Vizesiz Avrupa hukukun emridir

Almanya ve Hollanda’da mahkemelerin aldığı, Türkler’in vizesiz giriş hakkı kararları ne anlama geliyor? Hukuki ve fiili durum ne? Almaya Parlamentosu üyesi ve Avukat Mehmet Kılıç ntvmsnbc’ye anlattı.

Vizesiz Avrupa hukukun emridir

Geçtiğimiz haftalarda Almanya ve Hollanda’da art arda mahkemeler Türkler’in Avrupa ülkelerine vizesiz girme ve turist olarak üç ay kalabilme hakları olduğunu bir kez daha hatırlatan kararlar aldılar. Mahkemeler kararlarına gerekçe olarak, AB ile Türkiye arasında imzalanan ve 1973 yılından itibaren geçerli olan katma protokolü gösterdi. Daha önce Avrupa Adalet Divanı da benzer gerekçelerle aynı yönde karar almıştı.

Öte yandan Türk hükümeti, Türkiye’nin yasal hakkı olmasına rağmen AB ile vize kolaylığı karşılığında Avrupa’ya Türkiye üzerinden geçen göçmenleri geri kabul etmeyi öngören bir anlaşmanın pazarlığı içerisindeydi. Libya, Tunus, Mısır gibi Arap ülkeleri ile benzer anlaşmalara imza atan AB, Türkiye ile arasındaki görüş ayrılığını gerekçe göstererek bu pazarlığı gündeminden çıkardı.

Peki gelinen süreçte Türkler’in vizesiz olarak Avrupa’ya girmesi mümkün mü? AB yasaları ne diyor? Fiili durum ne? Federal Almaya Parlamentosu’nun Yeşiller partili üyesi ve Avukat Mehmet Kılıç tüm bu soruların yanıtlarını ntvmsnbc’ye anlattı.

‘TÜRK TARAFI KARARLI DEĞİL’
Fulya Canşen: AB’nin Türkiye ile vize kolaylığı ve Geri Kabul Anlaşması ile ilgili pazarlığı gündeminden çıkarmasını siz nasıl yorumluyorsunuz.


Mehmet Kılıç: AB’nin geri çekmesini ipe un sermek olarak yorumluyorum. Bu aynı zamanda Türk tarafının vize kolaylığı konusunda yeterli ve kararlı olmadığını da göstermekte, taraflar arasında ciddi bir fikir ayrılığı olduğunu da gözler önüne sermektedir.

Dublin Anlaşmasına göre, Türkiye üzerinden Avrupa’ya gelen illegal göçmenler Yunanistan’a geri gönderildiği için Avrupa’nın birçok ülkesinin pratikte mülteciler ile ilgili bire bir derdi yok. Mülteciler bütün Avrupa’ya dağıtılan bir sistemle kabul edilse herhalde Almanya ve Fransa gibi büyük devletler de acil çözüm arayışına girerlerdi ama işi şimdilik Yunanistan’a havale etmiş görünüyorlar.

‘FİİLEN TÜRK VATANDAŞLARI VİZESİZ AB’YE GİREMEZ’
FC: Türk vatandaşlarını, AB’ndeki vize pazarlığından çok Almanya ve Hollanda’da alınan kararlar ilgilendiriyor. Örneğin benim mimar olan kardeşim Almanya’da bir fuara katılmak istese, vize almadan uçağa binebilir mi?


MK: Maalesef binemez, çünkü vizesiz yolcu kabul eden uçak şirketleri Avrupa devletlerine yüksek cezalar ödemek zorunda bırakılıyorlar. Halbuki bu cezalar da hukuksuz. Ama buna rağmen uygulama sürüyor.

Kardeşiniz pratikte uçağa binemez. Bindi diyelim Almanya sınırını geçebilir mi? Yasaya göre turist olarak geçebilirdi. Çünkü hizmetin sadece aktif sunumu serbest değil aynı zamanda pasif sunumu yani bir hizmetten yararlanmak için Almanya’ya gelmek de vize muafiyeti dahilinde. Ancak Almanya’daki sınır polisi bu kişinin bir hizmet sunumu için gelip gelmediğini sormakla görevlendirilmiş durumda. Burada en küçük tereddütte polis kişiyi kabul etmeyip sınır dışı etmek istikametinde hareket ediyor. Bu büyük bir riziko oluşturmaktadır. Bu nedenle biz bu kişilere Almanya ya gelmeden önce Alman konsolosluklarında vize muafiyetini onaylatmasını istiyoruz. Ama maalesef bu belge için istenenler, vize için istenenlerden daha çok.

