'Jandarma geç kaldı' iddiaları soruşturulsun

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan ve Mardin Bilge köyü katliamını yerinde inceleyen alt komisyon raporunu tamamladı.

'Jandarma geç kaldı' iddiaları soruşturulsun

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Bilge köyündeki katliamla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, olayın tarafları ve bölgedeki kamu görevlileriyle yapılan görüşmeler ışığında, katliama ilişkin bazı tespitlere yer verildi.

Taraflar arasında anlaşmazlığın bulunmadığına dair ifadelerin yer aldığı raporda, saldırganların iddia edildiği gibi maskeli olmadıkları belirtildi.

Raporda, karakol komutanının katliamın petrol kaçakçılığından doğan rant kavgasından kaynaklanmış olabileceği yönündeki sözlerine de yer verildi.

Raporun sonuç bölümünde ise şu öneriler yer aldı:

- Köye çok yakın olan jandarma karakolundan olay yeri ile irtibatın geç kurulması ve intikalin gecikmesi konusunda idari soruşturma yapılmalı

- Genel bir eğitim seferberliği başlatılmalı

- Cehaletin ortadan kaldırılması için yaşam hakkının korunması konusunda acil bir eylem planı hazırlamalı

- Bölgede daha önce meydana gelen petrol hırsızlığı gibi olaylar aydınlatılmalı

- Koruculuk sistemi terörün sebebi değil sonucudur. Sistem kaldırılmamalı ancak yeniden yapılandırılmalıdır

- Şüpheli şahısların aileleri bölge dışında güvenli bir yere yerleştirilmeli.

ZAFER ÜSKÜL: YA CEZA YA DA TÖHMET...
Raporu NTV’ye değerlendiren TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Banu Güven’in sorulaırnı yanıtladı:

Jandarma karakolunun olay yerine geç gittiği saptamasında bahasi geçen saat dilimleri nedir?

Bu konu basında da yer aldı ve incelemeden önce de bazı iddialar öne sürüldü. Biz şöyle bir durumla karşılaştık: Jandara karakolu ile köy arasında mesafe 5-10 dakika. Katliam 20.30 ile 21.00 arasında gerçekleştiriliyor. Karakol 20.06 – 20.08 arasında olaydan haberdar oluyor.

Mülki amirlerin yani İlçe Kaymakamı ve Vali’nin hemen bilgilendirilmediği ortaya çıkıyor. Jandarma alay komutanı da olayı emniyet müdüründen haber alıyor. Jandarma olayı öğrendikrten sonra teyit etmek zorunda. Bir terör saldırısı algılaması söz konusu ve bu nedenle hem karakolun güvenliğini sağlamak hem de köye intikali sağlamak açısından önlemler almak zorunda.

İddialarda da var ve olay yerine intikal 22.15 sularında gerekleşiyor. Bu konuda iddilar ortaya çıkınca, yapılan açıklamalar da tatmin edici olmadığından, tespitimiz şu oldu; araştırma ve gerekiyorsa soruşturma yapılmalıdır ve bu iddialar gerçekse sorumluların cezalandırılmaları gerçek değilse de jandarmanın töhmet altında bırakılmaması gereklidir.

Beklentiniz nedir? İdari soruşturma nasıl yapılmalı, süreç ne olacak?

Her olayda etkin soruşturma yapılmasını isteriz. Yani hiçbir konuyu inceleme dışında bırakmadan, hızlı bir şekilde, acele edilmeden etkili bir soruştumanın yapılmasını bekleriz. Vali inceleme yapmak üzere Vali Yardımcısı’nı görev vermişti ve bizim incelememiz sırasında buna başlanmıştı. Bizim beklentimiz, bu soruşturmanın etkin bir şekilde yapılarak komisyonumuza bildirlemesidir.

Adımlar nasıl olacak, kimin adım atmasını beklemeiliyiz? Bir takım saptamalar var örneğin sosyo-ekonomik bir zemini var oalyın ama en kuvvetli neden sizce nedir?

Her şeyden önce cehaletin ortadan kaldırılması gerekir. Çözümün hukuk yoluyla sağlanması konusunda tüm yurttaşların biliçlendirilmesi gerekir. Sürekli bir eğitim gerekli. Sadece okuldaki eğitim değil kitlelerin eğitilmesi gerekir. Şiddet kültürüne karşı önlemler alınmalı.

Oradaki çocuklar aileler tarafından bırakılmıyor ve bunların nefret duygularıyla yetiştirilmemesi gerekir. Zanlı ve şüphelilerin ailelerinin de 55 çocuğu var ve bunlar da en kısa sürede koruma altına alınmalı, uygun bir yere taşınarak yaşamlarını sürdürebilmeleri sağlanmalı. Tabi ki korucu sisteminin de gözden geçirilmesin de yarar var. Kısacası daha etkili önlemlerin alınmasını istiyoruz.

