Afganistan'ın geleceği yeniden masada

Almanya'nın Bonn kentinde Afganistan'ın geleceği masaya yatırılıyor. Konferansa Türkiye adına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu katılıyor.

Afganistan'ın geleceği yeniden masada

Pakistan'ın bokyot ederek katılmadığı konferansta Afganistan'a uzun süreli uluslararası yardımın teşvik edilmesi ve istikrar çabalarına desteğin arttırılması umuluyor. Siyasi analistler 2014'te yabancı askerlerin bu ülkeden ayrılacağını, uzun vadeli yardımın Afganistan için kritik önemde olduğunu vurguluyor.

Bonn’da resmi açılışı bugün yapılan Afganistan Konferansı cinayet, boykot ve siyasi gerginliklerin gölgesinde başladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Taliban ile masaya oturmaktan yana ama ABD kararsız. Afganistan’ın on yıllık bilançosu ise içler acısı.

On yıl sonra yine Almanya’nın eski başkenti Bonn’da Afganistan konulu bir konferans daha düzenleniyor. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 80 ülke temsilcisi ile 100 kadar delegasyonun katılacağı bu konferansta da on yıl önce olduğu gibi Afganistan’ın geleceği hakkında kararlar alınacak. Ancak bu kez taraflar, Afganistan’ı değil, zararın neresinden dönsek kardır ruh haliyle daha çok kendilerini düşündükleri sinyalini verdiler. Ya da bu sinyali vermekten çekinmediler. Konferansta on yıl önceki gibi halledilmesi gereken çok sayıda problem, bir o kadar da aktör var. En somut konu, bölgede konuşlanan yaklaşık 50 ülke askerinin 2014’de Afganistan’dan denetimli bir şekilde çekilecek olması ve askeri yönetimin Afganlar’a bırakılması. Peki 2014’den sonra ne olacak? Afganistan devletini kim finanse edecek? Afganistan Anayasası yeniden yazılacak mı? Malum on yıl önceki idealist hedeflerin neredeyse hiçbirine ulaşılamadı.

HERKESİN FARKLI BİR PLANI VAR
On yıllık Afganistan müdahalesinden sonra taraflar yine farklı taleplerde bulunuyor. Amerikalılar, bir yandan bölgeden asker çekip, maddi olarak tasarruf yapmak istiyor ama öte yandan da Afganistan’ı ve elbette Pakistan’ı güvenilir ellere bırakmak, daha doğrusu bu ülkelerde etkisini bir şekilde sürdürmek istiyor. Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, elbette önce hayatta sonra da iktidarda kalmayı arzu ediyor. Bunun yolu Taliban ile pazarlık yapıp bir güç dengesinde uzlaşabilmekten geçiyor. Taliban’dan ise, çoğunluk barışçıl da olsa farklı sesler yükseliyor. Pakistan’ın en büyük derdi, Taliban üzerinden Afganistan’ı kontrol etmek, kendi ülkesinde İslamcı akımları bastırmak, nükleer silahları elinde tutmak ve bütün bunlar için Amerika’dan mali destek almak. En masum talebi olan sadece askerlerini çekmek isteyen Avrupa imiş gibi görünüyor ama başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinin bu savaşa ekonomik çıkarları ve bölgede etkili olmak için katıldığı aşikar.

MERKEL: TALİBAN AB VE PAKİSTAN OLMALI
Bu konferansta da yine anahtar sözcüklerin başında Taliban geliyor. Taliban’ın Katar gibi bölgeden uzak, tarafsız bir yerde pazarlık yapma talebi kabul görmediği için doğrudan bir görüşme söz konusu olmadı. Zaten Amerika da kendi içinde pek kararlı değil. Ancak bir yıldır Taliban’ın Afganistan hükümeti, dolaylı olarak da ABD ile müzakere ettiği söyleniyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel’ın General Anzeiger gazetesine verdiği röportajdan anlaşıldığı üzere, Taliban ile pazarlık yolu açık. El Kaide ile ilişkisini kesmek ve şiddeti reddetmek koşuluyla Taliban ile masaya oturulabileceği mesajını veren Merkel, Pakistan’ın da mutlaka bu pazarlıklarda olması gerektiğini vurguladı. Merkel, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması uyarısında bulunarak, Alman askerlerinin 2014’den sonra da eğitim amaçlı olarak Afganistan’da kalmaya devam edebileceğinin de altını çizdi. Almanya’nın Afganistan Sorumlusu Michael Steiner de Sovyetler’in Afganistan çekilmesinin ardından Taliban’ın iktidarı ele geçirdiği döneme atıfta bulunarak tarihin tekerrür etmemesi gerektiğine dikkat çekti.

