Ekim Ayı Dünya ve Türkiye Yorumları

Ağır gezegen döngüleri Ekim ayında, Eylül ayındaki etkilerin biraz olsun yansıması olarak kendisini gösterirken, Satürn’ün 29 Ekim’den itibaren Terazi burcuna geçmesi ve hala beklemekte olan sinsi bir düşman gibi her an aktif olmaya hazır savaş döngülerini tetikleyen Plüton’a ciddi bir kare açı yapması, tüm Orta Doğu ve Latin Amerika’da işleri çok ciddi bir şekilde kızıştıracak.

Ekim Ayı Dünya ve Türkiye Yorumları

Merhaba Sevgili Okuyucular,

Eylül ayının yorucu döngülerinin etkisi altında zor bir ay geçirdik. 3 Ekimde oluşacak olan dolunay ile beraber, bireysel horoskoplarımızda yeni, keyif verici bir döneme giriyoruz. En azından girebileceğimizi gösteren gökyüzü işaretleri var. 17 Eylül günü, Satürn Uranüs karşıtlığı ve 19 Eylül günü bu karşıtlığa retro Merkür’ün de etkisi ile beraber gerçekten zor bir dönem geçirdik. Ay başındaki yağmurların ve fırtınaların geleceğini geçtiğimiz ay köşemizde size duyurmuştuk. Ekim ayı büyük Uranüs döngüsünün devam ettiği deprem fırtınalarının tüm dünyada olmak üzere– ki daha ziyade pasifik ve Atlantik levhalarında ağırlıklıdır – volkan aktivitelerinin de Hint Okyanusu ve Avustralya’nın güneyi ile birlikte arttıracağı bir ay olarak görünmekte.

Doğa olaylarının fazlası ile kendini göstereceği Ekim ayı, Ay başından itibaren hava sıcaklıklarındaki geçici artış ile birlikte 12 Ekim’den itibaren yine çeşitli bölgelerimizde yağışlı ve fırtınalı bir gökyüzü döngüsü yaşayacağımızı gösteriyor.

Astroloji, gezegen döngülerinin eş zamanlı olarak dünya üzerindeki sonuçlarını inceler. Dünya üzerinde çeşitli liberal sistemlerin ve kapitalist sistemin daha önce aynı eş zamanlılıklarda (1929) ciddi darbe aldığını bilmekteyiz. Şu anki gökyüzü, eşzamanlılıkları ekonominin tüm dünyada kendisini ne kadar toparlamaya çalışsa ve rahatlamaya başlasa da her an büyük bir problemin ve ciddi bir sıkıntının yeniden karşımıza çıkacağını da göstermekte.

Ekim ayı, doğal felaketler ile, büyük kıta plakası depremleri ile, Filipinler civarındaki yanardağ aktiviteleri ile ve tüm dünyada domuz gribinin veya çeşitli influenza virüslerinin mutasyonlar geçirerek daha da tehlikeli bir konuma gelmesi ile hareketli bir ay olarak görünüyor. Bu etkiler -salgın hastalıklar hariç- ülkemizin çok yakınlarından geçecek gibi görünse de, global felaketlerin artçıları dediğimiz fırtınalar, yağmur, ihmalden kaynaklanan ölümler, elektrik ve telekomünikasyon sistemlerindeki problemlerden, bizim ülkemizde de az da olsa o büyük etkilerin yanında zarar görebileceğimizi göstermektedir. Zor bir dönemden geçiyoruz.

Ağır gezegen döngüleri Ekim ayında, Eylül ayındaki etkilerin biraz olsun yansıması olarak kendisini gösterirken, Satürn’ün 29 Ekim’den itibaren Terazi burcuna geçmesi ve hala beklemekte olan sinsi bir düşman gibi her an aktif olmaya hazır savaş döngülerini tetikleyen Plüton’a ciddi bir kare açı yapması, tüm Orta Doğu ve Latin Amerika’da işleri çok ciddi bir şekilde kızıştıracak.

