Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rahmi Örs, özellikle doğum sancısı başlamadan yapılan sezaryenle doğumun yeni doğan bebekte solunum sıkıntısını artırdığını söyledi.
Bu nedenle bebeklerde daha fazla yoğun bakım ihtiyacının ortaya çıktığını belirten Örs, ''Normal doğuma göre sezaryenle dünyaya gelen bebekte görülen solunum problemi 7 kat daha fazla oluyor. Ülkemizde sezaryen doğum oranı çok yüksek'' dedi.
Bu durumun yaşanmasında tıbbi nedenlerden daha çok annelerin doğum sancısı çekmek istememesinin çok önemli etkisi olduğuna dikkati çeken Örs, annedeki doğum sancılarının bebeği doğum sonrasına hazırlayan bir faktör olduğunu ifade etti.
ASTIMA YAKALANMA RİSKİ FAZLA
Doğum sancılarının, daha doğmadan bebeğin akciğerlerini doğum sonrasına hazırlayan çok önemli bir unsur olduğunu anlatan Örs, şunları kaydetti: ''Annenin doğum sancısından kaçması bebeği sıkıntıya sokmaktadır. Gebeliğin sonuna doğru yaklaşıldıkça, doğum ağrılarıyla anne karnındayken sıvıyla dolu olan akciğerlerde sıvının boşalma süreci başlamaktadır. Bu, sanıldığının aksine doğum kanalında akciğerlerin sıkışmasından çok bu etkilere bağlıdır. Doğum sancısıyla annede ortaya çıkan maddeler bebeğin akciğerlerinin doğum sonrasına uyum sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Doğumun kesin tıbbi zorunluluk olmadıkça sezaryenle yapılmaması, normal yolla doğumun yapılması bebek için çok önemlidir. Sezaryenle doğan bebeklerde doğum sonrası solunum problemi olmasa bile, bu bebeklerin ilerde astıma yakalanma olasılığı daha yüksektir.''
Norveç'te 18 yaşına kadar izlenen yaklaşık 1 milyon 800 bin kişide sezaryenle doğanlarda astım riskinin daha yüksek bulunduğunu aktaran Örs, yine yapılan çalışmaların, annelerin doğum için önemli oranda kendi tercihleriyle sezaryene yöneldiklerini gösterdiğini dile getirdi.
Annelerin bebekte olabilecek sorunların bilincinde olmalarının kolaylıkla sezaryen tercihine yönelmelerine engel olacağının altını çizen Örs, ''Bütün bunlardan sonra anne karnında bebek konuşabilseydi 'canım anneciğim gerekmiyorsa beni ne olur sezaryenle doğurma' diyecektir'' diye konuştu.
Bu nedenle bebeklerde daha fazla yoğun bakım ihtiyacının ortaya çıktığını belirten Örs, ''Normal doğuma göre sezaryenle dünyaya gelen bebekte görülen solunum problemi 7 kat daha fazla oluyor. Ülkemizde sezaryen doğum oranı çok yüksek'' dedi.
Bu durumun yaşanmasında tıbbi nedenlerden daha çok annelerin doğum sancısı çekmek istememesinin çok önemli etkisi olduğuna dikkati çeken Örs, annedeki doğum sancılarının bebeği doğum sonrasına hazırlayan bir faktör olduğunu ifade etti.
ASTIMA YAKALANMA RİSKİ FAZLA
Doğum sancılarının, daha doğmadan bebeğin akciğerlerini doğum sonrasına hazırlayan çok önemli bir unsur olduğunu anlatan Örs, şunları kaydetti: ''Annenin doğum sancısından kaçması bebeği sıkıntıya sokmaktadır. Gebeliğin sonuna doğru yaklaşıldıkça, doğum ağrılarıyla anne karnındayken sıvıyla dolu olan akciğerlerde sıvının boşalma süreci başlamaktadır. Bu, sanıldığının aksine doğum kanalında akciğerlerin sıkışmasından çok bu etkilere bağlıdır. Doğum sancısıyla annede ortaya çıkan maddeler bebeğin akciğerlerinin doğum sonrasına uyum sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Doğumun kesin tıbbi zorunluluk olmadıkça sezaryenle yapılmaması, normal yolla doğumun yapılması bebek için çok önemlidir. Sezaryenle doğan bebeklerde doğum sonrası solunum problemi olmasa bile, bu bebeklerin ilerde astıma yakalanma olasılığı daha yüksektir.''
Norveç'te 18 yaşına kadar izlenen yaklaşık 1 milyon 800 bin kişide sezaryenle doğanlarda astım riskinin daha yüksek bulunduğunu aktaran Örs, yine yapılan çalışmaların, annelerin doğum için önemli oranda kendi tercihleriyle sezaryene yöneldiklerini gösterdiğini dile getirdi.
Annelerin bebekte olabilecek sorunların bilincinde olmalarının kolaylıkla sezaryen tercihine yönelmelerine engel olacağının altını çizen Örs, ''Bütün bunlardan sonra anne karnında bebek konuşabilseydi 'canım anneciğim gerekmiyorsa beni ne olur sezaryenle doğurma' diyecektir'' diye konuştu.