Arslan: Alparslan Arslan'ı tanımam

Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Rafet Arslan, Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan’ı Muzaffer Tekin’in bürosunda görmediğini belirterek, “Onu tanımam” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında savunmasını sürdüren Rafet Arslan, ''Ergenekon soruşturmasının amacından uzaklaştığını ve birilerini sindirme amaçlı siyasi baskı aracına dönüştüğünü'' ileri sürdü.

''Bu iddianameye baktığımızda neyle suçlandığımızın bile somut delili yoktur'' diyen Arslan, suçlanmasına delil gösterilen ''Derin devletle ilgili belgeler'' denilen yazıların '''de Derin Devletin Yapısı'' başlıklı herkesin ulaşabileceği bir kitaptan alıntılar olduğunu söyledi.

Evinde oğlu ve kızına ait olan bilgisayarın uzun süre incelendiğini, ancak bu bilgisayarda sadece çocuklarına ait oyun ve şarkı kayıtları bulunduğunu anlatan Arslan, ''Ben, Muzaffer Tekin'in dostu, kardeşi, yareni olmam nedeniyle bu iddianameye dahil edilmiş bulunmaktayım. İddianamede adı geçen 3-5 kişi dışında kimseyi tanımam. İddianamede basit konuşmalar, muhabbetler dahi suç delili olarak sunulmuştur. Muzaffer Tekin, 40 yıl önce bu ülkeyi can bedeline korumaya yemin ettiğimiz devre arkadaşımdır'' diye konuştu.

Arslan, savunmasının ardından geçilen çapraz sorgusunda da Kemal Kerinçsiz'i Muzaffer Tekin'in yanında tanıdığını, bunun dışında Oktay Yıldırım, Sevgi Erenerol, Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm ve İbrahim Şahin'le de tanışıklığı bulunduğunu anlattı.

Ümraniye'de bulunan bombalardan olay öncesinde haberi olmadığını, ancak haberi duyduğunda, bunun da Muzaffer Tekin'e daha önce medyada yapılan linç girişiminin bir benzeri olduğunu düşündüğünü anlatan Arslan, Danıştay saldırısının olduğu gün de Muzaffer Tekin'le Fenerbahçe Orduevi'nde yemek yediklerini, daha sonra kendilerine Behiç Gürcihan'ın da katıldığını söyledi.

Arslan, Muzaffer Tekin'in, Danıştay saldırısına yönelik, ''Bu tür kişilerin Cumhuriyet kuruluşlarına yönelik saldırılarının endişe verici olduğunu'' belirttiğini ifade etti.

Arslan, Sevgi Erenerol'un düzenlediği kilise toplantılarına katılıp katılmadığına yönelik soruya da ''Bu kilisenin Atatürk tarafından 1922'de ekümeniklik iddialarına karşı kurulduğunu bildiğim ve Atatürk'ün emaneti olduğunu düşündüğüm için kilesinin kuruluş yıl dönümü toplantılarına katıldım'' yanıtını verdi.

Veli Küçük ile bir irtibatı olmadığını belirten Arslan, ''Gima'da görev yaptığını öğrendim. Şirketimiz için iş bağlayabilir miyiz düşüncesiyle görüşmek istedim. Telefonuna ulaşmak mümkün olmadı'' dedi.

Yüzbaşı rütbesiyle malulen emekli olmasına rağmen kendisine neden ''Albay'' şeklinde hitap edildiği de sorulan Arslan, liseden beri kendisine ''Paşa'' denildiğini söyledi.

Sanıklardan Zekeriya Öztürk ile arasının açık olmadığını ifade eden Arslan, aynı askeri okuldan mezun olduklarını, askeri geleneğe ve terbiyeye göre Öztürk'ün kendisine saygısızlık etmesinin söz konusu olmadığını bildirdi.

Avukat Kemal Kerinçsiz'in bürosuna da Muzaffer Tekin'in savunmasıyla ilgili görüşmeler için gittiğini dile getiren Arslan, Danıştay davasının sanığı Alparslan Arslan'ı da tanımadığını ve hiç görmediğini öne sürdü.

Çevresindeki herhangi birinden de Alparslan Arslan'ın adını duymadığını anlatan Arslan, Muzaffer Tekin'in Kadıköy'deki bürosunda da Arslan'ı görmediği vurguladı.

Tekin'in bürosuna gelen herkesi birbirleriyle tanıştırma huyu olduğunu ifade eden Arslan, böyle bir şey olsaydı Alparslan Aslan'ı da kendisiyle tanıştırması gerektiğini söyledi.

Arslan'a sorular yönelten Muzaffer Tekin de ''Benim polisten, devletten kaçacak halim yok. Tek kaçtığım iftira, yalan dolan. Bu tertibi yapanlar büroma gelselerdi, bu tertibi yapmayı istemezlerdi'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...