Yonca Şık: Yok artık dedik ama...

Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, bugün Silivri Cezaevi’ndeydi. Şık, oradaki atmosferi ve tutuklamaya varan süreci NTV’ye anlattı.

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, NTV Ana Haber’de Can Dündar’ın sorularını yanıtladı.

Bugün Silivri’de eşini ziyeret eden Şık, cezaevindeki durumu, gözaltı sabahı yaşananları, 'İmamın Ordusu’nun yazılma sürecini anlattı.

Yonca Şık, eşinin adının basında yer almasından sonra, ismi sızan kişilerin gözaltına alındığı gerçeğini bilerek kendilerine 'acaba mı?' diye sorduklarını ama buna ‘yok artık, saçmalama' yanıtı verdiklerini söyledi. Şık ayrıca, 'Dokunan yanar' yerine eşine 'sosyalistim' diye bağırması önerisinde bulunduğunu söyledi.

Silivri Cezaevi’ndeki eşinin durumunun iyi oduğunu söyleyen Yonca Şık, "Ayrıca yorgun, sinirli ve öfkeli. Morali düzgün ve sağlam duruyor

Koğuşta Nedim Şener ve Doğan Yurdakul ile birlikte kalıyorlar. Ayrı odadalar, kendilerine ait banyo ve tuvaletleri ile ortak kullanım alanları var. Yeni bina ve ilk onlar kullandığı için toz toprak içindeymiş ama şikayet etmedi" dedi.

GÖZALTI SABAHI
Yonca Şık, "Gözaltı sabahı neler yaşandı?" sorusuna, “Evdeydik, uyuyorduk. Ben köpeğin havlamasına uyandım. Saat 7’ye 5 vardı. Zil çalınca korktum ve Ahmet’i uyandırdım... Polisler gelmişti, Ahmet giyinmek istedi ama ‘hayır’ dediler, ‘içeri girelim öyle dediler’ Kızım da uyandı, ‘poliler mi geldi?’ diye sordu...

Telefon etmemize izin vermediler. Arkadaşımızı aramak istedik; çocuğu gelip alsınlar diye, izin verdiler... Çok da hatırlayamıyorum, şaşkındım. Arkadaşımız gelip çocuğu aldı... Köpeği dolaştırmam gerektiğini söyledim ve bir kadın polis benimle birlikte geldi. Telefonumu yanıma alıp dışarı çıktım, ne yapacağımı bilemedim” yanıtını verdi.

"OLABİLİYORMUŞ"
“Evde ne arıyorlardı bilmiyorum ama 450 tane cd götürdüler. Evde bulanan fotoğraf makinelerinin içnde bulunan kayıtlar dahil elektronik cihazları aldılar; ne varsa götürdüler. Koyalarını alacaklardı ama sonra orjinallerini götürdüler" diyen Yonca Şık, "böyle bir şeyi bekleyip beklemedikleri" noktasında da şunları söyledi:

"Soner Yalçın ve odatv baskınından sonra Ahmet’le ilgili Hürriyet’te haber çıktı ve Ahmet’te bunu bana söyledi. İsim sızdırılırsa o kişi götürülüyor ve bizim de aklımıza geldi. Panik olduk, ‘olabilir mi?’ dedik ama sonra ‘yok ya, saçmalama’ noktasına geldik. Ne alakamız var diyorduk ama olabiliyormuş."

KİTABIN ODATV'DE ÇIKMASI
Yonca Şık, eşinin yazmakta olduğu ‘İmamın Ordusu’ kitabının taslağının odatv’den ele geçirildiği iddiasıyla ilgili de, “Biz bir izahat bulamadık, bilmiyoruz. Ahmet ‘benim kitabımın orada ne işi var diye’ bir yazı da yazdı. Polislerin oraya nasıl gittiğine dair, teknoloji varsa ki varmış, bunu bulması gerekir" dedi.

"İMAMIN ORDUSU"
“İfadelere yansıyan bir şey de, 'kitabını bir an önce bitirsin' oldu. Bunun aslı ne?" sorusuna da Şık, "Hürriyet’te çıkan haber sonrası, bir çok internet sitesinde bir şeyler yazıldı. Bunları bertaraf etmek için, yok etmek için...." dedi.

Yonca Şık, "Ben kitabı okumadım, tam olarak da bitmedi bildiğim kadarıyla. Çok uzun süredir yazıyordu. Bazen 3-5 saat uyuyordu. Yazarken de çok sık 'bu nasıl bir iştir' diye kendisine soruyordu. Bu durumu İsmet Berkan’la da konuşmuş, yazıldı bu, 'Yonca bu bilgisayardan kurtulmak istiyorum bir an önce' dedi" şeklinde konuştu.

"'SOSYALİSTİM DE' DEDİM AMA..."
Yonca Şık, eşinin gözaltı sonrası evden çıkarken söylediği 'dokunan yanar' sözüyle ilgili olarak da, "Ne söyleyeceği noktasında kendisiyle konuştuk. Ben 'sosyalistim de' dedim ama o, şık ve doğru bir şey söyledi. Kitabı yazma sürecince de, kendisini tedirgin eden bir durumdu du. ‘Nasıl olabilir böyle bir şey’ diyordu; dokunan yanar..."

AHMET İYİ ÇOCUK DEĞİLDİR!
Hrant Dink’in oğlu Arat’ın eşine yazdığı mektupla ilgili, "İleride bu günleri çok kötü hatırlamayacağım, çünkü insanlar destek verip yanımızda oldular" diyen Yonca Şık, eşinin ve  Nedim Şener’in tutuklanmalarına, kamuoyundan daha önce görülmeyen bir tepki gösterilmesiyle ilgili de şunları söyledi:

"Birincisi, basın özgürlüğü ve fikir hürriyetine ciddi bir saldırı var. Eminim ve biliyorum ki birçok gazeteci şu anda tedirgin. İnsanlar mücadele edilmesi gerektiğini biliyorlar.

Ayrıca, Ergenekon sürecinde 'iyi çocuktur, tanırım' bir söz vardı. Ama bu Ahmet için geçerli değil. Onun yanında olanlar; arkadaşları, meslektaşları ‘tanırım iyi çocuktur’dan yola çıkmıyorlar. 20 yıllık gazetecilik pratiği var, arşivi var ve Ahmet’in nasıl bir gazeteci olduğunu biliyorlar. Net ve politik bir yerde duruyor. Oradan yola çıkarak Ahmet’in yanındalar..."

Sayfa Yükleniyor...