Ermenistan'la görüşmeler başlıyor

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye ile Ermenistan arasında birkaç hafta içinde kapsamlı siyasi istişare sürecinin başlayacağını söyledi.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın, ABD Başkanı Barack Obama'nın 24 Nisan açıklamas ve -Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına yanıt verdi.

''İç siyasetten kaynaklanan nedenlerle yapıldığı anlaşılan Obama'nın bildirisinde yer alan bazı ifadeler ve 1915 olaylarıyla ilgili tarih yorumunu, bizim kabul etmemiz mümkün değildir'' diyen Babacan, 1915 olaylarında yüz binlerce Türk'ün hayatını kaybettiği gerçeğinin unutulmasının, açıklamanın ciddi eksiklerinden biri olduğunu kaydetti.

Babacan, ''Eğer Obama, açıklamasıyla ile Ermenistan arasında kurulması öngörülen ortak tarih komisyonu için peşin hüküm ifade etmişse, bunun tarafımızdan kabul edilemeyeceği, 25 Nisanda bakanlığımızda vurgulanmış, açıklamanın hemen ertesinde Dışişleri Bakanlığımıza davet edilen ABD Büyükelçisi'ne bu durum ayrıntılarıyla bildirilmiştir'' dedi.

ABD Dışişleri Bakanı ile 27 Nisanda yaptığı görüşmede, Obama'nın açıklamasına ilişkin görüşlerini ve duydukları üzüntüyü ilettiğini bildiren Babacan, tarihin, ancak gerçekliği tartışılamayacak kanıt ve belgeler temelinde yazılıp, değerlendirilebileceğini söyledi. Babacan, ortak tarih komisyonunun, bu yaklaşımla kurulmasını istediklerini dile getirerek, ''Öngörülen Türk-Ermeni diyaloğunun tarihsel boyutunu ancak bu anlayışla destekliyoruz'' diye konuştu.

Babacan, Türk ve Ermeni uluslarının ortak tarihlerinin ancak objektif, tarafsız ve bilimsel verilerle incelenebileceğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Değerlendirmeler, tarihçiler tarafından bunun ışığında yapılabilir. Ancak ve ancak önyargısız şekilde, objektif yaklaşımla gerekli sonuçlara ulaşılabilir. Bazı ülkelerin liderleri, zaman zaman 1915 olaylarıyla bağlantılı olarak, tarih biliminin, temel ve hakkaniyet ölçüsünü gözden kaçıran açıklamalar yapmaktadır. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da geçmişimizle ilgili iddia kimden gelirse gelsin, tarihsel gerçeğin yanında olacağız, asılsız iddiaları reddedeceğiz. Bu iddiaları öne sürenlere de anlayışımız neyse, o istikamette cevap vereceğiz, doğruyu göstereceğiz ve gerekli ikna çalışmalarını yapmaya devam edeceğiz.''

Güney Kafkasların stratejik önemine işaret eden Babacan, bölgenin, ulaşım, enerji, güvenlik konularında dünyanın ilgi odağı olduğunu vurguladı. Buranın, Türkiye'nin tarihi, kültürel açıdan çok güçlü bağlarının olduğu bir bölge olduğunu dile getiren Babacan, ''Ekonomik ve siyasi ilişkilerimiz açısından da Güney Kafkaslar, çok önem verdiğimiz bölgedir'' dedi.

Babacan, Güney Kafkasya denildiğinde, Azerbaycan'ın çok özel yeri olduğunu dile getirerek, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini kardeşlik temelinde ele aldıklarını anlattı. Anlayışlarının, ''iki devlet, bir millet'' olduğunu vurgulayan Babacan, bu tanımları başka ülke için kullanmadıklarını belirtti. Azerbaycan'ı, bağımsızlığını ilan ettikten sonra tanıyan ilk ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Babacan, 2008'de hükümet ve devlet başkanları olarak karşılıklı 10, bakanlar düzeyinde ise 30 ziyaretin yapıldığını anlattı.

Babacan, özel ilişkilerin stratejik boyutunun da önemli olduğunu dile getirerek, ''Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, üzüntüleri bizim üzüntümüz ilkesiyle hareket ettik, dış politikamıza bu şekilde yön verdik'' dedi.

Kafkaslarda dondurulmuş, riskleri barındıran, ciddi sorunlar bulunduğuna dikkati çeken Bakan Babacan, Rusya ile Gürcistan arasında çıkan çatışmanın; dondurulmuş ihtilaflara çözüm üretilmediğinde, bunların sıcak çatışmaya dönüştüğünü gösterdiğini söyledi.

Ermenistan ile Azerbaycan ilişkilerinin ele alındığı Minsk ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki Bern sürecine işaret eden Babacan, ''Bizim konuya, bölgeye bakışımız, Güney Kafkaslarda ülkelerin birbiriyle olan ilişkilerinin tamamen normalleştirilmesini hedefleyen bir bakış. Güney Kafkasya'yı, güvenlik, istikrar ve refah bölgesi haline getirmek istiyoruz. Bütün çabalar, çalışmalar bu yönde'' dedi.

