Deneyimsiz, sendikasız ve ilgisiz: Sonuç grizu

Zonguldak’taki grizu patlaması bir kez daha madencilikle ilgili sorunlara dikkat çekti. 30 işçi hala göçük altında; bu kader mi yoksa kaderin önüne geçileblir mi? Cevap Prof. Dr. Tevfik Güyagüler’den: Yüzde 95 geçilebilir.

Deneyimsiz, sendikasız ve ilgisiz: Sonuç grizu

, son 5 aydaki 3. büyük maden faciasını Zonguldak’ta yaşadı. 35 ölü ve şu an için 30 mahsur kalmış işçi.


canlı gaste, 'bu kazalar nasıl önlenir?' sorusunu, ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Güyagüler’e sordu. Cevabı 27 sene önce verdiği anlaşılan 'hoca'nın her şeyi özetleyen cümlesi şu oldu: "1983’te Enerji Bakanlığı’nın bilirkişi heyetindeydim. Hocalarımızla beraber detaylı bir rapor yazdık. Geçenlerde o raporu arşivden indirdim ve baktım; hiçbir öneri yerine getirilmemiş..."

"İşveren deneyimsiz mühendis çalıştırıyor, sendika iş güvenliğini kovalamıyor, hükümet 'ilgisiz' kalıyor" diyen Prof. Güyagüler’in, Zonguldak’taki işçilerin durumuyla ilgili umut kırıcı, çözüme yönelik somut, dünyada ne oluyora ilişkin düşündürücü açıklamaları şöyle:

"Bu, son 5 ay içindeki 3. kaza. Mustafakemalpaşa’da 19, Dursubey’de 16 ölü ve şimdi de Zonguldak’ta 30 kişi yer altında.

Bir şeyi düzeltmek istiyorum. Bu bir göçük kazası değildir. ’deki tüm önemli kazaların içinde yer aldım, ocakları gezdim, bilirkişilik yaptım. Grizu patlamaları sonrası çok yüksek basınç ve sıcaklık oluşur. Ocak içindeki oksijen miktarı çok azalır, zehirli gaz oluşur. Yaşam koşulları çok zorlaşır. Göçük olayları patlama sonrası meydana gelir. Patlamanın zararı, patlama olduğu anda ocak içinde dolaşan yüksek basınç ve alevden kaynaklıdır.

Burada, kurtarma çalışmaları çok önemlidir. Hayatlar söz konusudur. Ayrıca, bilmeden de çok konuşamak gerekir. Patlama sonrası kişilerin sağ kalma olasılığı çok az, mucizelere kalmış bir şey. Umut yaratmak noktasında dikkatli olmak lazım.

DÜNYADA DURUM NE?
1900’lü yıllarda tüm dünyada patlamar en üst düzeylere çıktı, 2000’li yıllarda ise azalmaya başladı. 1982’den itibaren dünyada 3 haneli ölüm yaratan kaza meydana gelmedi. Biz de ise 1983’te Armutçuk’ta 103, 1990’da Kozlu’da 262; hepsini topluyorum ve 15 senede 574 ölü. Ayrıca bu kazalar Türkiye’de artmış.

Dünyada ise Çin’de son senelerde artış söz konusu. Ancak Çin, dünyanın milyar ton seviyesinde kömür üreten bir ülkesi. Kazalarda Türkiye Avrupa’da 1., dünyada 3. sırada.

"YİNE UNUTULACAK"
‘Neden böyle?’ sorusu önemli ve her zaman sormalıyız. Daha önceki kazalarda da konuştum. Ne olduğunu ve nasıl olduğunu anlatmaya çalıştım ancak 3 gün sürdü ve unuttuk. Aynı şekilde bugün de buradayım ve yine unutulacak.

