Arınç: Yargıtay sussun, kararları konuşsun

Başbakan Yardımcısı Arınç, yüksek yargıya yönelik eleştirilerini "Ey Yargıtay sen şimdi konuşma. Sen kararlarınla konuş. Danıştay bildiri yayınlıyor, sana ne oluyor kardeşim?" sözleriyle sürdürdü.

İstanbul'da partililerle buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yargı krizi ve ortaya atılan darbe planı iddialarıyla ilgili açıklamalar yaptı.

Arınç'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Bütün bu planların büyük bir kısmından haberdardık. Ayakta durmaya gayret ettik.

Bu günlerde kriz varmış, bu kriz nedeniyle seçim olmalıymış. Kim söylüyor bunu? CHP ile MHP... Ben Tayyip beyden farklı düşünüyorum, iyi ki o var partinin başında. Ben olsam 'yürüyün seçime' derim. Bugün seçime gitsek bunların nal toplayacağını biliyorum.

Tarafsız olmayan bir avuç yargı unsuru, AK Parti iktidarını kendisine hedef almış durumda. 4 yıl önce iddianamesinde yanlış yaptı diye gencecik savcının hayatı ile oynayanların yeni oyunlarına müsada etmeyeceğiz.

Biz diyoruz ki, 'Ey Yargıtay sen şimdi konuşma... Sen kararlarınla konuş' diyoruz. Yüksek yargıya yakışanı yapın, sizden beklediğimiz budur.

Danıştay bildiri yayınlıyor. Sana ne oluyor kardeşim? Sonunda da bize tavsiyelerde bulunuyor ama üste kendi hükümete ağzına geleni söylüyor. Kuştan korkan darı ekmez, biz herşeyi göze alarak geldik."





Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'de son günlerde, ''Bir kriz var ve kriz derinleşiyor. Bundan hepimiz kaygı duyuyoruz'' konusunda özellikle yapay endişelerin güçlendirildiğini belirterek, bu konuda endişe edilmemesi gerektiğini söyledi.

Arınç, AK Parti Genel Merkez Tanıtım ve Medya Birimi Başkanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen '' Buluşmaları'' çerçevesinde, İstanbul'da ''Demokratik Açılım'' konulu bir konferans verdi.

Bakan Arınç, şu anda Türkiye'nin bir çok ilinde bakanlar, milletvekilleri ve AK Parti Genel Başkan Yardımcılarının katıldığı toplantılar yapıldığını hatırlattı.

Türkiye'ye İstanbul'dan mesaj vermenin çok önemine işaret eden, İstanbul'un küçük bir Türkiye olduğunu dile getiren Arınç, AK Parti'nin İstanbul'da kurulduğundan bu yana hep başarılı olduğunu vurguladı.

Arınç, AK Parti'ye en büyük gücün İstanbul'dan verildiğini belirterek, geçmişten bu yana İstanbul'un siyasi tercihini hep Türkiye için önemli olan partilere kullandığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994'te Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin büyük bir milat gibi olduğunu ve İstanbul'un bütün Türkiye'yi temsil ettiğini söyledi.

Dün Başbakan Erdoğan'ın demokratik açılımın en önemli unsurlarından saydıkları Türkiye'nin seçkin sanatçılarıyla bir araya geldiğini anımsatan Bülent Arınç, herkesin çok yakından tanıdığı değerli sanatçıların demokratik açılım konusunda Başbakan'ın sözlerini büyük bir dikkat ve beğeniyle izlediklerini ifade ettiklerini belirtti.

Arınç, sanatçıların Türkiye'nin bütünlüğü, birlik ve beraberliği konusunda bu çalışmaya katkı vereceklerini dile getirdiklerine işaret ederek, 70'e yakın sanatçının katıldığı toplantının tekrarlanacağını, yazarlar ve tekrar sanatçılarla toplantının devam edeceğini bildirdi.

