Meclis'te MHP-HDP tartışması

Çözüm sürecini yasal zemine oturtan 6 maddelik paketin komisyon aşaması tartışmalarla başladı. Toplantıda MHP ile HDP milletvekilleri arasında sert tartışma yaşandı.

Meclis'te MHP-HDP tartışması

Çözüm sürecine ilişkin Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri tartışmalarla başladı.

İçişleri Komisyonu toplantısına komisyon üyesi milletvekillerinin yanı sıra AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, MHP Grup başkanvekilleri Oktay Vural ve Yusuf Halaçoğlu, HDP Grup başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile komisyon üyesi olmayan milletvekilleri de katıldı.

Komisyon Başkanı Mehmet Ersoy'un görüşmelere geçildiğini açıklamasına MHP Grup Başkanvekili Vural, "Başlayamazsınız" diye itiraz etti.

Tasarının görüşülemeyeceğine dair itirazlarını dile getiren Vural'ın, "Terör örgütünün tehdidiyle komisyon çalışabilir mi?" sözlerine HDP'liler tepki gösterdi.

HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, "Burada kimse şov yapamaz. Burada fikirler konuşulur" dedi.

MHP'liler ile HDP'liler arasında ağız dalaşı ve laf atmalar yaşanırken, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Komisyon Başkanı Ersoy'a, "Burada muhatap sizsiniz. Bunlar kim" demesine de Kaplan, "Seçimle geldik. Sen kim oluyorsun, milletin iradesine saygısızlık yapma" diye karşılık verdi.

Kameraların dışarıya çıkarılması da tartışma konusu olurken, bazı danışmanlar da salondan çıkarılmak istenmelerine karşı koydu.

Kameraların çıkmasının ardından tasarının görüşülemeyeceğini savunan Vural, konusu suç teşkil eden ve suç imtiyazı sağlayan tasarının görüşülemeyeceğine ilişkin itirazını dün TBMM Genel Kurulu'nda da ifade ettiğini söyledi.

Vural, itirazı sonuçlanmadan görüşmelere geçilemeyeceğini savundu.

Komisyon Başkanı Ersoy da Vural'ın itirazına ilişkin Meclis Başkanlığı'ndan komisyona herhangi bir bildirimde bulunulmadığını belirterek, görüşmelere engel durum olmadığını söyledi.

MHP Grup Başkanvekili Vural, bunun üzerine usul tartışması açtı.

6 maddeden oluşan, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi isimli düzenleme çözüm sürecinde tüm yetkiyi Bakanlar Kurulu'na veriyor.

'ÇÖZÜM SÜRECİNİ BAŞARIYA ULAŞTIRARAK SORUNU GERİDE BIRAKACAĞIZ'
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, komisyonda yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetlerinin, ülkenin istikrarı ve gelişmesi önündeki en ciddi engellerden birisini oluşturan terör meselesini ve altında yatan sorunları ülke gündeminden çıkarmak için, işbaşına geldiği 2002 yılından bu yana kararlı ve cesur bir yaklaşım sergilediğini söyledi. Bu alandaki paradigma değişiminin ve çözüm merkezli yeni stratejinin en önemli unsurunun, bu konudaki istismar alanlarının ve sorunların ortadan kaldırılmasının oluşturduğuna işaret eden Atalay, "Hükümetlerimiz bu süre zarfında vatandaşlarımızı kazanmak, devlete güvenlerini artırmak ve terörün yıllardır istismar ettiği zemini ortadan kaldırmak yolunda riskler üstlenmiş ve çok önemli çalışmalar yürütmüştür" diye konuştu.

Bugüne kadar toplumun tamamını düşünerek atılan demokratikleşme, sivilleşme ve normalleşme adımlarının, her türlü sorunun tartışılarak çözüm perspektiflerinin geliştirilebildiği yeni bir ’nin önünü açtığını ifade eden Atalay, şunları kaydetti:

"Ülkemizde siyasal ve toplumsal yaşamı normalleştiren bu adımlar atılırken; özgürlük için güvenlikten, güvenlik için de özgürlükten vazgeçmediğimizi özellikle vurgulamak isterim. Bu adımların bölge insanı açısından ret, inkar ve asimilasyon politikalarının sona ermesi, olağanüstü hale son verilerek gündelik hayatın normalleştirilmesi ve geçmişte yaşanmış mağduriyetlerin telafisi gibi çok önemli yansımaları olmuştur.

