Davutoğlu: Kalbim ülkemin sınırında

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Halep'teki hava saldırılarından dolayı, 10 bin yeni sığınmacının Türkiye sınırında beklediğini ve Halep'in kuzeyindeki kamplarda bulunan 60-70 bin kişinin de Türkiye'ye doğru hareket ettiğini söyledi.

Davutoğlu: Kalbim ülkemin sınırında

İngiltere'nin başkenti Londra'daki Kraliçe Elizabeth Konferans Merkezi'nde düzenlenen "Suriye'ye ve Bölgesine Destek" başlıklı donörler konferansına katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, toplantının açılışında konuşma yaptı.

Toplantının sadece Suriye'yi ve bölgeyi değil, insani vicdanı da destekleme toplantısı olduğunu belirten Davutoğlu, başarısız olunması halinde gelecek neslin bunu Suriye'nin ve bölgenin değil, insanlığın bir başarısızlığı olarak göreceğine dikkati çekti.

Davutoğlu, toplantıya katılmak için bu sabah Türkiye'den ayrılırken kendisine bir rapor geldiğini ifade ederek, "Şu anda önümdeki metni okumuyorum ve sizin kalplerinize hitap ediyorum. Halep'teki hava saldırılarından dolayı, 10 bin yeni sığınmacı Türkiye sınırının önünde beklemektedir. Halep'in kuzeyindeki kamplarda bulunan 60-70 bin kişi Türkiye'ye doğru hareket ediyor. Şu anda benim kalbim ülkemin sınırında. Suriye'den gelenlerin nasıl ve nelere yerleştirmeliyiz, bunu düşünüyorum" diye konuştu.

Halep'te 300 bin kişinin Türkiye'ye geçmeyi beklediğini dile getiren Davutoğlu, çalışmalar yürütülürken Halep halkına, Madaya halkına karşı insanlık suçları işleyenlerin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ

Cenevre görüşmelerinde ilk aşamanın sona erdiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Neden? Çünkü rejim Cenevre'ye gittiğinde Latakya'da, Suriye'de okullara, hastanelere, masum insanlara bombardıman devam ediyordu. Dürüst olmalıyız. Beş yıl içinde Türkiye'ye göçen sığınmacılar rejimin ya da rejim destekli yabancı güçlerin bombardımanından kaçarak Türkiye'ye giriş yaptı. Acımasız bir terör örgütü DAEŞ ortaya çıktı. Bugün insanlığa karşı iki düşman vardır: Esed rejimi ve DAEŞ terörizmi. Savaş suçu işleyenlere karşı omuz omuza durmalıyız. Bana veya Suriye halkına kim Madaya kuşatmasının mantığını anlatabilir Sığınmacıların sorunlarını konuşmalıyız ancak Suriye krizinin köklerine inmeyi de ihmal etmemeliyiz."

Davutoğlu, 2. Savaşı'ndan sonra en büyük insani krizin yaşandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ankara'da dün bir hastaneyi ziyaret ettim. Bu hastanenin yoğun bakımında biri kız, ikisi erkek üç Suriyeli çocukla karşılaştım. Kuzey Halep ve Latakya'da geçen haftaki bombalamalarda tüm vücutları yanmıştı. Yandaki odada bir Türk erkek çocuğu vardı. Bu çocuğun da yüzü Türkiye'de gerçekleşen bir terör saldırısında yanmıştı. Bu çocukların kaderi aynı. Küçük kız bana baktı ve yüzünde hiçbir ifade yoktu. Çünkü yüzü yanmıştı. Hava bombardımanından önceki güzel yüzünü hayal etmeye çalıştım. Bir baba, dede, kız çocuğu babası olarak bununla karşılaşmak benim için çok zor."

"TÜRKİYE'DE SIĞINMACI OLMAYAN ŞEHİR YOK"

Türkiye'de 2,5 milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, bu istatistiki bilgiye göre Türkiye'nin, dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğunu söyledi.

