Bu hafta gösterime giren ‘Halk Düşmanları/ Public Enemies’in usta yönetmeni Michael Mann, Amerikan Sineması’nın en mükemmeliyetçi isimlerinin başında geliyor. Filmlerin yapım aşamasında kontrolü elinden hiç bırakmayan Mann, detaycılığını da filmlerinde hissettiren bir auteur olarak kabul ediliyor.
Suç filmleri denildiğinde akla ilk gelen yönetmenlerden olan Mann’in sinemasının yapı taşlarından biri de her biri sinema tarihine geçen ‘cool’ karakterleri. İşte usta yönetmenin filmlerindeki ‘cool’ adamlar:
Thief (1981)
Michael Mann, ilk önemli filmi sayılan ‘Thief’ta yetenekli elmas hırsızı Frank’ın hikayesini anlatıyor. Yasadışı gelirine dikkat çekmemek için araba satıcılığı ve restoran yöneticiliği yapan Frank’ı bir gün yerel bir çete reisi birkaç soygun için kiralar. İşi tamamlayıp kız arkadışıyla hayatına devam etmeyi düşünen Frank kötü olaylardan kurtulamaz ve çeteden ayrılmanın da hiç kolay olmadığını farkeder. Frank rolünde James Caan, kendi filmografisinin de en önemli performansını sergiliyor.
İnsan Avcısı/ Manhunter (1986)
Thomas Harris’in ‘Red Dragon’ adlı romanından uyarlanan filmde, kurbanlarını rastgele seçen bir seri katili izleyen FBI ajanı Will Graham'ın bulduğu ipuçları onu Dr. Hannibal Lecktor'a götürür. Graham, Dr. Lecktor'dan bu seri katil ve kurbanları hakkında bilgi almaya çalışırken kendisini büyük bir tehlikenin içine atar. ‘Manhunter’de olayları çözmeye çalışırken kendisi olayların parçası haline gelen Will Graham rolünde William Petersen yer alıyor. Petersen, bu rolüyle Mann’in ‘cool adamlar koleksiyonu’nun önemli bir parçası oldu.
Suç filmleri denildiğinde akla ilk gelen yönetmenlerden olan Mann’in sinemasının yapı taşlarından biri de her biri sinema tarihine geçen ‘cool’ karakterleri. İşte usta yönetmenin filmlerindeki ‘cool’ adamlar:
Thief (1981)
Michael Mann, ilk önemli filmi sayılan ‘Thief’ta yetenekli elmas hırsızı Frank’ın hikayesini anlatıyor. Yasadışı gelirine dikkat çekmemek için araba satıcılığı ve restoran yöneticiliği yapan Frank’ı bir gün yerel bir çete reisi birkaç soygun için kiralar. İşi tamamlayıp kız arkadışıyla hayatına devam etmeyi düşünen Frank kötü olaylardan kurtulamaz ve çeteden ayrılmanın da hiç kolay olmadığını farkeder. Frank rolünde James Caan, kendi filmografisinin de en önemli performansını sergiliyor.
İnsan Avcısı/ Manhunter (1986)
Thomas Harris’in ‘Red Dragon’ adlı romanından uyarlanan filmde, kurbanlarını rastgele seçen bir seri katili izleyen FBI ajanı Will Graham'ın bulduğu ipuçları onu Dr. Hannibal Lecktor'a götürür. Graham, Dr. Lecktor'dan bu seri katil ve kurbanları hakkında bilgi almaya çalışırken kendisini büyük bir tehlikenin içine atar. ‘Manhunter’de olayları çözmeye çalışırken kendisi olayların parçası haline gelen Will Graham rolünde William Petersen yer alıyor. Petersen, bu rolüyle Mann’in ‘cool adamlar koleksiyonu’nun önemli bir parçası oldu.
Büyük Hesaplaşma
Büyük Hesaplaşma/ Heat (1995)
‘Sinema tarihinin en büyük aktörü kim?’ sorusunun sıklıkla cevabı olan iki büyük aktör, Robert De Niro ve Al Pacino’nun aynı filmde yer alması fikri bile sinemaseverleri heyacanlandırmışken, Mann bundan daha fazlasını, her sahnesi akıllara kazınan bir başyapıtı armağan ediyor. Her karakteri, her sahnesi, finali ve ünlü ‘kahve içme sahnesi’ sinema tarihine geçen filmde De Niro ve Pacino’yla birlikte Val Kilmer, Tom Sizemore, Jon voight, Wes Studi ve William Fitchner unutulmayacak performanslar veriyorlar.