Bugünden geriye bakıldığında; ülke ve millet olarak ne büyük mesafeler aldığımız ve çözümü hayal bile edilemeyen sorunları ülke gündeminden bir bir nasıl çıkardığımız açık bir şekilde görülmektedir. İnşallah Çözüm Sürecini başarıya ulaştırarak, ülke ve millet olarak bu yakıcı sorunu da geride bırakacağız. Ülkemizin ve insanımızın enerjisini, bölgesinde ve dünyada örnek gösterilen bir Türkiye için harcayacağız. Çözüm süreci, ülkemizin on bir yıllık demokratikleşme ve normalleşme birikimi üzerine inşa edilmiştir. Bu süreç, Sayın Başbakanımızın 2005 yılındaki Diyarbakır konuşması ile işareti verilen paradigma değişiminin ve 2009 yılında bir devlet politikası olarak başlatılan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin devamı niteliğindedir."

'YARALI DUYGULARI TAMİR ETME SÜRECİ'
İktidar olarak çözüm sürecindeki tüm çabalarının terörün, şiddetin sona ermesi, söyleyecek sözü olan herkesin düşüncelerini açıklıkla ifade edebilmesi ve özgürce siyaset yapabilmesi olduğunu vurgulayan Atalay, "Çözüm sürecinin amacı, vatandaşlarımızın talep ve beklentilerini dikkate alarak ve geçmişte yapılan haksızlıkları telafi ederek Türkiye'yi normalleştirmektir. Bu yönüyle Çözüm Süreci, çok büyük hassasiyetle, büyük dikkatle, yaralı duyguları tamir etme; karşılıklı güveni tesis etme ve kardeşlik hukukunu yüceltme sürecidir" dedi.

Bu süreçte toplumsal desteği arkalarına almaya, tüm kesimlerle diyalog ve istişareye, kamuoyunu bilgilendirmeye ve şeffaflığa önem verdiklerini belirten Atalay, büyük kamuoyu desteği sayesinde süreçte ortaya çıkan pek çok provokasyonun aşılabildiğini, sürecin ilerletilmesinin sağlandığını kaydetti. Atalay, "Gerçekten sürece büyük bir kamuoyu desteği var. Tabii Doğu ve Güneydoğu bölgesinde daha fazla destek var ama genel manada çok büyük bir toplumsal memnuniyet ve destek devam ediyor. O konuda giderek artan, artık daha somut adımların atılması yönünde büyük bir toplumsal beklenti var" değerlendirmesinde bulundu.

Süreç başladığından bugüne, amaç doğrultusunda ciddi bir mesafe alındığını anlatan Atalay, şunları söyledi:

"Bundan sonraki başlıca hedefimiz; örgüt mensuplarının silahlarını bırakması, devletin de bu insanların evlerine, normal hayata, siyasete dönmeleri için gereken çalışmaları yapmasıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse, çözüm sürecinin nihai hedefi; tıpkı 23 Nisan 1920’de olduğu gibi, bu vatanın tüm insanlarını kapsayacak ortak ruhu yakalamak ve daha güçlü, daha müreffeh ve daha özgür Türkiye idealine ulaşabilmektir. Bu sürecin partiler üstü, milli bir mesele olarak ele alınması dileğimizdir.  Bu konuda ülkemizde de siyasetin, iktidarı ve muhalefetiyle, daha yapıcı ve pozitif bir tutum içinde olması gerektiğini savunduk. Bu kanun tasarısı vesilesiyle muhalefete mensup bazı siyasetçilerin kamuoyuna yansıyan beyanlarında böyle bir yaklaşımın işaretlerini görmekten de büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bu önemli Tasarı, bir yönüyle Meclis iradesini devreye sokarak siyasetin önünü açıcı, siyaset alanını genişletici bir özellik taşımaktadır. Konuya bu yönüyle de bakılmasının önemli olduğunu düşünüyorum."

Sayfa Yükleniyor...