Zirve Yayınevi baskını davasının bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın babası Mustafa Günaydın, oğlunun cinayetleri işlediğine inanmadığını söyledi.
Baba Günaydın “Kendisine sordum. 'Hiçkimse yok arkasında baba' dedi, yemin etti. Cevap vermiyor. Ama ben oğlumun böyle bir şey yaptığına inanmıyorum. Kana bakamazdı. Biir güvercin öldü diye, bir hafta yas tutardı” diye konuştu.
Emre Günaydın'ın uzaktan akrabası,, ikinci tanık Onur Dulkadir ise baskından bir gün önce, misyonerlikle ilgili bir toplantıya gittiklerini anlattı.
Dulkadir "Emre, zengin olacağını söylüyordu. Nasıl olacağını sorduğumda ise cevap vermiyordu" dedi.
Tanıklar Zeki Dağ ve Salih Demir, Emre Günaydın ile yakın ilişkileri bulunmadığını savundu.
Tanık Hamit Özpolat ise azmettirici olduğu iddiasıyla tutuklanan Varol Bülent Aral'ın kendisine "Cinayetlerin sorumlusu benim" dediğini iddia etti.
Duruşmada tanık olarak ifade veren İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat'a olaydan önceki 6 ay içinde emniyet ve jandarma istihbaratıyla yaptığı bin 415 telefon görüşmesi soruldu.
Abat, şu yanıtı verdi: “İnönü Üniversitesi'nde altı kişilik bir ekiple misyonerlik faaliyetlerini araştırdık, şüphe duyulabilecek durumları rapor ettik. Çeşitli illerden jandarma istihbaratından her gün aranmamın nedeni misyonerlik faaliyetleriyle ilgili bilgi talepleridir."
Duruşmada dinlenen son tanık ise yayınevi baskını sırasında Malatya Alay Komutanı olan Emekli Albay Mehmet Ülger oldu.
Ülger, şunları söyledi: “Ruhi Abat, istihbarat elemanı değil. Kendisiyle belge ya da bilgi alışverişinde bulunmadım. İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin kapanmaması için Ruhi Abat'ın ricası üzerine dönemin Rektörü Fatih Hilmioğlu ile görüştüm. Benimle ilgili ihbar mektubu yazan Veysel Şahin ise, jandarmaya istihbarat bilgisi sağlayan bir kişi. Düzenlediğimiz operasyonda Şahin'i 3 el bombası ve iki tabancayla yakaladık, bu nedenle bana husumeti vardı. İhbar mektubunu da bu nedenle gönderdi."
- Etiketler :
- Haberler
