Antik Mitlerde Yaradılış Öyküleri - 1

Modern dünyanın zamanı açıklama şeklinde farklı bir anlayışa sahip olan Hopi’ler insanlığın dünyaya gelişi ile ilgili ilginç mitolojik temalara sahiptirler.

Antik Mitlerde Yaradılış Öyküleri - 1

Peki bu bilgiler eşliğinde Hopiler, Anasaziler ne demişler? Dogonlar ve Naulu’lar kendileriyle ilgili bu bilgiyi nasıl açıklamış gelin bir de bunlara bakalım.

Hopiler, sayıları bugün 8000’lerle anılan bir Kızılderili kabilesidir. Hopi kelime kökü barış teması ile ilgilidir. Hopi’lerin sahip olduğu tarım ve yapı kültürü M.Ö 700’lerde çoktan şekillenmiş olup, yerleşim yerleri Arizona bölgesinin kuzeydoğusunda bulunmaktadır.

Modern dünyanın zamanı açıklama şeklinde farklı bir anlayışa sahip olan Hopi’ler insanlığın dünyaya gelişi ile ilgili ilginç mitolojik temalara sahiptirler. Fakat ilginçtir ki, zamanı modern insanın algıladığı gibi algılamayan Hopi’ler de geçmiş, gelecek ve şimdiye bakış açısı farklıdır.

Dilin günümüz zorluklarından uzak, modern dünyanın dil kalıplarını kullanmayan bu kabile, buna rağmen insanın bu dünyaya gelişi ile ilgili çok önemli bilgileri bize anlatmaktadırlar. Hopi’lere göre dünya 3 kez yıkım yaşamıştır. En son yıkımın su nedeni ile olduğu da verdikleri bilgiler arasındadır. Fakat bunlardan daha önemlisi, astronomik olarak açıklanabilecek ve esasen sahip oldukları kültür ile bilmelerine imkan olmayan detaylar ile açıkladıkları uzak geçmişi okumaya, araştırmaya değerdir. Hopi’ler atalarının dünya dışı olduğunu anlatmaktadırlar.

Dünyanın geçmişi ile ilgili araştırmalarda karşımıza çıkan, rastlantı olamayacak kadar benzerlikler içeren şeylerden birkaçı da, Hopi’lerin, Hopi’ler ile akraba oldukları düşünülen Pueblo’ların ve hatta Uygur Türkleri’nin kullandığı sembollerin aynı olmasıdır. Bu konuda Atatürk’ün de yaptırmış olduğu araştırmalar, sayın Tahsin Mayatepek’in şahsen ilgilendiği, araştırmacı James Churchward tarafından Mu kıtası ve semboller kitapları ile yayınlanmış ve tüm dünyaya duyurulmuştur.

Kuzey Amerika’nın ilk halklarından olan Anasazi’leri de unutmamak gereklidir. M.S. 500 yılları ile M.S 1300 yılları arasında varlığını sürdürmüş ve Hopi’lerin ataları olması nedeni ile bu yazı adına özel olarak önem taşıyan bir kültürdür. Daha sonra konumuz içinde yer alacak olan insanlığın geldiği köken ile ilgili söylediklerini duymadan önce onların daha geçtiğimiz 2000 yılın başlarında tarım ile uğraştıklarını ve baraj ve sulama ağları kurabilmiş olmalarını hatırlatmakta fayda var. Aynı zamanda, uçurum ve kayalıklara yaptıkları özel yerleşim yerleri ile de arkeolojik olarak özel bir yere sahiptirler. Fakat ne yazık ki, 1300 yılında her şeylerini terk ederek ortadan kaybolmuşlardır. Takvimleri özeldir ve homojen bir kültürleri vardır. Asla yağmacı ya da savaşçı olmamışlardır.

Tekrar Hopi’lere dönersek, evren görüşlerini anlamak için zaman kavramına bakış açımızı incelemekte fayda vardır. Çünkü Hopi’lerin geçmiş ve zaman anlayışlarını anlamak için en iyisi onlardan olmaktır. Hopi değilseniz, günümüz dil kalıpları ve buna bağlı düşünce modellemeleri ile onları anlamak kolay bir iş değildir.

Hopi’lerin şu an sayısı dünya üzerinde 8000’i bulmakta ve büyük Kanyonun doğusunda Colarado nehrinin yakınlarında yaşamaktadırlar. Hopi dilinde, bazı evren tanrı görüşlerinin algılamak için bir Hopi olmak gerekir. Çünkü Hopi dili sıradaşı semitik dil alt yapılarına sahiptir. Hopi kültüründe zaman anlayışı modern batı toplumundan farklıdır. Geçmiş, gelecek ve şimdiyle ilgili sözcük kelimeler bizim anladığımız şekilde bulunmamaktadır. Hopi mitolojisi, atalarının dünya dışından geldikleri inancı üzerine kurulmuştur. Önemli araştırmacılardan Dr. George Hunt Williamson’a bu dünya dışı kökenin Sirius yıldızı ile ilgili olduğunu söylenmiştir. Bu arada ünlü Mu kıtası araştırmacısı James Churchward, Hopilerin kullandığı lisan üzerinde araştırmalar yapmış ve kültürün söyledikleri üzerinde pek çok makale yazmıştır.

Hopi’ler, kısacası; bir zamanlar Pokanghoya ve Palongauhoya isimli iki gücün etrafında herkesin barış ve mutluluk için yaşadıkları Sotuknang isimli bir yerden geldiklerini söylerler. Onların deyişlerine göre yerküre tanrısı Sotuknang, gelen çok büyük bir felakete karşı yerlerini acilen terk etmelerini emretmiştir. Rengi mavi güzel ışık verenden kırmızı alev çıkarana dönmüştür. (Adeta astronomik bir yıldız çökümü olayını tarif etmektedir) Bu kendi ırklarının ikinci dünyasının yok olmaya başlaması anlamına gelir.

Bir süre sonra kendi dünyaları çevresinde döndüğü yıldızın anormal faaliyetleri sebebiyle dünya hızla dönmeye başlar, gezegenler iki kez tepe taklak olur, deniz ve su tüm dünyayı kaplar. Hopi’lerin ataları Kutsal Sotunangu’dan ayrılırken eski dünyalarının soğuk uzayda bir buza dönüşümünü anlatırlar. Bunun yanında bu ikiz yıldızın etrafında dönen gezegenin yani ilk doğdukları dünyanın ateş tarafından yok edildiğini 19 gezegenli bu devasa güneş sisteminin yedinci gezegeninde bir yaşam alanı yarattıklarını anlatırlar. Güneşleri iyice anormalleşen Hopi’lerin ataları ırklarının devamı için dünyaya kaçmışlardır. Bu kabilede yaşayan asırlık inanç, kabilenin 250 000 yıl önce Sirius yıldızından geldiklerini ve önümüzdeki dönemde bu bilginin daha da detaylı yönlerini modern uygarlıklarla paylaşacaklarını söylemektedirler.

İkiz tanrı sembolü çift güneşe sahip bir takımyıldızın etrafında dönen bir gezegenden geldiklerini söylemektedir. Kutsal Hopi kehanetleri, kendi yer kürelerinin yakını civarında olan bir felaketten dolayı dünyaya kaçan bir gruptan bahseder. Nanga Sohu, bazı bilgilerde onları dünyaya getiren büyük lider, bazı bilgilerde de kendi geldikleri takımyıldızın ismi olarak da nitelendirilir.

Sayfa Yükleniyor...