15 Kasım günü gerçekleşecek olan bu tetik mekanizmasının daha önceki yıllarda büyük çatışmalara, Orta Doğu’da gerginliklere Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde çok ciddi terör hareketlerine sebebiyet verdiğini bilmekteyiz. Plüton Astroloji’de Atom enerjisinin nükleer enerjiyi, toprak altı kaynakların paylaşımı için karanlık güçlerin çekişmesini ve bundan kaynaklanan kitle ölümlerini temsil eder. A.B.D ‘nin kuruluş horoskopunda da, Cumhuriyeti’nin kuruluş horoskopunda da, Plüton çok hayırlı bir yere gelmemektedir. Basitçe anlamı şu; Türkiye ekonomisini sarsacak olaylar yaşayacağız. Türkiye’nin yükselen burcunun Yengeç olduğunu, 29 Ekim 1923 Saat 20:27’ ye göre bilmekteyiz. Yükselen burcumuz, bizimle ortak çalışan dostumuz gibi görünen ülkeler, astrolojik 7. evimiz, toprak altı zenginliklerimiz, yer kabuğumuz ve tarımsal üretimlerimizi temsil eden bölgeler ile aile ve ananevi değerlerimizi temsil eden astrolojik bölgeler arasında baskın ve zorlayıcı bir tetik mekanizması görünmektedir. Bu, batı ülkeleri ile veya herhangi bir şekilde dost gibi görünen ülkeler ile kurulacak bağlantıların, yapılan sosyal ve fikirsel değişikliklerin ve yapılan entelektüel çalışmaların aslında bizim adımıza ileride çok da olumlu sonuçlar vermeyeceğini, Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu veya toplumsal uyum gibi düşüncelerin ileride dostumuz gibi olan ülkelerin ve kültürlerin bizden ciddi toprak taleplerini de gösterebilir.

Tabii Astrolojik döngüler uzun vadelidir. Bu başlangıç aşamasındaki döngüler, Satürn’ün tam 7 yıl sonra Oğlak burcuna gelmesi ile birlikte kendisini daha zor ve yıkıcı bir şekilde gösterecek. Şu an için çevremizdeki sınır komşularımızın bize isteyerek veya diretme ile, göndermiş olduğu öpücüklerin veya toplumumuz içindeki demokratik uzlaşma çabalarının ne kadar daha iyi olmasını temenni etsem de olumlu olmayacağını, söyleyebilirim. Şu an için var olan problemler ne kadar barışçı bir hale dönüşüyor gibi görünse de bazı düşmanlıkların tarihsel geçmişten gelen problemler sebebi ile çözüm döneminde sorun yaratacağı kanısındayım.

Biliyor musunuz, aynı şey Amerika için de geçerlidir. Şu an için, Türkiye Cumhuriyeti’nin haritası 14 Ekim ile 20 Mayıs 2010 arası zamlar, vergi artışları, vergi kontrolörleri ile birlikte dış borçlanma ile beraber ekonomik dengelerin görünüşte ne kadar iyi gibi görünse de, altında çok ciddi bir sorun olduğunu da göstermektedir. Neyse ki Ordu’yu gösteren 6. evdeki Uranüs’ün desteği, milletin birliğinin güvencesi olan Ordumuzun teknolojik yatırımlar, yeni uçak, gemi ihaleleri ile beraber profesyonel askerliğinde ön plana çıkması ile beraber gittikçe güçleneceği ve daha da uzmanlaşacağı da görünmektedir.

Dünyada ise, İran ve onun gibi olan ülkeler ile batılı ülkeler arasındaki devam eden gerginliklerin Ekim ortalarında İran tarafından geri çekilmeler olsa da, bu çekilmelerin aslında Satürn transitlerinin yaratmış olduğu oyalama taktikleri olduğu da görünmektedir. Astrolojik döngüler İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin batılı silah teknolojilerine ulaşabilmek için büyük yatırımlar yaptıklarını, önümüzdeki yıllarda ise, bu tip ülkelerin silahlı güçlerinin pek çok batı ülkesinden daha da fazla olacağını göstermektedir. Bu tip ülkelerin Plüton’un da etkisi ile, yakın zaman içinde ulaşacakları veya ulaşmış oldukları nükleer enerjiyi barışçıl amaçlar için kullanmaları en büyük temennimdir.

Dünyada bilhassa A.B.D’ de Kepler Astroloji Akademisi, İngiltere’de pek çok Astroloji okulu Mundalin (Mundane) Astroloji alanında ; ülke ve ülkelerin birbirinden gizledikleri kavram ve olguları görebilecek nitelikte profesyonel Astrologlar yetiştirmektedir. Askeri Astrolojinin de, 2. Dünya savaşından beri batılı büyük orduların bilhassa Almanya’nın 1943 yılına kadar olan yükseliş döneminde, ondan sonra da Anglosakson kökenli ordularda kullanıldığı bilinmektedir. Dünyada Astroloji ile ilgili ciddi eğitim veren okulların bazılarının ihtisaslaştığı konular, insanların sosyal hareketliliği, kuşak-fikir çatışmaları ve uygarlık savaşları üzerinedir. Bu konuda batı ülkelerinin yapmış olduğu tespitler gerçekten doğru ve dikkate değerdir.