Babacan, Minsk sürecinin taşıdığı öneme dikkati çekerek, Minsk grubunda yer alan eşbaşkanlar Rusya, Fransa, ABD'nin arabulucuğunda Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki görüşmelerin sürdüğünü anımsattı. Babacan, Rusya-Gürcistan savaşından sonra görüşmelerin hız kazandığını dile getirerek, son bir 1 yıl içinde Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanlarının 3 kez bir araya geldiğini, dışişleri bakanlarının da çok sık görüştüğünü kaydetti. Babacan, ''Önümüzdeki 3 ay içinde, 3 ayrı randevu da şimdiden tespit edilmiş durumda, bizim elimizdeki bilgiler bu yönde. Aliyev ile Sarkisyan, önümüzdeki 3 ayda 3 kez daha bir araya gelip, sorunları masaya yatırıp, konuşacaklar'' diye konuştu.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında, cumhurbaşkanları düzeyinde bütün detayların açık bir şekilde konuşulduğunu belirten Babacan, sözlerine şöyle devam etti: ''Önemli mesafe almış durumdalar. Bazı konular üzerinde müzakereler devam ediyor, bunlar sayı olarak az ama çetin konular. Bizim her iki ülkeden aldığımız sinyaller; siyasi irade orada yerinde olduktan sonra bu sorunların da aşılabileceği yönünde. Burada bir umut ışığı var, çözüm ihtimali görünüyor. Bu da öyle çok uzun, yıllarca sürecek bir süreç değil. Eğer, iki ülke gerekli iradeyi ortaya koyarsa, eşbaşkan olarak Rusya ve ABD ağırlığını koyarsa, bu sorunların, makul sürede çözülebileceğini düşünüyoruz. Diğer yandan, Türkiye ile Ermenistan arasında Eylül 2007 ile Eylül 2008 arasında 1 yıl süresince, diplomatlarımızca yürütülen süreç var. Eylül 2008'den sonra da siyasi düzeye çıkarılan bir süreç. Türkiye ile Ermenistan arasındaki süreci, kapsamlı şekilde başlattık. Her iki ülke arasında, aklınıza gelecek bütün sorunları masaya yatırıp, bunlara kapsamlı tek bir çözüm bulabilmek için masaya oturduk. Kapsamlı bakış açısıyla, kapsamlı çözüm istiyoruz. Bu süreç hakkında, Azerbaycan sürekli olarak en üst düzeyde bilgilendirildi.''

Babacan, Aralık 2008 ve Şubat 2009'da Bakü'ye gittiğini dile getirerek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bilgilendirdiğini anlattı.

Bu süreçte çok taraflı diplomasinin yürütüldüğünü dile getiren Babacan, şunları kaydetti: ''İşin içinde Rusya, ABD, İsviçre, Azerbaycan, Türkiye ve Ermenistan var. 6 ülkenin birbiriyle çok taraflı ya da ikili olarak sürekli çalışma, müzakere ve istişare içinde oldukları bir diplomasi sürecinden bahsediyoruz. Son derece karmaşık. Hedeflediğimiz; kazan-kazan sonucudur; bölgedeki tüm ülkelerin kazançlı çıktığı, ülkeler arasındaki ilişkilerin tamamen normalleştiği... Biz sadece Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini hedeflemiyoruz, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin de tam normalizasyonunu hedefliyoruz. Önümüzdeki bir kaç hafta içinde kapsamlı bir siyasi istişare süreci başlatacağız. Bu süreçte, konu bütün detaylarıyla, bu ülkelerde tartışılacak. Bunun zamanlaması 6 ülkeyle yapılan diplomasi trafiğinin sonunda belirlenecek."

Dışişleri Bakanı Babacan, Ermenistan ile müzakere sürecinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan'ın çıkarları, iyiliği ve Yukarı Karabağ sorununun gözardı edilmeyeceğini belirtti.

Azerbaycan topraklarının işgali sona ermeden, bölgede arzu edilen ortamın sağlanmasının mümkün olmadığını kaydeden Babacan, amaçlarının; Türkiye ile Ermenistan ilişkilerin normalleşmesi yönünde ilerleme kaydetmek, Yukarı Karabağ sorununun, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümü için uygun şartları yaratmak olduğunu söyledi.

Babacan, Yukarı Karabağ sorunu çözülmeden, bölgede kalıcı, huzur, istikrar ve iyi komşuluk ilişkilerini kurmanın mümkün olmadığını vurguladı.

Sorunları dondurup, rafa kaldırmak yerine, taşları yerinden oynatacak diplomasi yürüttüklerini anlatan Babacan, Türkiye'nin, Ermenistan ile yürüttüğü müzakerelerde ilkeli, dikkatli, sabırlı olması gerektiğini bildirdi.

Türkiye'nin, ilke ve politikalarının belli olduğunu belirten Babacan, ''Burada taviz asla söz konusu değildir'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...