30 yıllık Dev-Yol davası düştü

30 yıldır süren Dev-Yol ana davası zamanaşımı nedeniyle düştü. Yıllardır mahkeme kapılarını aşındıran sanık yakınları, kararın ardından gözyaşlarına boğuldu.

30 yıllık Dev-Yol davası düştü

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin direnme kararının ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yeniden görülmeye başlanan Dev-Yol ana davasının bugün karar duruşması yapıldı.

Duruşmaya, tüm sanıklar ile avukatları Şanal Sarıhan ve Mehdi Bektaş katıldı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul, dairenin oy birliğiyle aldığı kararı okudu. Ertuğrul, davada zamanaşımı süresini eylem tarihinden itibaren ele aldıklarını belirtti.

Daire Başkanı Ertuğrul, davanın tüm sanıklar yönünden zamanaşımından düşürülmesine oy birliğiyle karar verildiğini açıkladı.

Başkan Ekrem Ertuğrul, Yusuf Yıldırım ve Atalay Dede hakkında inceleme yapılmasına, Yaşar Kanbur hakkında ise Ceza Genel Kurulunun bozma kararı nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini açıkladı.

Başkan Ertuğrul, sanıklar Nurettin Aytun, Murat Parlakay, Celal Mut, Hilmi İzmirli, Mehmet Hassoy, Cahit Akçam, Halil Yasin Ketenoğlu, Bünyamin İnan, Turhan Yalçın Bürkev, Erdoğan Genç, Nuri Özdemir, Hıdır Adıyaman, Emin Koçer, Hasan Ertürk, Mehmet Akın Dirik, Melih Bekdemir, Veli Yıldırım ve Hüseyin Aslan'a atılı ''Anayasal düzeni zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya kalkışma'' suçunun temas ettiği 765 sayılı TCK'nın 146/1. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibarıyla suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan aynı kanunun 102/1. maddesinde belirlenen asli zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu ve aynı maddenin son fıkrasında belirtilen istisna kapsamında kalmadığını kaydetti.

Bu sanıklar yönünden aynı kanunun, 104/2. maddesinde öngörülen eklentili zamanaşımı süresinin ise 30 yıl olduğunu belirten Ertuğrul, sanıkların sorumlu tutuldukları ''Anayasal düzeni zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya kalkışmaya teşebbüs'' suçuna vücut veren ve suçun 765 sayılı TCK'nın 146/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesini gerekli kılan eylemlerinin gerçekleştiği tarihlerden itibaren başlayan 30 yıllık dava zamanaşımı süresinin, inceleme tarihi itibarıyla dolduğunun anlaşıldığını bildirdi.

Ertuğrul, bu nedenle, hükmün bozulmasına, CMK'nın 322. maddesine istinaden sanıklar hakkında açılan davaların zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı.

18 SANIKLI DAVA DÜŞTÜ
Böylelikle, 18 sanık hakkında 30 yıldır devam eden dava, zamanaşımı nedeniyle düşürüldü.

Sanıklar Yıldırım ve Dede hakkında ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu daha önce zamanaşımından davanın düşürülmesine karar verdiği için, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu sanıklar yönünden karar vermedi.

Daire, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca hakkındaki hüküm bozulan sanık Kanbur hakkında da karar vermedi. Kanbur hakkındaki davanın zamanaşımından düşürülüp düşürülmeyeceğine yerel mahkeme karar verecek.

Bazı sanık yakınlarının kararın açıklanmasının ardından ağladıkları görüldü.

AVUKAT SARIHAN: BERAAT KARARI VERİLMELİYDİ
Duruşmanın ardından bazı sanıklar ve avukatları, Yargıtay önünde gazetecilere açıklama yaptı.

Davayı başından bugüne kadar takip eden Avukat Şenal Sarıhan, şunları söyledi:

''Eğer adalet olgusu geç gelmişse, orada adil bir sonuç yoktur. Ama bu davadaki tek sonuç adaletin geç gelmesi veya yargılamanın uzamış olması değildir. Bu davadaki asıl sorun, 12 Mart ve 12 Eylül gibi olağanüstü dönemlerin işkenceli sorguları üzerine dayandırılmış dosyalarda, arkadaşlarımızın, müvekkillerimizin mağdur edilmesidir. Bu mağduriyet 30 yılı aşkın süredir devam ettirildi. Biz bu davada zamanaşımı istemedik. Çünkü zamanaşımı, gerçeğin üzerine sürülmüş bir gölgedir. Biz beraat istedik. Çünkü, hukuka aykırı, adil olmayan yollarla yapılan sorgular sonucunda elde edilen bir dosyada, ancak ve ancak beraat kararı verilmesi gerekirdi. Sonuç böyle olmadı.