Orta Doğu bölgesinde nükleer enerjiye hızla ulaşmaya çalışan Akrep etkisi altındaki bir ülkenin derin ve pek çok uygarlığın tarihinden eski de bir kültürü bulunmaktadır. İskender Darius savaşlarından bugüne çok fazla şey değişmemiş, büyük Pers krallığının Orta Doğu’daki güçlenme arzusu hala devam etmektedir. Orta Doğu önümüzdeki yıllarda, İran ve Pakistan’daki belli gruplar ile birlikte batılı ülkeler arasında büyük gerginlikler doğururken, Plüton’un etkisi altındaki Kuzey Kore’nin, Güney Kore’yi ve Japonya’yı baskı altına alabileceği görünmektedir. Latin Amerika’daki sosyalist kökenli demokrasilerin de gittikçe güçleneceği de böyle bir karmaşanın içinde iyice gerginlikleri artırabilir.

Yıllar önce okuduğum bir Nostradamus kehaneti vardı. 16 yaşındaki genç beynim bu kehaneti anlarken zorlanmıştı. 3. Dünya savaşının doğudaki ordular ile batılı ülkeler arasında çıkacağını, Rusya’nın bu ordulara destek vereceğini, İstanbul şehrimizin ise, latinler tarafından ve batılılar tarafından korunmak amaçlı, Portekiz, İtalyan, İspanyol askerleri gibi askerlerin geleceği ile ilgili bir kehanetti. 1985 yılıydı. O zaman doğu ve batı bloğu ülkeleri vardı.

Nostradamus’un yıllar içinde bu kehanetinin çıkacağını ve batı ile oryantal kültürler arasında büyük bir çatışmanın olacağını düşünüyorum. Bir kısım Nostradamus yorumcuları, Doğu kumandanının Saddam Hüseyin olduğunu ve aslında bu savaşın gerçekleştiğini, birinci ve ikinci körfez savaşının global bir dünya ordusuna karşı bir İslam ülkesi ordusunun çoğunlukla Rus silahları kullanarak savaşmasından dolayı böyle bir yorum yapmaktadırlar. Nostradamus, başka bir kehanetinde – ki Nostradamus Saddam Hüseyin ismini vermese bile dörtlüklerinde “Dam” isimli Orta Doğudan çıkacak rezil bir adamdan bahseder – bunun adalet ve Tanrı’nın koruyan gözü tarafından yok edileceğini dörtlüklerinde söyler.

Tanrının koruyan gözü, Mısırdaki Osiris Ra sembolüdür. Ve Amerikan Dolarının üstünde bulunan bir “İllüminati” sembolüdür. Bu dörtlüğün ilginç yanı, açıkça bu rezil adamın –ki bakınız “dam” ismini kullanmış ve Saddam dememiştir ama çok yaklaşmıştır, Nostradamus Hitler’e de dörtlüklerinde “Hisler” demiştir- Amerika ve Irak arasındaki savaşı ifade ederken, farklı dörtlüklerde de daha büyük savaşın gelmediğini ve bunun da Satürn’ün uyum ve kardeşliği gösteren önemli bir burçtan geçtikten 7 ile 11 yıl sonra geleceğini söylemesidir.

Satürn’ün Terazi burcuna girmesi, şu anki Astrolojik döngüler içinde uyum ve başarı burcunu gösterirken, tam 7 yıl sonra Oğlak burcuna girip Plüton ile kavuşacak olması, Nostradamus’un söylediği büyük Orta Doğu çatışmalarının bu yıllar ve günlerden itibaren başlayarak önümüzdeki 7 ile 11 yıl içinde gerçekleşmesi pek muhtemeldir.