Kimin ilk adımı atması gerekir?

Zaten bazı adımlar atıldı. Cumuriyet Başsavcılığı, Mazıdağı ilçesinde gizli soruşturma yürütüyor; mahkeme gizli kararı verdi. Bunun sonucunu beklemeliyiz. Biz bu alan girmiyoruz çünkü hukuka saygımız var. Ciddi bir soruşturma yapılıyor. Mardin Valiliği’nin çalışmalarını takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Hem idari açıdan sorumlularla ilgili soruşturmanın başlatılmak istenmesi, hem köyde yaşayanlar hem de zanlıların aileleriyle ilgi adımlar atılan adımlar ve bunlar fevkalede yerinde; sürdürülmeli.

Uzun vadeli çalışmalar da gerekli tabi ki. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na Milli Eğitim Bakanlığı’na düşen görevler var. Üniversite’ye düşen görevler var. Rektör de çalışma başlatmış durumda ve araştırma yapıyorlar. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarına düşen görevler var. Medyaya düşen görevleri de asla unutmamak gerekir. Şiddet kültürünü yerleştiren yayınlara katkıda bulunulmaması gerekiyor.




Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan ve Mardin katliamını yerinde inceleyen alt komisyon raporunu tamamladı.

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan ve Mardin katliamını yerinde inceleyen alt komisyon raporunu tamamladı. Raporda olayın meydana geliş saati ile köye çok yakın olan Jandarma Karakolundan olay yeri ile irtibatın geç kurulması ve intikalin gecikmesi konusunda etkili idari bir soruşturma yapılması gerektiği kaydedildi. Raporda katliamın ardından tartışılan koruculuk sistemiyle ilgili “Sadece bu olaya bakarak ya da benzer münferit olaylar gerekçe gösterilerek tüm korucuların ve koruculuk sisteminin suçlanması ve lağvedilmesi şeklinde tepkisel bir değerlendirme içine girilmesi doğru değil” denildi. Raporda ayrıca, köy korucularının hukuk, psikoloji gibi konularda özel eğitime tabi tutulması, silah nerede ve hangi hallerde kullanılır gibi konularda da bilinçlendirilmesi önerildi. Alt komisyon şüpheli şahısların ailelerinin bölge dışında güvenli bir yere yerleştirilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli önlemlerin alınması önerisi de dile getirildi.

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, 4 Mayıs 2009’da Mardin’de yaptığı incelemelerin ardından raporunu hazırladı. Alt komisyon üyeleri, Mardin katliamıyla ilgili mağdur tarafta yer alan vatandaşlarla yüzyüze yapılan görüşmeler, olayın yaşandığı evde yapılan incelemeler, olay yerinde faaliyet gösteren kamu kurumu ve görevlileri ile sivil toplum örgütleri temsilcileriyle yapılan görüşmelerin ardından hazırlanan raporunda, tespit ve önerilerde bulundu.

“SALDIRGANLAR MASKELİ DEĞİLDİ”
Raporda, 44 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın yaşandığı Bilge Köyü’nde mağdur tarafta yer alan vatandaşlarla görüşüldüğü belirtilerek “Bu görüşmeler esnasında mağdur aileye mensup vatandaşlar, olayı gerçekleştirdikleri ileri sürülen tarafla aralarında kesinlikle bir anlaşmazlık bulunmadığını vurgulamışlardır. Aralarında korucuların da bulunduğu mağdur aileye mensup vatandaşlar, görgü tanıkları, olayın planlı olduğu, faillerin kesinlikle maskeli olmadıklarını, ifade etmişlerdir” denildi.

“MAĞDUR VE FAİL TARAFI KORUCULAR SATRANÇ OYNAMIŞLAR”
Komisyon Bilge Köyü’ndeki incelemelerinin ardından Şeyhan Jandarma Karakolu’nda da görüşmelerde bulunurken, Karakol Komutanı’nın ifadeleri dikkat çekti. Alt Komisyon üyesi Mehmet Ekici’nin olayı nasıl yorumladığını sorması üzerine Karakol Komutanı “mağdur ve fail taraftan korucuların nöbet esnasında karşılıklı satranç oynadıklarını, aralarında sorun olduğunu gösterecek herhangi bir belirtiye rastlamadıklarını” belirtti. Karakol Komutanı ayrıca “Olayın nedeninin iki aile arasındaki geçmişe dayalı sürtüşmeler olabileceği”ni ifade etti.