"DENEYİMLİ MÜHENDİS GEREKLİ"
Radikal önlemler almak gerekli. Kazayla ilgili teknik özellikleri geçiyorum ve ne yapmak gerekli ona geliyorum: Realiteyi görmeliyiz. Yaşanan ekonomik kriz ve işsizlik, maden mühendisliği istihdamını da etkiledi. Maden mühendisleri asgari ücretle çalıştırılmaya başlandı. Genç ya da deneyimli mühendisler, metan patlamasını bilmeyebilir. Bu özel bir konudur. Deneyimli mühendis ihtiyacı var; hem denetim yapacak hem de orada çalışacak.

"DENETİMİ YAPAN İŞVERENİN ÇALIŞANI"
Türkiye’deki ocaklarda denetimi yapan kişi işverenin bir çalışanı konumunda. Ceza ve kapatma yapamıyor. Özel bir yapı olmalı ve bağımsız çalışmalı. Yeni maden kanunu hazırlanıyor ve umarım bu dikkate alınır.

3 ELEMAN!
Metan patlamarında 3 eleman vardır: İşveren, işçi ve hükümet.

İşveren: Son senelerde içeriği değişti. Özellikle madencilikte taşeronluk ve alt işverenlik başladı. İnşaat mühendisi, yer altı ocağını alıp sahibi oldu. Yeni mezun olan biri, metanı bilmeyen birini asgari ücretle mühendis olarak işe aldı ve yetki verdi.

İşçi: Sendikalar mutlaka toplu iş sözleşmelerine iş sağlığı güvenliğini 1. madde olarak koymalı. Sıfır kaza sıfır ölüm için neler yapılmalı, sendikalar bunu isteyecek. Taşeronlaşmayla birlikte, sendikasız, kayıtsız işçiler ve kaçak madencilik türedi. Ayrıca, ana işverenle alt işveren arasında yapılan sözleşmelerde yasal boşluklar var ve bunlar giderilmeli.

Hükümet: Şu ana kadarki kazaların nedenlerinin araştırılması ve bunları giderecek önlemlere ilişkin hiçbir bilimsel çalışma yapılmadı. Bilim ve teknolojiyi biraraya getirmeliyiz. İnceleme yapacak, nedenleri belirleyecek ve tekrarlanmaması için neler yapılması gerektiğini ortaya koyacak herhangi bir resmi kurum şu anda yok.

1983’te Enerji Bakanlığı’nın bilirkişi heyetindeydim. Hocalarımızla beraber detaylı bir rapor yazdık. Geçenlerde o raporu arşivden indirdim ve baktım; hiçbir öneri yerine getirilmemiş.

Şu da bir gerçek, metan patlamasını her zaman yüzde 100 önleyemezsiniz ama tedbirlerle yüzde 95 önleyebilirsiniz. Kader dersek problemi çözemeyiz." ERDOĞAN: MADENCİLİĞİN KADERİNDE VAR

ÇİN’DEN UZMANLAR GELİYOR!
Güyagüler, Zonguldak’taki madene Çin’den iki mühendisin gelecek olmasıyla ilgili de, ”Türkiye’de de bu işi bilen, özellikle Zonguldak’ta uzun süre mühendislik yapan, üniversitede bulunan uzmanlar... Kimse gelip de bir şey sormadı. Dünyadaki her kazadan internet vasıtasıyla haberdar olurum. Çin’de sık sık bu kazalar olur. Önce Çin’deki kazaları önlesinler" dedi.




Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ''Kapalı kömür madenciliği dalında 247 tane ocağın son 6 ay içerisinde 204'ünün Bakanlığımız tarafından denetimleri yapılmış durumda, bunların bir kısmı da kapatıldı'' dedi.

