Türkiye'de nükleer enerji

Japonya'da yaşanan nükleer tehdit, Türkiye'deki bir tartışmayı da tekrar gündeme getirdi... Nükleer santraller...

Greenpeace Akdeniz'den yapılan açıklamada bu konuda şu sözlere yer verildi:

hem deprem, hem de nükleer tercih meselesini yeniden masaya yatırmalı...
Depreme dayanıklılık teknolojileri ileri düzeyde sayılan Japonya’da bile nükleer santraller deprem ve tsunami karşısında halkın güvenliğini tehdit eder boyuta geliyorsa, nükleer santral standartlarını tamamıyla Rusya’ya teslim eden Türkiye hükümeti bu tehlikeli özgüvenden vazgeçmelidir.

Önemli noktalardan biri de santralin yapılmasının öngörüldüğü Akkuyu’ya yer lisansının 1976 yılında verilmiş olması. Bu lisansa göre Akkuyu deprem bölgesi olmadığı için seçiliyor. Akkuyu’nun çok yakınlarından geçen Ecemiş Fay hattı ise 1990ların sonunda keşfedilmiştir. Bu durumda lisansın iptal edilmesi gerekirken, TAEK bu veriyi görmezden gelerek ilk nükleer santral yapılacak bölgeyi yine Akkuyu olarak belirlemiştir. Bu kararla hem deprem hem de nükleer tehlike gerçekleri görmezden gelinmektedir.

Nükleer santraller, halihazırda içerdikleri yüksek riskler yüzünden sigorta şirketleri tarafından sigortalanmıyor ve kazalardan oluşan bütün ekonomik sorumluluk halkın sırtına ve cebine yükleniyor. Türkiye'de olası bir durumda ortaya çıkabilecek tehlikenin boyutunu, nükleer güvenlik konusundaki açıklar ile birleştiğinde, bizi nasıl bir felaket senaryosunun beklediğini Japonya'da yaşanmakta olan deprem ile ön görebiliyoruz. Bugün hükümetin yapması gereken en akılcı yaklaşım, Japonya’da yaşananlardan ders almak ve nükleer dosyasını geç olmadan kapamaktır.

Sayfa Yükleniyor...