Davutoğlu, "700 bin kadar okul çocuğu var, 300 bin kadarı eğitim alıyor. Geriye kalan hepsine eğitim sağlamak istiyoruz. 250 binden fazla Suriyeli kamplarda, üç katından daha fazlası şehirlerde. Türkiye'de Suriyeli sığınmacı olmayan şehir yok. Kilis kentinde sadece yüzde 40 oranında Türk vatandaşı yaşıyor, geriye kalanı Suriyeli sığınmacı. Bunun ülkemizde yarattığı sosyal ve ekonomik zorlukları tahmin edebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

Sadece kamplarda olanlar için Türkiye'nin 10 milyar dolar harcadığını aktaran Davutoğlu, bazı hesaplamalara göre, diğer şehirlerdeki sığınmacılar için 20 milyar dolar ek masraf, sosyal ve ekonomik maliyet çıktığını kaydetti.

"SIĞINMACI KARŞITI HİÇ GÖSTERİ OLMADI"

Beş yıllık kriz döneminde Türkiye'de hiç sığımacı, Suriyeli, Arap, göç karşıtı protestonun olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Milletimle gurur duyuyorum. Biz evlerimizi açtık, okullarımızı, üniversitelerimizi, hastanelerimizi açtık. Bugün Türkiye'de Suriyeli kimlik kartı olan bir kişi üniversiteye gidebiliyor, her hastaneden sağlık hizmeti alabiliyor. Geçtiğimiz hafta kabinede bir karar aldık, Suriyelilerin Türkiye'de çalışmalarının önünü açtık. Onlar bizim vatandaşlarımız olmayabilir ancak kardeşlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız. Biz onları yalnız bırakmayacağız."

Madaya'da ve Halep'te insani yardımı engelleyen her kişinin insanlığa karşı suç işlediğini ifade eden Başbakan Davutoğlu,şu an Madaya kuşatmasında insanların içecek suyu, yiyecek yemeğinin olmadığını, oradakilerin çim bulduklarında çimle beslendiklerini anlattı.

"TARİH HERKESİ YARGILAYACAK"

Davutoğlu, ardından düzenlediği basın toplansında konuştu. Sığınmacı kriziyle ilgili "Eminim ki tarih bu bağlamda herkesi yargılayacak" ifadesini kullanan Davutoğlu, tüm ülkelere sığınmacılar kapılarını açma çağrısında bulundu.

Türkiye'nin Suriyeliler için çalışma izni verdiğini hatırlatan Başbakan, "Vatandaşlarımızla Suriyeliler arasında bir fark görmüyoruz. Biz bu durumu insani değerlerimiz açısından ele alacağız" diye konuştu.

"UMUDUMUZU YİTİRMEK ÜZEREYİZ"

Rusya destekli rejim güçlerinin Halep'e yönelik saldırılarını da eleştiren Davutoğlu şunları kaydetti:

"Rusya barbar bir rejimi destekleme bağlamında müdahalede bulundu. Burada sivil insanlara karşı saldırılarını gerçekleştirdi. Madaya kampında bulunan 10 bin kişi Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı. Şu anda Halep'e karşı en korkunç saldırı gerçekleştiriliyor. Halep Türkiye ile Suriye arasında bir yaşam koridoru. Şimdi bu hayat koridoru kesildi.

Türkiye yardımlarını sürdürecek ama durum çok kaygı verici. Halep yakınlarında çok önemli kamplar var. Bu bir savaş suçudur, bu bir etnik temizlemedir. Bunun etnik temizleme olmadığını iddia edenler sınırımıza gelmelidir. Rusya'nın saldırılarının yüzde 90'ı okul ve hastanelere yönelik. Bunlar masum siviller. Bu nedenle çok kaygı içerisindeyiz. Umudumuzu kaybetmek üzereyiz. Biz türkiye olarak bir kez daha seseleniyoruz. İnsani değerlere değer veren ülkeler bir araya gelip çalışmalı. 

ABD ile Rusya arasındaki görüşmelerden bir şey beklememe yanında şunu da ifade edeyim, daha çok kaygılanıyoruz. Çünkü her görüşme sonrasında Ruslar daha fazla saldırıyor. Bunun açıklamasını beklemek hakkımız."

Sayfa Yükleniyor...