“RANT KAVGASI İHTİMALİ GÜÇLÜ”
Raporda Karakol Komutanı’nın, Komisyon Başkanı Zafer Üskül’ün ‘bölgede petrol boru hattı bulunduğu ve rant kavgası nedeniyle böyle bir saldırının yaşanmış olabileceği’ iddialarına yönelik sözleri üzerine yaptığı değerlendirmelere de yer verildi. Karakol Komutanı’nın “rant kavgası ihtimalinin kuvvetli olduğu” ifadesi yer aldı. Komisyon İlçe Başsavcısı ile yaptığı görüşmede de bu konuyu dile getirirken İlçe Başsavcısı “petrol kaçakçılığı ihtimalinin olayın nedenleri arasında değerlendirildiğini ancak somut bir bulguya rastlamadıklarını, savcılık olarak olayın nedeniyle ilgilenme durumunda olmadıklarını” kaydetti. İlçe başsavcısı ayrıca “Ulusal Yargı Ağı Projesi verileri çerçevesinde yaptıkları araştırma sonucunda zanlılardan birinin petrol kaçakçılığından yargılanmış ve delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğu”nun tespit edildiği bilgisini verdi.

74 ÇOCUK ÖKSÜZ YA DA YETİM KALDI
Mardin Valisi ile yapılan görüşmenin de yer aldığı Raporda şöyle denildi:

“Mardin Valisi olayda 74 çocuğun en az bir ebeveynini kaybettiğini, sosyal hizmetler il müdürlüğünün gerekli desteği verdiğini, Darüşşafaka’nın bir miktar çocuğun bakımını üstlenebileceğini bildirdiğini, ancak ailenin çocukları teslim etmek istemediğini, bununla birlikte geride kalan kişilerin çocukların temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olduklarını, zamanla çocukları yurtlara ve yatılı bölge okullarına yerleştirilmeleri konusunda ikna olacaklarını, idari açıdan olaya geç müdahale edildiği iddiaları ile Kaymakamın ve Jandarma Alay Komutanının geç bilgilendirildiği iddialarının bir vali yardımcısı tarafından soruşturulduğunu ifade etmiştir”

“KORUCULARLA JANDARMANIN KÖYE GELİŞİ ARASINDA 1.5 SAATLİK FARK VAR”
Mardin Valisi, komisyon üyelerinin “Korucuların köye intikali ile jandarmanın köye intikali arasında ne kadar süre farkı olduğu”na yönelik sorularına karşılık “1.5 saatlik zaman farkı olduğunu tahmin ettikleri” bilgisini verdi. Mardin Valisi ayrıca, “geç müdahalenin adli suç olduğunu olayın kaymakama geç haber verilmiş olmasının ise idari açıdan soruşturulduğu”nu bildirdi.

“İLÇE JANDARMA KOMUTANI BİRLİĞİ HAZIRLAMAKLA MEŞGULDÜ”
Komisyon incelemeleri kapsamında Mardin İl Jandarma Komutanı ile de görüşürken, raporda şöyle denildi:

“İl Jandarma Komutanı, olayı öğrendikleri andan itibaren teyit çalışmalarına başladıklarını, teyidin ardından Karakol ve İlçe Jandarma Komutanlığından birimlerin köye ulaştıklarını, 22.15-22.20 sularında kendisinin köye intikal ettiğini, olayın ilk olarak İl Emniyet Müdüründen aldığını, İlçe Jandarma Komutanının birliği hazırlamakla meşgul olması nedeniyle kendisine geç haber vermiş olduğunu tahmin ettiğini, olaya müdahale anlamında bir gecikmenin söz konusu olmadığını ifade etmiştir” denildi.

Rapora göre, komisyon üyesi Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin “olayla ilgili muhaberatın kaydedildiği bir sistemlerinin olup olmadığı” yönündeki sorusuna ise İl Jandarma Komutanı “Böyle bir sistemin bulunduğunu ancak, olaydan bir hafta kadar önce arızalandığı için tamire gönderildiği”ni yanıtını verdi.

“SON İKİ YILDA BORU HATTINDAN PETROL ÇALINMADI”
Komisyon Başkanı Üskül, Mardin İl Jandarma Komutanı ile yapılan görüşmede de petrol boru hattından kaçakçılık iddialarını gündeme getirdi. Jandarma Komutanı ise “Mardin’de son 2 yılda boru hattından petrol çalınma olayı olmadığını, Şeyhan Karakolu bölgesinde 1 defa vana takma olayı olduğunu, bunda da petrol alınmadığını, BOTAŞ’ın istasyonlarındaki basınç düşmesinin tespitinin ardından derhal kendilerinin haberdar edildiğini, bölgede boru hattından kaçakçılık yapıldığı ve çok fazla rant olduğu görüşüne katılmadığı”nı söyledi.