Büyük üstadın bu çatışmaların sonrasında dünya üzerinde sarı ırkın daha da güçleneceğini, ve ekmeğin sarı ırk tarafından yönetileceğini çeşitli söz şaşırtmacaları ile söylemesi, önümüzdeki 10 yıllık dönemde de, Çin ve Doğu Asya Ekonomisinin Amerikan ekonomisinden bile çok daha fazla büyüyeceğini, 2000’ li yılların ortalarından itibaren teknoloji, gelişme ve ilerlemenin göstergesi olan Avrupa kıta bölgesinin de, Doğu Asya’ya, Japonya’ya, Kore’ye ve iyice Çin’e kayacağını göstermesi açısından önemlidir.

Önümüzdeki günlerde – ki Kasım ortalarından itibaren –açıklanacak bazı muhtemel raporların Çin ekonomisinin neredeyse Amerikan Ekonomisine gittikçe yakınlaştığını temsil eden, Astrolojik semboller mevcuttur. Satürn Plüton kareleri, 15 Kasım 2009’da başlayıp, 31 Ocak 2010 ‘ da bir daha tekrarlayacak ve 21 Ağustos 2010’ da ise etkisini tüm gücü ile gösterecektir.

Bu kısacası, önemli bir savaş döngüsünün ve kutuplaşmanın içine tüm dünyanın gireceğini, benim ve benim statümdeki batılı astrologların yapmış olduğu analizlerde görüldüğü gibi, tüm dünyanın soğuk savaş döneminde olmasa bile -başta Kuzey Kore ve İran olmak üzere, buna Venezüella ve bazı Latin Amerika ülkelerini de katabiliriz – gittikçe kutuplaşmaya başlayacağını ve şu an ekonomik çatışmalar ve zorluklar içinde görünse bile, Rusya’nın bu ortamda yeniden süper güç olma arzusu ile birlikte büyük bir fayda sağlayacağını, Avrupa birliğinin en azından iç dengelerinin ve Avrupa’daki milliyetçilik rüzgarları sebebi ile ekonomik birliktelikler ne kadar devam etse de ülkeler arasında çekişmelerin artacağını göstermesi açısından önemlidir.

Bir ay önceki yorumumda, büyük gezegen açılarının Endonezya depremi, Air France kazası gibi önemli etkilere sebebiyet verdiğini, yalnızca elimizde tüm dünyayı tarayacak hiçbir Astrologun imkanı olmadığı için, muhtemel büyük sıkıntıların ortalama yerlerini söylemiştik.

Ekim başı Endonezya, Peru ve önümüzdeki günlerde de Alaska, Japonya’nın bir kısmı, Meksiko City, yine aynı şekilde Endonezya çevresinin çok şiddetli sallanacağını depremselliğin sık sık tekrarlandığı bölgelerde gene problemlerin olacağını Ekim ayı içinde söyleyebiliriz.

Her ne kadar Ekim ayı olumlu gibi görünse de, 28 Ekimden itibaren dünyada ciddi gerginlikler, uygarlıklar arasında savaş rüzgarları esmeye başlarken, Satürn Plüton açı değerlerinin tüm dünya üzerinde de bu kavram ve olguları daha da yoğun olarak ortaya çıkartması, rahatlıkla öngörülebilir.

Sevgili arkadaşlar Ekim ayı küçük de olsa bazı ekonomik düzenlemelerin olacağı, piyasadaki para hareketlerinin biraz artacağı, fakat yine de önlemlerimizi ileriye dönük almamızı gerektiren bir ay olarak görünüyor. Bu ayki yorumlarımda büyük üstat Nostradamus’un bazı öngörülerinden size bahsettim. İlginizi çekiyorsa çeşitli kitaplardan bu dörtlüklere ulaşabilirsiniz. Önemli olan ciddi bir fırtınaya ve doluya şemsiyesiz ve yağmurluksuz yakalanmamaktır. Dünya üzerinde bazı halkların hala yeterince uygarlaşmadığını görerek, daha önce de uygarlaşmamanın sonuçlarını milyonlarca insanın ölümü ile beraber yaşadığımızı yeniden hatırlıyorum. Bu sefer ileri dönük olarak umuyorum ki yanılırım. Ne günahsız insanlar ölsün, ne inançları uğruna yuvalar yıkılsın, ne de büyük ekonomik krizlerden sonra gördüğümüz savaş döngüleri ile bazı silah tüccarları zengin olsun.

Sevgiler ile kalmanız dileği ile….

Saygılarımla,
Astroloji Uzmanı Oğuzhan Ceyhan
oguzhan.ceyhan@astrologyanalyst.com

Sayfa Yükleniyor...