Bakan Yıldız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında meydana gelen grizu patlaması ile ilgili 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu alanında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Ulaşılmaya çalışan işçilere kaç metre yaklaşıldı ve çalışmaların ne kadar süre alacağı'' sorusunu Bakan Yıldız, şöyle yanıtladı:

''Zaman zaman 3 metrenin bile uzun, zaman zaman 20 metrenin bile kısa olduğu bir yerde bulunuyoruz. Demek istediğimi çok iyi anlıyorsunuz. Eğer bir göçük, tavan ve tahkimatta bir sorun yoksa 20-30 metreyi aşmak çok kolay. Şuanda, o kömür göçü dediğimiz yere gelmek için tahkimatla uğraşılıyor. Yaklaşık 400 kişilik kurtarma ekibi ile 24 saat burada vardiyalı çalışılarak, 2 saatte bir ekipler değiştirilerek bu iş takip ediliyor. Geçen süre, işçi kardeşlerimizin aleyhine gelişiyor.''

ÇİN'DEN TEKNİSYENLER DAVET EDİLDİ
Çin'den 2 mühendisin yarın burada olacağı ve diğer kuyudan arama kurtarma çalışmalarını sürdüreceğine yönelik bilgilerin sorulduğu Bakan Dinçer de şunları kaydetti:

''Biliyorsunuz Karadon'daki kuyuda patlama sebebiyle çok büyük bir tahribat oldu. Dolayısıyla orada kuyuya inen kafesler, belirli bir metreden sonra aşağıya inemeyecek konuma düştüler. Çünkü sabit alanları kalmamıştı. Orada ekiplerimiz ilk günden beri çalışıyorlar ama çalışmanın mahiyeti, oradaki hem kafesin aşağıya inmesini sağlayıcı sabitleme işlerinin yapılması hem de yedek kafesin çalışabilir hale getirilmesi ile alakalıdır. Başlangıçtan beri hem oranın sabitlenmesi, hem de tahrik olan çelik halatlarla alakalı.

Zaten siparişlerimizi verdik, uzmanlarla görüşmeler yapıldı. Bu çalışmalar hızla devam ediyor. Biz o kuyuyu açan teknisyenleri de Çin'den davet ettik, muhtemelen yarın veya ertesi gün gelecekler. Zaten kuyuyu açan ekibin bir kısmı buradaydı, inceleme yaptılar. Biz süratle orayı tamamlayabilirsek, oradan da harekete geçeceğiz. Bütün maksadımız ve gücümüzle kurtarma hareketlerini hem Gelik hem de Karadon'dan yürütebilirsek işçilerimize daha çabuk ulaşabiliriz.''

'Ailelerin umutlu bekleyiş içerisinde oldukları, zaman zaman duygu patlaması yaşadıkları ve tepkiler oluştuğuna' yönelik soruyu Bakan Dinçer, ''Tepki hepimize. Zaman içerisinde umutsuzluğa düşen arkadaşlar bazen ağlayabiliyor, hatta site edebiliyorlar. Bunları hep birlikte göğüsleyecek, anlayışla karşılayacağız'' diye yanıtladı.

Bakan Yıldız da omuzlarında sorumluluk hisseden kişiler olarak hem yürekleri, hem de akıllarıyla hareket etmek zorunda olduklarını ifade ederek, şöyle dedi:

''Yüreğimizde onların acılarını paylaşacağız, bir yandan da kurtarma çalışmalarını aralıksız sürdürmemiz lazım. Onların bu tür hissi oluşlarını son derece normal karşılıyor ve acılarını paylaşıyoruz. Ama bir yandan işimizi yapmamız gerekiyor. O açıdan aklımız ve duygularımız arasında salınarak bu işi devam ettiriyoruz.''

İHMAL İDDİASI
Bakan Dinçer, 'taşeron şirketin kullanılması nedeniyle ihmalin olduğu iddialarının nasıl değerlendirdiğine' yönelik sorusunu şöyle cevapladı:

''Taşeron firma burada kömür çıkarmıyordu. Bu çok önemli. 'Kömür çıkarırken oldu ve kömür çıkartma işi taşerona verildi' gibi bir intiba var. Bu doğru değil. Taşeron firma aslında TTK'ya hizmet veren ve sadece hazırlık çalışmaları yürüten galerilerin açılmasında hizmet sunan bir işletme. Yeni de çalışıyor değil, aşağı yukarı 4 yıldır galerileri açıyor ve kömür çıkarılması için gerekli zemini hazırlıyor. Eleştirilerle ilgili gerçekçi bir zemin yok.