Köstebek/ Insider (1999)
Bazı eleştirmenlere göre Michael Mann’in en iyi filmi olan ‘Insider’ büyük tütün şirketinde ar-ge şefi olarak çalışmaktayken haksız nedenlerle işinden kovulan ve şirketiyle ilgili imzaladığı gizlilik anlaşmasını hiçe sayarak bildiklerini açıklamaya karar veren Dr. Jeffrey Wigand ve bu haberi hazırlayan başarılı televizyoncu Lowell Bergman'ın başından geçenleri anlatıyor. Bu cesur filmde Pacino her zamanki gibi çok iyi ama filmin asıl yıldızı, kırlaşmış saçları ve kilo almış görüntüsüyle Wigand’ı canlandıran kariyerinin en iyi performanslarından birini gösteren Russell Crowe.
‘Sinema tarihinin en büyük aktörü kim?’ sorusunun sıklıkla cevabı olan iki büyük aktör, Robert De Niro ve Al Pacino’nun aynı filmde yer alması fikri bile sinemaseverleri heyacanlandırmışken, Mann bundan daha fazlasını, her sahnesi akıllara kazınan bir başyapıtı armağan ediyor. Her karakteri, her sahnesi, finali ve ünlü ‘kahve içme sahnesi’ sinema tarihine geçen filmde De Niro ve Pacino’yla birlikte Val Kilmer, Tom Sizemore, Jon voight, Wes Studi ve William Fitchner unutulmayacak performanslar veriyorlar.
Köstebek/ Insider (1999)
Bazı eleştirmenlere göre Michael Mann’in en iyi filmi olan ‘Insider’ büyük tütün şirketinde ar-ge şefi olarak çalışmaktayken haksız nedenlerle işinden kovulan ve şirketiyle ilgili imzaladığı gizlilik anlaşmasını hiçe sayarak bildiklerini açıklamaya karar veren Dr. Jeffrey Wigand ve bu haberi hazırlayan başarılı televizyoncu Lowell Bergman'ın başından geçenleri anlatıyor. Bu cesur filmde Pacino her zamanki gibi çok iyi ama filmin asıl yıldızı, kırlaşmış saçları ve kilo almış görüntüsüyle Wigand’ı canlandıran kariyerinin en iyi performanslarından birini gösteren Russell Crowe.
Köstebek
Ali (2001)
Usta yönetmen 2001 yılında bu sefer ‘cool’ bir adamın hayatını anlattı: Muhammed Ali. 1960'lı yıllarda hareketlenen toplumsal muhalefetin spor alanındaki önemli simalarından olan, önce Cassius Clay olan ismini değiştiren sonra da Amerika'nın işgali altındaki Vietnam'a asker olarak gitmeyi reddeden, şampiyon, lider ve medyanın önde gelen bir figürü olan Ali rolünde Will Smith metod oyunculuğunun en önemli örneklerinden birini vererek birçok ödül kazadı ve Oscar’a aday oldu.
Collateral (2004)
Michael Mann’in mekan olarak en çok tercih ettiği şehir Los Angeles’da zamana karşı gerçekleşen bir ölüm-kalım kovalamacasını konu alan bu başyapıtta Tom Cruise ve Jamir Foxx yer alıyor. Dijital kamera kullanımı, müzikleri, aksiyon sahneleri ve finaliyle hafızalara kazınan ‘Colleteral’da Mann sinemasının bütün motifleri yer alıyor. Mann’in diğer filmlerindeki karakterleri, özellikle ‘Büyük Hesaplaşma’dan Neil McCauley’i andıran, Vincent rolünde, Tom Cruise 2000’lerin en unutulmaz karakterlerinden birine hayat veriyor.
Usta yönetmen 2001 yılında bu sefer ‘cool’ bir adamın hayatını anlattı: Muhammed Ali. 1960'lı yıllarda hareketlenen toplumsal muhalefetin spor alanındaki önemli simalarından olan, önce Cassius Clay olan ismini değiştiren sonra da Amerika'nın işgali altındaki Vietnam'a asker olarak gitmeyi reddeden, şampiyon, lider ve medyanın önde gelen bir figürü olan Ali rolünde Will Smith metod oyunculuğunun en önemli örneklerinden birini vererek birçok ödül kazadı ve Oscar’a aday oldu.
Collateral (2004)
Michael Mann’in mekan olarak en çok tercih ettiği şehir Los Angeles’da zamana karşı gerçekleşen bir ölüm-kalım kovalamacasını konu alan bu başyapıtta Tom Cruise ve Jamir Foxx yer alıyor. Dijital kamera kullanımı, müzikleri, aksiyon sahneleri ve finaliyle hafızalara kazınan ‘Colleteral’da Mann sinemasının bütün motifleri yer alıyor. Mann’in diğer filmlerindeki karakterleri, özellikle ‘Büyük Hesaplaşma’dan Neil McCauley’i andıran, Vincent rolünde, Tom Cruise 2000’lerin en unutulmaz karakterlerinden birine hayat veriyor.