İÇ SAVAŞ SENARYOSU
Alman medyası Afganistan konusunda Alman siyasetçiler kadar iyimser değil. Almanya’nın en çok okunan bulvar gazetelerinden Bild bile konu hakkında yaptığı ayrıntılı araştırmadan sonra parlak bir tablo çizmedi. Bild, bazı gizli servis belgelerine dayanarak kaleme aldığı yazısında öncelikle Afganistan Devlet Başkanı Karzai’nin Bonn’da dışlanmaktan korktuğu ve konferansı bir şans değil, kendisi için tehdit olarak gördüğünü iddia ediyor. Bir başka iddia da Pakistan ve İran’ın ülkedeki barış gücüne karşı yapılan saldırıları gizlice destekliyor olması. Bild gazetesi yazısında Alman ve Amerikan ordusunun 2014’de ISAF askerleri çekildikten sonra Pakistan’daki Afgan direnişçilerinin ülkeye geri döneceği, teröristlerin iktidara geleceği ve bir iç savaş çıkacağı görüşünde olduğu, Taliban’ın elinde Alman silahlarının bulunduğu hatta Pakistan Başbakanı Asıf Ali Zardari’nin gizli servisinin teröristlerle ilişkide olduğunu itiraf ettiği gibi daha pek çok iddiaya da yer verdi.

KONFERANSA ÇOKTAN GÖLGE DÜŞTÜ
İddialar bir yana bırakırsak, son aylarda meydana gelen birkaç olumsuz gelişmenin bile Afganistan Konferansı’nın başarısına çoktan gölge düşürdüğünü söyleyebiliriz. Afganistan Devlet Başkanı Karzai’nin Taliban ile barışı sağlamanın yolları hakkında görüşme yapması için görevlendirdiği Burhaneddin Rabbani’nin 20 Eylül’de Kabil’de bir saldırıya kurban gitmesi pek çok planı altüst etti. Zira Karzai, Bonn’da konferansı daha çok Rabbani’nin raporu üzerinden yürütecekti. Karzai yine Bonn’da görüşülecek ABD askerlerinin Hindikuş’taki angajmanına yönelik müzakerelerde de pek ilerlemiş sayılmaz. Amerika olası tutumu hakkında pek fazla tüyo vermiyor. Ayrıca Pakistan’ın hafta sonu meydana gelen NATO saldırısı nedeniyle konferansı protesto etmesi ve dışişleri bakanını Bonn’a göndermeme kararı alması da Bonn konferansının başarısını baştan sekteye uğrattı. Çünkü herkes Pakistansız barış olmayacağını biliyor.

ON YILLIK BİLANÇO KARANLIK
Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen Afganistan’ın üzerindeki kara bulutlar bir nebze dahi dağılmış değil. Hatta bazı rakamlar on yıl sonra durumun Afgan halkı açısından çok daha vahim olduğunu gösteriyor. 10 yıl içinde hayatını kaybeden ISAF askeri sayısı 3.000, Sivil sayısı için on yıllık sağlıklı bir hesaplama yok ama BM ve İnsan Hakları Komisyonu sadece 2010 da 2 bin 777 Afgan’ın çatışmalarda öldüğünü hesap etti. Gençler arasındaki işsizlik oranı %26’dan %47’ye çıktı. Gecekondularda yaşayanların sayısı ikiye katlandı. Okula giden çocuk sayısında bir artış var ama hala halkın %60 okuma yazma bilmiyor. Ve kadınlar hala baskı altında yaşıyor.

TARİH TEKKERÜR EDER Mİ?
Görünen o ki, 10 yıl önce olduğu gibi Bonn’da yine siyasi liderler, şık konferans ya da otel lobilerinde büyük laflar ederken, Afgan sivil toplum örgütleri gazetecilere gerçek hayattan ipuçları vermeye çalışacak. Siyasetçilerin açıklamaları başlıklara taşınırken, halkın şikayetleri yine satır aralarına gizlenecek. Sanki bu yılki konferansın 10 yıl öncekinden tek farkı, Bonn’da BM’in değil, yine 10 yıl önce bu göreve getirilmesi planlanan Afganistan Devlet Başkanı’nın idareci olmasıymış gibi görünüyor. Konferansı organize edenler belli ki bununla, Afganistan’ın kendi kendini yönettiğinin altını çizmek istiyorlar. Tabii Karzai’nin Afgan olduğuna inananlar için. İnanmayanlarsa Alman Bild gazetesinin yazdığı iç savaş senaryosundan korkuyor. Bakalım tarih tekerrür edecek mi?

Sayfa Yükleniyor...