Çünkü bunu genelleştirdiğiniz zaman başka ocaklarda da benzer hizmet alımları yapılıyor. TTK'da baştan beri kuyu açma hizmetleri başkalarına yaptırılıyor. İşçilerimizi oradan çıkartıp göçükleri kaldırdığımızda gerçek sebebi göreceğiz. Ondan sonra da ister kişi, ister kurum bazında sorumlusu varsa hesabını soracağız, kimse endişe etmesin.''

Bakan Yıldız da ''Olaya sadece özel sektör bazında bakıldığında o zaman TTK veya diğer kamu kurumların da olan kazaların izahının hiç yapılamayacağına işaret ederek, ''Denetimi, sürekli gözetimi, özel sektör de kamu da yapsa devam eden bir iştir. Arkadaşlarımız bu konuda bir iç denetim mekanizması kurmuş durumdalar, sürekli bu işlerin üzerinde bulunuyorlar. Kazanın olduğu andan bu tarafa bilgi kirliliğinin giderilmesine zaman ayırmak zorunda kaldık. Hep beraber bu sıkıntılı ortamdan kurtulmamız lazım'' dedi.

Ocaklarda gaz oranına yönelik soruyu da Bakan Yıldız, ''Ocağa giren ekip, hem otomatik sensörler hem de ellerindeki ölçü aletleri ile ölçümleri yapmak zorundalar. Şuana kadar sürekli azalan ve artmayan eğri gördük. Karbonmonoksit ve metan gazı seviyelerin sıkıntılı bir durum yok, arkadaşlar çalışmalarına devam ediyorlar'' diye cevapladı.

MADEN OCAKLARINA DENETİM
Bakan Dinçer, 'ocakta en son ne zaman denetim yapıldığına' yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:

''En son 22 Ekim 2009'da denetim yapıldı. Biz artık şikayet üzerine denetim yapan bir kurum değiliz. çok kapsamlı projeler yapıyor ve o çerçevelerde denetimler gerçekleştiriyoruz. Türkiye'de iş kazalarının çok olduğu ve özellikle ölümlü kazaların fazla yaşandığı sektörleri ayırt ettik. Bu madencilik, inşaat ve metal sektörüdür. Ayrıca bu sektörlerde kazaların niye yaşandığına yönelik faktör analizleri yaptık. Bu doğrultuda hem eğitim hem de denetimler yapıyoruz.

Özellikle maden ocaklarını her 6 ayda bir denetliyoruz. Ocakta denetim açısından sorun gözükmüyor. Ama aşağıda gaz biriktikten sonra gazın patlayabilmesi için mutlaka bir ateşleyiciye de ihtiyacı var. Bunun niçin ortaya çıktığını bilmiyoruz. Aşağıdan işçileri çıkardıktan ve göçüğü temizledikten sonra uzmanlar inecek, hem adli yargının uzmanları inecek, o zaman göreceğiz.''

Bakan Yıldız, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün, teknik açıdan mutlaka denetimleri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Burada, denetim TTK'nin kendi iç bünyesinde yapılıyor. Kapalı kömür madenciliği dalında 247 tane ocağın, son 6 ay içerisinde 204'ünün Bakanlığımız tarafından denetimleri yapılmış durumda, bunların bir kısmı da kapatıldı. İlla bir kazanın olması beklenmeksizin denetim manasında işin sistematiği oturtuldu. Rutin şekilde bunlar yapılıyor, denetim açısından sıkıntımız yok.''

Sayfa Yükleniyor...