“CEHALETE KARŞI ACİL EYLEM PLANI” ÖNERİSİ
Raporun tahlil ve değerlendirme bölümünde olayın halen Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturulduğu ve gizlilik kararı alındığı vurgulanarak, “Katliam sebebi olarak medyada töre cinayeti, kız meselesi, koruculuk sisteminden kaynaklanan problemler, rant kavgası veya kan davası olabileceği yönünde haber ve yorumlara rastlanmıştır. Öldürülenler arasında hamile de olmak üzere kadın ve çocukların bulunması ve erkeklerin namaz kılarken öldürülmeleri bu olayı daha ilk bakışta benzerlerinden farklı kılmaktadır. Zira kan davası ve töre cinayetlerinde hedef şahıs dışında çocukların öldürülmesi söz konusu değildir. Kadınların öldürülmesi ise namus cinayetlerinde ve sadece olaya karışan kadın ile sınırlı kalmak üzere görülmektedir. Olay buve benzeri nedenlerle ilk anda izahı çok kolay ve anlaşılır olarak görülmemektedir” denildi. Hiçbir sebebin 44 insanın aynı andı kadın ve çocuk ayrımı yapılmaksızın öldürülmesine gerekçe olamayacağı ifade edilen raporda, “Devlet yapılanması içinde kendisine bu konuda görev yüklenen kurumlar başta olmak üzere tüm devlet kurum ve kuruluşlarının cehaletin ortadan kaldırılması için bürokrasi ve mevzuat engellerine takılmadan yaşam hakkının korunması konusunda bir acil eylem planı” hazırlayarak en kısa sürede harekete geçirilmesi gerektiği kaydedildi.

“KOMİSYON İKNA OLMADI”
Raporda olayın meydana geliş saati ile köye çok yakın olan Jandarma Karakolundan olay yerine ile irtibatın geç kurulması ve intikalin gecikmesi konusunda verilen bilgilerle, 156 telefon ihbarlarının kayıt edildiği cihazın olaydan bir hafta önce bozulduğuna yönelik bilgilerin komisyon tarafından ikna edici bulunmadığı vurgulandı. Raporda, “İl Jandarma Komutanına ve mülki makamlara böylesine önemli bir olayın ilçe jandarma komutanınca çok geç haber verilmesi etkili bir idari soruşturmanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Terörün yoğun olduğu bir bölgede koordinasyon ve istihbaratın mükemmel olması gerekir” denildi.

“KORUCULUK” SİSTEMİNE SAVUNMA
Raporda, Mardin katliamının ardından tartışılan koruculuk sistemiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunuldu. İçişleri Bakanlığı’nın Mart 2009 sonu verilerine göre 1985 yılından bugüne kadar 123 bin 476 kişinin geçici köy korucusu olarak görev yaptığı, bunlardan 38 bin 945’i hakkında adli veya idari işlem yapıldığı için görevine son verildiği vurgulanan raporda, halen görevde bulunan geçici köy korucusu sayısının 47 bin 689, gönüllü köy korucusu sayısının da 23 bin 769 olduğu bildirildi. Köy korucularının bugüne kadar terörle mücadele alanında güvenlik güçlerine yardımcı olmak suretiyle önemli katkılar sağladığı kaydedilen raporda, bin 335 geçici ve gönüllü köy korucusunun şehit olduğunu belirtildi. Raporda “Korucu olanların devlet yanlısı veya ajan gibi nitelemelere maruz kalması, korucu olmayanların ise devlet düşmanı olarak algılanması bölgede yeni bir sosyal ayrışımın oluşmasına neden olmuştur. Mardin ilinde cereyan eden üzücü olaya maalesef geçici köy korucularının hem şüpheli hem de mağdur olarak karıştığı bilinmektedir. Ancak sadece bu olaya bakarak ya da benzer münferit olaylar gerekçe gösterilerek tüm korucuların ve koruculuk sisteminin suçlanması ve lağvedilmesi şeklinde tepkisel bir değerlendirme içine girilmesi de çok doğru değildir” denildi.

KORUCULAR ÖZEL EĞİTİME TABİ TUTULMALI
Raporda köy korucularının hukuk, psikoloji gibi konularda özel eğitime tabi tutulması, silah nerede ve hangi hallerde kullanılır gibi konularda da bilinçlendirilmesi önerilerek “Koruculuk sistemi terörün sebebi değil sonucudur. Koruculuk görevini üstlenen kişilerin bu görevin sağladığı avantajları diğer kişilere karşı bazen etik dışı bazen de yasadışı bir şekilde kullandıkları dikkate alındığında korucuların iyi bir eğitimden geçirilerek disiplin altına alınmaları, korundukları izlenimini doğuracak davranışlardan uzak durulması, faaliyet alanlarının hukuki çerçevelerinin çok iyi belirlenerek keyfi uygulamalara sebebiyet verilmemelidir” görüşüne yer verildi.

Raporda, ayrıca şüpheli şahısların ailelerinin bölge dışında güvenli bir yere yerleştirilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli önlemlerin alınması da önerildi.

Sayfa Yükleniyor...