin tümünü, National Geographic'in bu ayki sayısında okuyabilirsiniz.

'Zenginler arabalarına yakışsın diye çita alıyor' - 3 Katar'ın başkenti Doha'da tasma taktığı çitasıyla gezen bir sürücü.

Sayfa Yükleniyor...