Vizesiz Avrupa hukukun emridir - 1 Federal Almaya Parlamentosu’nun Yeşiller partili üyesi Avukat Mehmet Kılıç

KATMA PROTOKOL NEYİ ÖNGÖRÜYOR?
FC: Mahkemelerin gerekçe gösterdiği 1973 yılında yürürlüğe giren katma protokol neyi ön görüyor?


Katma protokol ve Ankara anlaşması Türk vatandaşlarının hizmetin serbest dolaşımı konusundaki haklarının protokolün yürürlüğe girdiği 1973 yılından sonra kötüleştiremeyeceğini ama her türlü iyileştirmenin de kalıcı olduğunu ön görmektedir.

Ben geçen yıl Federal Meclis’e verdiğim vize muafiyetine ilişkin öneride de bunun üzerinde durdum ve vize muafiyetinin hizmetin aktif sunumunun değil hizmetten yararlanma özgürlüğünü kapsadığını da dile getirdim . Avrupa Adalet Divanı’nın bu doğrultuda aldığı pek çok karar var.

‘TÜRKİYE KORKTU’
FC: Bu kararlara rağmen Türkler neden hala vize alıyorlar?


MK: Buna iki şekilde yanıt vermek mümkündür. Bugüne kadar Türkiye bu sözleşmenin bir tarafı olduğunu göremedi, kabul edemedi. Sanki sözleşme Avrupa’da yaşayan ve hakları ihlal edilmiş Türkler ile Avrupa devletleri arasında yapılmış gibi davrandı. Taraf olup bu işi Avrupa Komisyonu’na götürüp bir dava haline getirmekten çekindi, korktu Türkiye.

Bu birinci nokta, ikincisi ise Türk vatandaşlarının gözleri korkutulduğu için var olan kapıyı göremez hale geldiler. Bugün verilen mahkeme kararlarına rağmen Türk vatandaşları bu kapıyı hala görememektedirler.

Bir üçüncü faktör de Türkiye’de bir buçuk milyon kişinin yeşil pasaport sahibi olması. Türkiye’deki elit kesim bundan yararlanarak seyahat özgürlüğünü garanti altında tutuyor. Ortada kalan yoksul köylü, çiftçi, çocuğunun düğününe gidemeyen, hasta oğlunu ziyaret edemeyen anne ve baba oluyor. Onların da lobi yapma, dava açma gücü olmadığı için maalesef durum bugüne kadar devam ediyor.



HUKUKUN EMRETTİĞİ...
FC: İlk adım yanılmıyorsam Soysal kararı ile atılmıştı. Bu kararı Almanya tanıyor mu?


MK: Hayır ilk adım 2000 yılındaki Savaş kararıyla atılmıştı. Bunu 2003 yılında Abatay kararı ve 2007 Tüm ve Darı kararları izledi. 2009 yılında da Soysal kararı ile Avrupa Adalet Divanı Türk vatandaşlarının haklarının geri götürülmeyeceğini, kötüleştirilmeyeceğini dört kez onaylamıştır. Ancak Almanya bu kararı tanımamakta diretiyor.

Almanya Soysal kararı tır şoförleri için geçerlidir deyip geçiştirmeye çalıştı. Bu böyle değildir. Bütün ülkeler Avrupa topluluğuna dahil oldukları anda Türk vatandaşlarının hakları ne ise bunu kabul etmek zorundadır. Aslında Avrupa Komisyonu durumu düzeltmek için bütün Avrupa topluluğu için geçerli olacak makul bir karar alıp üç aylık kısa süreli ziyaretler, turistlik geziler için Türk vatandaşlarına konan vizeyi kaldırmalıdır. Bu kanunun ve hukukun da emridir.