Bu davada mücadele eden aileler, müvekkiller, avukatlar esas olarak şunu istiyorlar: 'de bir daha olağanüstü dönemler yaşanmasın, olağanüstü dönem yargıları yürürlüğe girmesin. Ülke gerçekten adil yargılama hakkına kavuşsun. Burada bulunan herkes, bu mücadelede nefer olmaya kararlıdır.''

AKÇAM: TESELLİMİZ ARKADAŞLARIMIZIN CEZAEVİNE GİRMEMESİ
Sanıklardan Cahit Akçam ise ''haklarındaki davanın düşürülmesiyle, dava sürecinde yaşanan adaletsizlikleri ve hukuksuzlukları tespit etme şansına sahip olan Yargıtay’ın bu şansı kaçırdığını'' ifade etti.

Akçam, ''Bu davada yargılanan bütün sanıkların isimleri, 12 Eylül döneminde açılan, halktan yana güçlerin yargılandığı bütün davalarda olduğu gibi, halkın nezdinde ve bu ülke tarihinde şerefle yer alacak insanlardır. Çünkü onlar, bu ülkede faşizme karşı mücadele etmiş olmanın onur ve gururunu taşıyorlar. Zamanaşımından davanın düşmesi, bu tarihsel gerçeği, onların tarihsel haklılıklarını ve doğruluklarını ortadan kaldıramayacak. Tek tesellimiz, bu kararla bazı arkadaşlarımızın yeniden cezaevine gitmesine yol açacak bir sonucun doğmaması olmuştur'' diye konuştu.

GENÇ: DAVAMIZ SÜRECEK
Sanıklardan Erdoğan Genç de davanın ''HSYK kararıyla bitirildiğini'' düşündüklerini bildirerek, ''Lehimize olduğu için sevinçliyiz. Ancak bu dava bizim için bitmiş değildir. Bizim davamız, gönüllerde hep beraber yaşattığımız davamız devam edecektir ve bunun hukuki süreci de bundan sonra işletilecektir'' dedi.

DAVANIN GEÇMİŞİ
Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 574 sanıkla 18 Ekim 1982'de başlayan Dev-Yol ana davasında, birleştirilen dosyalarla sanık sayısı 723'e çıktı.

Sıkıyönetim Mahkemesi, 17 Temmuz 1989'da 7 kişi hakkında idam, 39 kişi hakkında ömür boyu, 346 kişi hakkında 2 ila 20 yıl arasında ağır hapis cezaları verdi.

Kararın bozulması ve sıkıyönetim mahkemelerinin kaldırılmasının ardından Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden ikinci yargılamada, idam cezası istemiyle yargılanan 22 sanıktan 2'si idam, 20'si müebbet hapis cezasına mahkum edildi.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 28 Mayıs 2004'te müebbet hapis cezasına çarptırılan 20 sanık hakkında verilen kararı bozdu. Bozma gerekçesinde, kararın kaldırılan idam cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası üzerine kurulması gerektiği belirtildi.

Davayı tekrar gören Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006'da 20 sanığı müebbet, 2 sanığı ise 16 yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırdı.

Müebbet hapis cezasına çarptırılan sanıklardan Osman Nuri Ramazanoğlu vefat ederken, Yargıtay 11. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bu kez, ''sanıkların savunma haklarının kısıtlandığı'' gerekçesiyle oy birliğiyle bozdu.

Bozma kararından sonra dosya tekrar Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesine gitti. Mahkeme, 2006'da verdiği kararda direnerek, 19 sanığı ''Anayasal düzeni cebren bozmaya teşebbüs etmek'' suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırdı. Atılı suç tarihinde yaşı küçük olan Veli Yıldırım ve Hüseyin Aslan ise 16 yıl 8'er ay hapis cezasına mahkum edildi. Mahkeme, yurt dışında bulunan sanık Halil Yasin Ketenoğlu'nun bozma ilamına karşı beyanının alınmasına gerek görmedi.

Yerel mahkemenin direnme kararının ardından dava dosyası Yargıtay Ceza Genel Kuruluna geldi. Kurul, 2 sanık için dosyanın zamanaşımına girdiğini belirterek, yerel mahkemenin ''eylemli uyma'' kararı vermesi nedeniyle bu konuda gerekli incelemenin Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapılmasına karar verdi. Ancak dosya, Yargıtayda daireler arasındaki yeni görev dağılımı nedeniyle 9. Ceza Dairesine gönderildi.

Sayfa Yükleniyor...