Bakan Arınç, ''Çünkü açılım konusunda ortaya koyduğumuz siyasi iradenin 70 milyonumuz tarafından paylaşılmasını istiyoruz. Bu Türkiye'nin geleceği, bekası açısından çok önemli. Huzur içerisinde, refah düzeyi yüksek mutlu insanların Türkiye'sine ancak demokratik açılımın hedefe varmasıyla ulaşabileceğiz. Bu konuda bilgi kirliliği yaşanıyor olabilir. Zihinler bulandırılmak isteniyor olabilir. Tek sermayesi ortalığın bulanmasından nemalanmak olan, ister siyasetçi olsun, ister başka şer odakları, bu açılımı hakiki manasından uzaklaştırıyor olabilir. Biz doğru olanı söyleyeceğiz, doğru olanı yapacağız. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu konuları büyük bir cesaretle savunacağız'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün sanatçılarla yaptığı toplantıdan çıkanların dinlendiğinde, herkesin aydınlanmış, sevinmiş olduğunu ifade ederek, ''Bir hükümeti temsil eden Başbakan ve bakanlarıyla ilk defa bir masa etrafında bir araya geldiklerini, hepsi Türkiye'nin bütünlüğünü temsil ettiklerini, şarkılarıyla türküleriyle bütün sanatsal gösterilerinde Türkiye'nin dilini kullandıklarını ifade ettiler. İnanıyorum ki bundan sonra yapılacak toplantılarda çok faydalı olacak'' diye konuştu.

''TEK SERMAYE, TEK MUHATAP...''
''Biz gücümüzü halktan alıyoruz. Halkın desteğinden alıyoruz. Halkın bizi sarmalamasından kucaklamasından alıyoruz. Tek sermayemiz O'dur. Tek muhatabımız da O'dur'' diyen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, milletle beraber olmanın ve milletin dilinden konuşulmasının önemine değindi.

Bugün Başbakan Erdoğan'ın İspanya'ya gideceğini anımsatan Arınç, Türkiye'nin bir kaç yıldan beri İspanya ile BM Programı içerisinde medeniyetler ittifakı çalışması yürüttüğünü hatırlatarak, ''Bir taraftan İspanya Başbakan Zapatero bir taraftan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, sürekli olarak bütün dünyaya medeniyetlerin birlik içinde, ittifak içinde, dayanışma içinde olmasının gereğini ifade ediyor. Aksi taktirde terör belasının azacağını, ayrımcılık yapacağını, 'İslamofobia' yani İslam düşmanlığının giderek cahillikten kaynaklanan bir şekilde artacağını duyurmaya çalışıyor. Bu çok faydalı ve başarılı bir çalışmadır. İstanbul'da zaman zaman zirve toplantıları da yapıldı. Yarın ki toplantı da bunun devamı mahiyetinde'' diye konuştu.

Arınç, Türkiye'yi yüceltmek Türkiye'yi huzurlu yaşanılabilir bir ülke yapmak, kalkındırmak, ekonomik ve siyasi anlamda, toplumsal barış konusunda çok daha iyi bir noktaya götürmek için çabaladıklarını, bunu milletten aldıkları güçle yaptıklarını belirtti.

Türkiye'nin dış politikada çok itibarlı bir ülke olduğunu, bunda hükümetin cesur ve kararlı tutumunun büyük rol oynadığını vurgulayan Arınç, Sırbistan ve Bosna Hersek'in Türkiye'de kucaklaştıklarına dikkati çekerek, iki ülke arasında gündeme gelen bir çatışmanın Türkiye'nin olağanüstü çabalarıyla barışa döndüğünü, Sırbistan ve Bosna Hersek'in birbirlerinde artık büyük elçilikler açma konusunda söz verdiklerini kaydetti.

Bülent Arınç, Rusya ile Gürcistan arasındaki sorun çıktığında, Gürcistan'ın Türkiye'den yardım istediğini hatırlatarak, ''Doğumuzda batımızda kuzeyimizde güneyimizde hatta Türkiye'ye çok uzak coğrafyalarda bile ara bulucu ve işi bitirme noktasında Türkiye çok itibarlı bir ülke oldu'' dedi.

