TİM: Faizde 1.25 puanlık indirim risk olmaz

TİM Başkanı Büyükekşi, Merkez Bankası'nın faizleri daha da düşürebileceğini, 2011 Mart ayına kadar kademeli olarak 1.25 puanlık bir düşüşün risk oluşturmayacağını söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın da katıldığı TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, en son açıklanan beklenti anketlerinde enflasyon beklentilerinin düştüğünü belirtti.

Büyükekşi, "Referandum sonrası oluşan iyimserlik havası faizlere anında yansıtılmalı diye düşünüyoruz. Merkez Bankası'nın dün akşam aldığı 25 baz puanlık faiz indirimi için teşekkür ediyoruz. Ancak Merkez Bankası faizleri daha da düşürebilir. Biz 2011 Mart'ına kadar kademeli olarak 1.25 puanlık bir düşüşün risk oluşturmayacağını düşünüyoruz. Daha sonra da tıpkı ABD, İsrail ve Avrupa merkez bankaları gibi çok daha düşük bir faiz seviyesini hedefleyebilir" dedi.

Orta vadede bir Türkiye balonu oluşmasından korktuklarını söyleyen Büyükekşi, en büyük tehlikenin dışarıdan kontrolsüz bir şekilde Türkiye'ye akan paranın varlık fiyatlarını ve borsayı şişirmesi ve nominal kurları daha da düşürmesi olacağını ve finansmanın rekabet gücünü geriletmeyeceği bir mekanizma kurulması gerektiğini söyledi.

Buna göre kısa vadeli çözüm önerileri olarak Büyükekşi, "Bize göre Merkez Bankası rezervlerini artırabilir. Bu IMF dahil herkesin kabul ettiği bir gerçek. Merkez Bankası'nın rezervlerinin 75 milyar dolardan 100 milyar dolara veya gerekiyorsa daha yüksek bir düzeye çıkarılması mümkün. Merkez Bankası günlük alım ihalelerinde miktarı 30 milyon dolardan 40 milyon dolara çıkardı. Ancak görülüyor ki bu düzeyde bir alım etkili olamıyor" dedi.

MB GEREKTİĞİNDE KURA MÜDAHALE ETMELİ
Japonya'nın iki gün önce yaptığı gibi, Merkez Bankası'nın gerektiğinde ciddi alımlarla kura müdahale etmesi gerektiğini belirtirken Büyükekşi, "Japon yetkililer, Merkez Bankası'nın piyasaya ne kadar yen sürdüğü konusunda bir rakam telaffuz etmiyor. Güçlü yenin, denizaşırı bölgelerde ürünlerinin rekabet gücünü azalttığı için Japon ihracatçılarını olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyorlar. Bizde de aynı şekilde kuvvetli bir şekilde kura müdahale edilmelidir. Her gün belli bir miktarda alım olduğunda piyasa beklentisi oluşuyor ancak ani ve miktarı değişen oranlardaki müdahaleler etkili sonuç verecektir" diye konuştu.

Türkiye'ye 2010 yılında tarihi döviz girişleri görüldüğünü, toplam 24.7 milyar dolarlık döviz girişi olduğunu söyleyen Büyükekşi, aynı dönemde döviz alım ihaleleri ile alınan tutarın 5.7 milyar dolar yani döviz girişlerinin yüzde 23'ü olduğuna dikkat çekti.

Büyükekşi, "Peki Merkez Bankası bu dönemde döviz rezervlerini ne kadar artırmış; sadece 985 milyon dolar. Oran olarak döviz girişlerinin yüzde 3.8'i. Biz bu oranın çok düşük olduğunu düşünüyoruz. Merkez Bankası döviz alıyor ama bunları Hazine'ye kullandırdığı için rezerv biriktiremiyor. Merkez Bankası ülkeye döviz girişlerinin daha fazlasını sterilize edebilir ve döviz rezervlerini daha fazla artırabilir. Döviz alımlarının miktarı artırılarak daha etkin döviz sterilizasyonu yoluna gidilebilir" dedi.

Merkez Bankası'nın ihracatçı ve sanayici ile daha yakın bir ilişki kurması gerektiğini, danışma mekanizmaları geliştirebileceğini söyleyen Büyükekşi, bunun için istişare konseyi benzeri bir yapı kurulması gerektiğini belirtti.

Büyükekşi, TİM olarak, döviz istikrar fonu kurulmasını talep ettiklerini de söyleyerek, "İhracatçının döviz kuru riskini hedge edecek bir fon kurulursa ve bunun için gerekli kaynak ta kısa vadeli sermaye hareketlerinden sağlanırsa, ihracatçının kendisi dışında gelişen şartlardan etkilenmesi telafi edilecektir. Merkez Bankası'nın reeskont kredisinin vadesini uzatması ihracatçılar için önemli avantajlar sağlayacaktır. Daha uzun vadeli finansman ihtiyacının olduğu büyük bir gerçektir" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...