MAHKEME KARARLARI NE ANLAMA GELİYOR?
FC: Mahkeme kararlarının emsal gösterilebilmesi olumlu ancak ben bundan yasal yollara başvurduktan sonra bir geçerliliği olduğunu anlıyorum. Mahkeme kararlarının AB ülkeleri üzerinde yaptırımı var mı?


MK: Almanya’da Münih’den önce de bir ceza mahkemesinin aldığı karar var. Mahkeme, davalı kişi ülkeye illegal girmediği için illegal ikamet etmemiştir, ceza verilemez şeklinde bir karara vardı. Bu doğrudur.

Avrupa Adalet Divanı’nın kararları AB içindeki bütün mahkemeleri şöyle bağlar; Adalet divanı Avrupa hukukunu yorumlamaya yetkisi olan en üst organdır. Yani Avrupa Adalet Divanı’nın kararı istikamet verici olduğu için bağlayıcıdır da. Az önce saydığım 2000, 2003, 2007, 2009 tarihli kararlar bütün AB ülkeleri için geçerli ve bağlayıcı kararlardır. AB ülkeleri Birliğe girdiği tarihten itibaren Türk vatandaşlarının haklarını kötüleştiremezler. Ama işlemiyor.

Vizesiz Avrupa hukukun emridir - 2 Fiili durumda Almanya'ya girmek için vize almak gerekiyor.

VİZENİN KALDIRILMASI İÇİN NE GEREKİYOR?
FC: AB ülkelerinin vizeyi kaldırması için siyasi bir baskı mı gerekiyor?


MK: İki türlü baskı gerekiyor. Birincisi Türkiye Cumhuriyeti bu sözleşmelerin bir tarafı olarak AB ülkeleri ve Avrupa Komisyonu üzerinde baskı kurmalıdır. Yasaların hakkının verilmesi, yerine getirilmesi, AB içinde bir hukuk uyumuna gidilerek Türk vatandaşlarının kısa süreli Avrupa ziyaretlerini vizesiz yapabilmesini sağlaması gerekir. Bu konuda bir gayreti olduğunu ben düşünmüyorum.

İkincisi, Türk vatandaşları haklarının ihlal edildiğini gördüğü noktada dava açabilmelidir. Bana göre bu konuda en büyük sorumluluk işverenlere düşmektedir. Şu an öyle görünüyor ki, anlaşmalar çerçevesinde daha çok işverenlerin çıkarına olacak çözümler üzerinde duruluyor. Bu tehlikeli bir durumdur. İşverenler de vize muafiyetinden yararlanırsa işçinin köylünün yüzüne bakan kimse kalmaz, asıl onlar mağdur olurlar.

VİZE ZORUNLULĞU KİMİN SUÇU?
FC: Bugünkü vize zorunluluğu kimin suçu?


MK: Vize zorunluluğu Türkiye’nin kendi suçu olmuştur. 1980 askeri darbesini Türkiye’deki cunta yapmıştır, AB değil. Ve Türkiye’den çok sayıda insan Avrupa’ya kaçmak, göç etmek zorunda kalmıştır. Avrupalılar da ülkelerini korumak için, kimin gelip gittiğini tespit edebilmek için vize zorunluluğu koymuştur. Ama bunun gerekçesi çoktan ortadan kalkmıştır.

Vize zorunluluğunun bugün devam ediyor olması artık AB’nin suçu haline gelmiştir. AB bilinçli olarak Türk vatandaşlarını dışarıda bırakmak için elinden geleni yapıyor. Türkiye’de iktidara gelen bütün hükümetler, AKP hükümeti de bu konuda ciddi bir gayret harcayamıyorlar. Bu nokta da onların da suçu var. Hatırladığım kadarıyla 2007 yılında Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı Tüm ve Darı kararından sonra Türk Dışişleri Bakanlığı tıpkı Fransa Almanya hükümeti gibi bir açıklama yaptı ve dedi ki, “bu mültecilerin kazanmış olduğu bir haktır Türk vatandaşlarını ilgilendirmez hiçbir serbestliği getirmez” Özetle Almanya ve Hollanda’da alınan mahkeme kararları tamamen vatandaşın dişi ve tırnağı ile ortaya çıkardığı bir durumdur.

Sayfa Yükleniyor...