''SİYASİ HAYATIMIZDA ÇOK KRİZLER GÖRDÜK...''
Arınç, sadece içerideki konularda değil, Türkiye'yi tarihte olduğu gibi yeniden üstün güçlü, büyük bir devlet olma noktasında adım adım mesafeler katedildiğini ve başarıya ulaştıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Son günlerde 'Türkiye'de bir kriz var ve kriz derinleşiyor bundan hepimiz kaygı duyuyoruz' konusunda özellikle yapay endişelerin güçlendirildiğini biliyoruz. Hiç endişe etmeyin. Çok rahatlıkla söylüyorum 35-40 yıldır siyasetin içindeyim, sadece milletvekili olduğum parlamentodaki dönemlerde değil, 19 yaşından beri bu işin içindeyim. Çoğu zaman düşe kalka, ama her zaman dosdoğru hedefimize gittik. Bundan dolayı hiçbir zaman da endişe etmeyin.

Siyasi hayatımızda çok krizler gördük çok sıkıntılar gördük. Bunların bir kısmı hükümetlerin beceriksizliği nedeniyle ekonomik ve sosyal krizlerdi. Bir kısmı müdahaleler, muhtıralar, kaşlarını kaldırma, sesini yükseltme gibi demokrasiye doğrudan müdahalelerdi. Bütün bu müdahaleler Türkiye'de siyaseti kesintiye uğrattı. Siyaset, sosyal hayat, toplumsal barış bozuldu. Öyle günler geldi ki Türkiye'de ayrımcılıklar yapıldı. İnsanlar kıyafetlerinden dolayı, okuduğu okulun isminden dolayı, siyasal düşüncesinden veya sosyal hayatta içerisinde bulunduğu mevkiden dolayı ya dışlanarak ya elitist bir zümre olarak yukarıda tutuldu. Kem gözle bakıldı insanımıza, ondan adeta utananlar vardı.

'Siz bizim söylediğimizi söyleyecek, konuştuğumuzu konuşacak, söylediğimizi giyeceksiniz, dediğimiz yerde okuyacaksınız başka bir çareniz yok. Siz sürüsünüz biz de sizi güdenler sahipleriniz olarak varız' düşüncesi, Türkiye'de belki bir yüzyılı aşkın zamandır geçerli oldu. İnsanımız bunları hak etmiyordu. Ama güç başkalarının elindeydi. Bu güçlere yardımcı olan destek kuvvetler de vardı. Başta medya gelmek üzere... Tüm bunlarla Türkiye'de siyasal hayatın zaman zaman kesintiye uğradığını hepimiz biliyoruz. Zaman olmuştur Türkiye'de darbeleri özleyenler 'nerede kaldı biraz da gecikti' diyenler ortaya çıkmıştır. Zaman olmuştur darbe geldiğinde ilk ziyaretçiler anlı şanlı kişiler olmuş. 'Emriniz başımızın üstünde nasıl bir anayasa istersiniz söyleyin siparişinizi hemen hazırlayalım' demişlerdir. Zaman olmuştur brifingler yapılmıştır. Yüksek yargının mensupları brifingi veren komutanları ayakta karşılamış ve orada anlatılanlara göre yargılarını sürdürmeye çalışmışlardır. Türkiye bunları gördü. Umarım siz de görmüşsünüzdür.''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 1950'de çok partili siyasal hayata geçen Türkiye'de 1950-2010 arasında geçen 60 yılın en az 50 yılının darbeler, muhtıralar ve baskılar dönemi olduğunu dile getirerek, bu dönemlerde ne varsa hepsini yaşadıklarını, gençlerin heba olduğunu, insanların perişan olduğunu, iş yerlerinin kapandığını, toplumun fakirleştiğini ve yoksullaştığını, Türkiye'nin yatırım yapılmayan güvensiz bir ülke haline geldiğini, terörün azdığını, terörle mücadelenin başarılı olmadığını, terörün ortaya çıkardığı ekonomik güçlüklerin bütün Türkiye'yi ilgilendirdiğini kaydetti.

''Çok şükür Türkiye o günlerden artık kurtuldu, o günler artık çok gerilerde kaldı'' diye konuşan Arınç, Türkiye'de siyaset tanımının yeni bir tarife kavuştuğunu söyledi.

Arınç, AK Parti'nin 2002'de kuruluşundan bir yıl sonra tek başına iktidara geldiğinde 7 partinin Meclis dışı kaldığını, Türkiye'de yeni bir dönemin başladığını dile getirdi.

Sayfa Yükleniyor...